İster inanın, ister inanmayın şu günler yaşamımızı fazlasıyla baydı. Ne desem bilemiyorum, hani yaşamımıza reklam arası mı verdik diye de düşünmeden edemiyorum. Gerçeklerin yıllar sonra en şeffaf şekliyle ortaya çıkacağını bildiğim bu senaryo ne kadar sürecek onu da bilemiyorum herkes gibi. Sadece UMUTLARIMI kaybetmemek istiyorum.. Bütün dostlarıma o kadar HASRET biriktirdim ki bilemezsiniz. O kadar ÖZLEDİM eşi, dostu, akrabayı anlatamam. Ama sanıyorum acısını çok fena çıkaracağım diye de hırslanıyorum adeta. Ulan CORONA nereden çıktın başımıza, sadece bizi değil tüm dünyayı ekseninden oynattın. Küçük-büyük demeden, iri-ufak demeden, kadın-erkek demeden, hatta başbakan-vekil demeden yani hiç insan ayırt etmeden hepimizin aklını aldın. Ama seninle de baş edeceğiz...
Madalyonun ön yüzünde sağlıkçılarımız var. Bakanımızın dediği gibi 1 milyonun üzerinde bir sayıyla bizim için canla başla mücadele ediyorlar. Sadece mücadele değil can bile veriyorlar.
Yaptıkları her şey için onlara müteşekkiriz. Kısa süre önce meclisten geçen yasa ile belki de bir parça korumaya alınmaları da (yetmez ama) beni sevindirdi. Hele de yine bu günlerde yasalaşan infaz yasasına rağmen. (Ki onu da ayrıca anlatacağım, adil olmadığını düşünüyorum). Demem o ki SAĞLIK ÇALIŞANLARI bu dönemde en büyük görevi üslendiler ve en üst düzeyde alkışı hak ettiler. Ülkemizin, diğer ülkelere göre kıyaslamasındaki rakamlar bunu açıkça belli ediyor. Eksiklerimiz olsa da yapılanlar asla yadsınamaz.
Bir tek şu eldiven karmaşasına takıldım. Yanlış yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Buna kısa sürede çözüm bulunmalı. Çözüm var ve kolay. Belediyeler ve muhtarlıklar eliyle.. Uygulamaya vakit kaybetmeden geçilmeli. Zira bundan sonraki günlerde tedbirlerin en başında maskeli yaşam var ve devam edecek gibi görünüyor.
Yardım ve aşevleri konusunda da ayrı bir karmaşa yaşanıyor. TÜRKLERİN özünde yardımlaşma her zaman vardır ve olacaktır. AŞEVLERİ niye kapatılıyor anlamış değilim. Acun’a, Haluk’a ve bazı vakıflara serbest olan yardım toplama işi belediyelere niye yasaklanıyor anlamış değilim. Onlar devlet içinde devlet değil, devletin ta kendisidir. Resmi bir kurumdur. Denetlenmesi yapılabilir. Hatalar olursa düzeltilebilir, gereken yapılır. Küçük bir not da ilave etmeliyim. Yardımlar sessiz ve derinden olmalı. Veren ele ile alan elin gizliliği esas olmalı. Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli.. Reklama ve başka amaçlara hizmet etmemeli bence..
Sayıları her akşam dikkatlice izliyoruz. Ve de en önemlisi basın toplantısı sonrasında sayın bakanın gazetecilerden soru almasına çok seviniyorum. Gayet aklı başında sorular yöneltiliyor ve bakan bunlara sakin ve gerçekleri ortaya koyarak cevap veriyor. Biz her türlü yeniliğe açığız diyor ve ekliyor 23 Mart’ta bu konuda çalışma yapacakların önünü açtık, gerekli bilgilendirmeleri yaptık diyor. Bir bilim insanın bir ilaç üzerindeki çalışmasıyla ilgili yaptığı açıklamayı, işbirliği yapmasın ve sosyal medyada paylaşmış olmasını yadırgıyor. İnsanlara sonu kesin belli olmayan çalışmalarda UMUT verilmesinin doğru bulmadığını da ifade ediyor. Sayın bakana katılıyorum. İlaç firmalarının fırsat avcılığına da kucak açılmamalı.
Dünyada bu virüse yakalanmayan yok gibi. Çıkış kaynağını inceleyecekler. Bulunur mu bilemem ama hazırlıksız yakalanıldığı her kesimin bildiği bir gerçek.. Gerçi bulunsa ne olacak bu kadar insanı kaybettikten sonra... Alınan önlemler her ülke için farklı bir versiyonda. Bizde yapılan FİLYASYON gerçekten olayın daha kısa sürede baş edilmesi adına en güzel ve en akılcı bir çalışma. Elbette insan ilişkilerinin kısıtlanması da en başta gelen önlemler arasında. Ki 31 ilde geçen hafta olduğu gibi bu hafta da sokağa çıkma yasağı uygulanacak. İnsanlarımızın buna dikkat ettiği sürece işin çözüm sürecinin kısalacağı da bir gerçek. Sanırım ve umarım ki yararlı olur ve hatta daha uzun süreli uygulama yapılarak neticeye ulaşılabilir.
Bu süreçte çok kaybımız oldu ve de olmaya devam edecek. Belki de her şey eskisi gibi olmayacak. Her karış toprağından HAYAT fışkıran bu cennet ülkemizde ilk yapılacak iş TOPRAĞIMIZI en iyi şekliyle değerlendirmek. Gelecekte yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirgeyebilmek önemlidir. ATATÜRK’ümüzün dediği gibi “KÖYLÜ milletin efendisidir” sözüne yeniden sarılmak ve köylümüzü, çiftçimizi el üstünde tutmanın şimdi tam zamanıdır. Onlar ne kadar üretirse mağduriyetimiz daha da azalır. Biz BİZE yetmeliyiz.
Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 100. cü yılı. Ne hayallerimiz vardı, ne kadar GÖRKEMLİ kutlamayı hayal ediyorduk. Ne çare ki bu virüs onu da engelledi. Şimdi yalnızca balkonlarımızdan yüksek sesle haykıracağımız İSTİKLAL MARŞI ile 100.cü yılı kutlayabileceğiz.. İyi ki VARIZ ve var olmaya devam edeceğiz.
Bu hafta yine mübarek Ramazan ayına kavuşuyoruz. Müslümanlar olarak onu da eda edeceğiz hayırlısıyla. Ne yazıktır ki TERAVİ namazlarını da kılamayacağız. Ne yapalım bu yıl da böyle olsun bakalım. Heveslerimizi gelecek yıllara bırakmak zorunda kaldık.
Her şey gönlünüzce olsun Sağlıkla kalın. EVDE KAL ın…