Tahmin edeceğiniz gibi yeni yıldan bahsedeceğim. Büyük umutlarla bağrımıza bastık 2019’u. Ama olmadı. “Gelen; gideni aratır” sözünü doğrulattı yine. Niye böyle söylüyoruz? Çünkü, biz de bu ülkede yaşıyoruz. Uzaydan gelmedik. Yaşananları, olup bitenleri tarafsız bir gözle izliyoruz. Artı ve eksileri vicdan terazisine koyup tartıyoruz ve sonuçta “gelen gideni aratırmış”sonucuna varıyoruz.
Önümüzde “yeni” sıfatını taktığımız 2020 yılına büyük ümitlerle ve hayallerle gireceğiz. Daha kötü geçeceğini bildiğimiz halde hayal kurmaktan geri kalmayacağız. Başımdan geçen bir olayı (aslında bir değil çok da) paylaşmak istiyorum. Yaşını başını almış emekli de olmuş bir öğrencim yolda önüme geçti. Eşim çok hasta onu Afyon’a doktora götüreceğim, bana ödünç verebileceğin kadar para ver dedi. Geri gelmeyeceğini bildiğim halde yine de istediği miktarı verdim. Ne yapacak diye çaktırmadan arkasından takip ettim. Bizimkisi, hemen bir marketten sigara aldı, derin derin içine çekti. Loto bayisine giderek orada ne varsa sayısal, süper loto, on numara oynadı. Bir de milli piyango bileti aldı. Şöyle düşündüm: Eğer bir öğrenci, öğretmenini dolandıracak duruma düşmüşse o ülkenin, o hayatın çivisi çıkmış demektir. Milli Piyango İdaresi, piyasaya 80 milyonluk bilet sunarak hayal ticareti yapıyor. 82 milyonluk bir ülkede kişi basına düşen isabet şansı 82 milyonda birdir. Gariban insanlar ancak bir tane çeyrek bilet alabiliyorken zengin kesim seri halinde binlercesini almaktadır. Bunun sonucunda garibana çıkma ihtimali daha da azalmaktadır. Boşuna söylenmemiş “Umut fakirin ekmeği; ye Memet ye”.
Ülkemizin gündemini meşgul eden en önemli sorunlardan biri de kadın cinayetleridir. Son olarak Özgür Arduç adlı bir kişinin hiç tanımadığı Ceren Özdemir adlı bir genç kızımızı öldürmesidir. Toplumun içinde Ö.A. gibi binlerce insan dolaşmaktadır. Yukarıda anlattığım öğrencim gibi binlercesi var. Bu insanlar bu hale nasıl geldiler? İnsanlıklarını, şereflerini nasıl ayaklar altına alabildiler. Yok, yok. Bu insanların hiçbir suçu yok. Suç; insanları bu duruma getirenlerindir. Görevlerini layıkıyla yapmayanlarındır. İnsanlar, arayış içindeler. Atatürk gibi bir lider, kurtarıcı beklemektedirler. İktidardakiler yorulduklarını, yıprandıklarını söylüyorlar. Yeni parti kuracak olanlar, kararsız ve korkaklar. Ana muhalefet partisinin durumu ise tam bir facia. Atatürk’ün partisiyiz diye övünürler, bu sayede her seçimde seçilirler ama Atatürk’ün 1922’den 1938 yılına kadar kısa bir zamanda yaptıklarını bilmezler, bu gücü beceriyi kendilerinde görmezler. En iyi bildikleri şey hizipçiliktir. Yetenekli, cesaretli insanları köreltmektir. Önlerini kesmektir. Halkın birazcık umut beslediği Ekrem İmamoğlu’na ne yapacaklar yaşayıp göreceğiz. Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu, Ege’nin birçok yerinde nerede CHP. Bunlar; en büyük kötülüğü kendi kendilerine yapmaktadırlar. Ben, 1950 yılında doğduğumda muhalefetteydiler, 2020 yılına geldik hala muhalefetteler.
Demek istediğim şu ki, 2020 yılından fazla bir şey beklemek hayalcilik olur. Keşke yanılsam. Çocuklar; bir yaş daha büyüyeceğim diye sevinirler. Böyle karşılarlar yeni yılı. Şimdiki gençler de sevinmişti büyüdüm genç oldum diye. Ama; büyüdüklerine bin pişmanlar şimdi. Çünkü; işi, eşi, aşı yok onların. İntihara teşebbüs etmekteler. Yetişkinler ise ailesini geçindirmek, çocuklarını ele güne muhtaç ettirmemenin telaşı içindeler. Yaşadıkları kerpiç, taş, toprak evlerde kaderlerine boyun eğmekteler. Yaşlılar ise ölümü, kurtuluş olarak görmekteler. Gerçek şu ki; yeni yıl hiçbir şey getirmez. Biz istersek kendi kendimize getiririz. Biz, yeni yılda bir mucize bekliyoruz. İktidar ve muhalefettekiler, görsel ve yazılı medyayı parsellemiş kemikleşmiş sözde aydınlar, rakibimi yıpratıyorum derken aslında kendilerinin yıprandıklarının farkına varsınlar. Artık bir özeleştiri yapın ve görün: O kadar konuşup tartışıyorsunuz ama bir tek konuda bile hemfikir olamıyorsunuz. İnsanlar, artık sizi izlemiyor ve sevmiyor. Yeni yılda gelin bir ilke imza atın. Bir masa etrafında bir araya gelerek işçinin, memurun, esnafın, emeklinin, köylünün dertlerine çare arayın. Pazarları, marketleri gezerek fiyatların yüzde üç yüz, beş yüz… nasıl arttığını araştırın. Bu ülke, bu insanlar bizim. İnsanlar mutlu olmadıkça inanın sizlerin de mutlu olmanız imkansızdır. Bütün enerjinizi rakibinizi yıpratmak için harcamayınız. Sizi iktidar yapacak rakipleriniz değil bu ülkede yaşayan halkınızdır. Onları sevindirin ki onlar da sizi sevindirsin.
Sevgili halkımızın yen yılını şimdiden kutluyoruz. Yukarıdaki söylediğim sözü tekrar ediyorum: Yeni yıl veya Noel Baba bize hiçbir şey getirmez. Biz, ne ekersek onu biçeriz. Yeni yılda her şey gönlümüze göre olmayacak. Bunun işaretleri daha şimdiden ortadadır. Atalarımızın “gelen, gideni aratırmış” sözünü aklımızdan çıkarmayalım ve tedbiri elden bırakmayalım.
Necati ERTUĞRUL