Allahım tüm insanlığı felaketlerden korusun. Ve de güzel ülkemize, güzel insanlarımıza çekemeyeceği dertler göstermesin.
Görüyoruz ki son günlerde başımızda dönen kara bulutlar yediden yetmişe hepimizi üzdü. Başta depremler olmak üzere, yaşanılan çığ faciası, uçak kazası ve başımızdan eksik olmayan terör belasıyla bir çok insanımızı yitirdik, şehit verdik. Acımız büyük, ilk başta kayıplarımıza tanrıdan rahmet, yaralılara şifa ve kederli ailelerine başsağlığı dilerim.
Kolay değil. Hepsi üst üste geliyor.
Bunlar az geliyormuş gibi bir de korana virüsü denilen canavarın tehditi altındayız. Sadece biz değil tüm dünya diken üstünde. Zira Çin’den yayıldığı ve ani ölümlerle sonuçlandığı bilinen bu virüsün, ilk anda çaresi olmadığı söylenerek tüm dünya panik halinde. Çin ile ilişkisi olan tüm ülkeler bundan zarar görebilir.
Bizim de Çin ile ilişkilerimiz üst düzeyde olduğundan, ticari bağlantılarımız olduğundan biz de herkes gibi, korku-panik ve tedirginlik içinde günlerimizi geçiriyoruz.
Öncelikle depremler..
Bizi gerçekten yordu ve korkutuyor. Söylemekten geri durma-yacağım. “Deprem öldürmez, çürük yapılar öldürür”. Bunu akıllardan çıkarmadan ve zaman varken gerekli önlemleri almalı, yapıları sağlamlaştırmalı. Hiç kimseye iltimas geçmeden, tüm çürük yapılar yıkılmalı ve yerine sağlam ve dayanıklı yapılar yükseltilmeli. Yok amca, yok dayı deyip iltimas geçilirse inanın bunun altında kalırız. Tekrar tekrar söylüyorum, mademki ülkemiz boydan boya deprem tehlikesi altında vakit geçirmeden gerekli önlem alınmalı ve bu durum bir seferberlik halinde kısa zamanda hayata geçirilmelidir. Önceliğimiz sükseli konular değil elzem olanlar olmalıdır. Yani deyim yerindeyse merkebimizi sağlam kazığa bağlayıp sonrasında Allah’a havale etmeliyiz..
Halkımızın karşı karşıya kaldığımız felaketler karşısında ne kadar yürekten birliktelik sağladığını gördükçe de bir nebze olsun acımız hafifliyor. Yardımsever TÜRK insanı işini gücünü bırakıp elini taşın altına sokuyor. Gururluyum. Tek üzüntüm bazı kendini bilmezlerin bu yardım işlerinde şeytana uyup hatalar yapmaları. Onlara fırsat vermeden yolumuza devam edelim.
ÇIĞ...
Bu kez de 41 can aldı. Belli ki hata var. Belli ki ihmal var ve belli ki bir tedbirsizlik var. İş olmuş ve canlar yitirilmiş. Birilerini suçlamak yerine yeniden can kayıpları olmaması için gereken eğitim yapılmalı ve önlemler alınmalı. Doğu illerimizde kar yağışı ve çığ olayları çok olmaktadır. Tabiat olaylarını elbette durduramayız ama vereceği zararlardan korunmak için önlemler alabiliriz.
Ve yaşanılan uçak kazası üzüntümüzü katlayan olaylar arasında. Bir firmaya ait uçak İzmir İstanbul seferi sonrasında iniş sırasında pistten kayıp çıkarak parçalanmış ve 3 insanımız yaşamını yitirmiş, bir çok insanımız da yaralanmıştır. Hatalar var. Gerek bireysel ve gerekse kurumsal. Ama bunları en aza indirgemekte yine insanların ellerinde. Elbette şiddetli esen fırtınayı dindirmek elimizde değil ama ona karşı önlem almak elimizdedir sanırım. TV’lerden edindiğimiz bilgilere göre pistte iniş için ortamın uygun olmadığı ve daha önce 2 uçağın pisti pas geçtiği söyleniyor. Doğruysa pilotun gözü kara biri olduğu aşikar, ama işte sonuçta bu durum yaşanıyor. Bize düşen, yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dilemekten başka bir şey değildir.
Şu günlerde kış mevsiminin ağır koşulları içerisindeyiz. Elbette zorluklar yaşanıyor. Ama ülkemiz bunların altından kalkabilecek güç ve bilgiye sahiptir. Doğru zaman ve doğru zeminde her şeyi yerli yerinde yapabilirsek, kayıplarımızı azaltır üzüntülerimizi yok edebiliriz. Yapılması gereken kötü olayları yaşanmadan önleyebilmek.
Geçen hafta özellikle yazmıştım, bir iş olup bittikten sonra “ben demiştim” demeyi asla sevmiyorum. Bu nedenle gelin yapılacakları önceden yapıp geriye felaket senaryoları yaşamayalım.
Gerçekten güç şartlarda yaşamaktayız. Bir yandan ağır mevsim koşulları, bir yandan tabiat felaketleri, bir yandan bireysel hatalar ve bir yandan da her şeye yapılan ZAM’lar belimizi bükmekte ve yaşamı zorlaşmaktadır. Aklım almıyor, başkentte doğalgaza bu günlerde zam yapılıyor. Ama bu kurum 7 trilyon bağış yapıyor. Nasıl başarıyorlar vallahi anlayamıyorum. Suya ve ulaşıma zam yapılıyor, inanamıyorum. Bir yandan zam yapılıyor diğer yandan siyasiler birbirini suçluyor. Zam yapan muhalefetli ise iktidar eleştiriyor, iktidarsa muhalefet eleştiriyor. Sizler üretimi artırmadıkça ülkeyi zamlarla yönetmeye mecbursunuz. Asgari ücrete, emeklinin maaşına artış yaparken kaşıkla veriyor, alırken kepçeyle götürüyorsunuz. Sonra da enflasyon rakamlarını istenilen şekilde gösteriyorsunuz. Biraz halkın arasına karışın da yaşanılanları yerinde görün.
Bu kadar acılar üzerine fazla konuşmayalım artık. Yaradana sığınıp bizleri felaketlerden korumasını dileyelim. Tabii ki her türlü önlem ve tedbirleri alarak.
Tüm ülkemizin başı sağolsun. Geçmiş olsun