24 Kasım 1928 ATATÜRK’ün millet mekteplerini açtığı gün ve 24 Kasım 1981 Netekim Evren’in “Öğretmenler Günü” olarak kabul ettirdiği gün. Aradan geçen 53 yıl süresince ne gün kutlanmış ne de sevgili öğretmenlere saygı sunulmuş. Ve 1980'de en büyük öğretmen örgütü olan TÖB-DER’i kapatan Paşa, 24 Kasım’ı öğretmenler günü ilan etmiş. Biz de o günden beri günümüzü kutluyor, öğretmenlerimizi anıyor, hatıralarını yeniden canlandırıp saygılarımızı sunuyoruz. Ve ben aslında 5 Ekim’i de Dünya Öğretmenler günü olarak kabul ediyor ve öğretmenlerin gününü o zamanda da kutluyorum.
Günlerden bir gün.. Öğretmenler günü. Anmak, anılmak, anımsanmak çok güzel. Şarkılarda olduğu gibi senede bir gün bile olsa bu durumu yaşamak aslında mutlu ediyor insanı.
Her zaman savunduğum gibi, anneler, babalar, öğretmenler günü yılda bir gün kutlanacak günler değil. Hepsi 365 gün hafızalardan silinmeyecek, asla unutulmayacaklardır.
Şöyle devam edelim.. Ben bu mesleğe gönül vermiş ve severek görevini tamamlamış biriyim. Görev süremin önemli bir bölümünü köy öğretmeni olarak tamamladım. Budan da son derece mutluyum. Tüm zorluklara, tüm olumsuzluklara rağmen köydeki çocuklarımıza götürdüğüm ışıkla onları aydınlatmak için mücadele ettim. Aklıma ilk gelen de Köy Enstitüleri’nin kapatılması ve günümüzde de öğretmen yetiştiren Öğretmen Okulları’nın kapanmış olması içimi sızlattı. Sürekli savunduğum, ülkelerin kalkınması, eğitime-öğretime ve öğretmenlere verilen değerle paralel olarak olur. Bu nedenle ne yapıp edip köy enstitülerini yeniden çağa uygun olarak dizayn edip, kaliteli öğretmenler yetiştirerek, ATATÜRK’ün hedef gösterdiği çağdaş ve müreffeh ülkeler arasına bir an önce ulaşmaktır.
17 Nisan 1940'da kurulan ve binlerce öğretmen yetiştiren kurum ne yazık ki 1954 yılında çeşitli asılsız nedenlerle kapatıldı.
“Sürer eker biçeriz, güvenip ötesine
Milletin her kazancı milletin kesesine
Toplandık baş çiftçinin ATATÜRK’ün sesine
Toprakla savaş için ziraat cephesine
Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz
Biz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz…”
Nidaları artık yükselemiyor. Zaman içinde önerilerde bulunmuştum. Bu gün bunları yinelemek isterim. Her türlü siyasi düşünceden ırak, tüm eğitim kesimlerinin katılım sağlayacağı “EĞİTİM ÇALIŞTAYI” toplanmalı ve aylarca sürse bile en iyiyi ortaya çıkarabilmek adına, en doğruya ulaşmak adına çalışmalar yaparak yepyeni bir EĞİTİM SİTEMİ kurulmalıdır. Adı milli olan eğitimimiz gerçek kimliğine kavuşturulmalıdır.
Ve bir önemli konu da, şu an çalışan ve çalışamayan öğretmenlerin sorunlarına acil çözümler üretilmelidir. Öğretmenlik mesleğini özümsemiş ve pedagojik formasyona sahip öğretmenlere görev verilmelidir. Öğretmenlik hakkını kazanmış üniversite mezunları boşta gezerken başka meslek erbabları bir şekilde öğretmen yapılmamalıdır. Öğretmenlerin yaşam koşulları en iyi durma getirilmeli ve ekonomik olarak sıkıntısız bir yaşam imkanı yaratılmalıdır. Sınıftan çıkan öğretmen falan işi yapmak için çaba harcamaya yöneltilmemelidir. Sorunlar çok, çözümler de mutlaka var. Yaratmalıyız.
Bu gün sosyal medyada oldukça bol mesajlar yayınlanmaktadır. Yazıyla da olsa öğretmenlerin gönlü alınmaktadır. İmkanlar buysa evet, güzel. Ancak bugün öğretmenlerin hediye alma günü olmamalıdır. Buna imkan tanınmamalıdır.
“Alnımızda bilgilerden bir çelenk,
Nura doğru can atan TÜRK genciyiz.
Yeryüzünde yoktur, olmaz TÜRK’e denk
Korku bilmez soyumuz.
Şanlı yurdum her bucağın şanla dolsun
Yurdum seni yüceltmeye andlar olsun.
Candan açtık cehle karşı bir savaş
Ey bu yolda AND içen genç arkadaş
Öğren, öğret hakkı halka gürle coş
Durma durma koş…..
Şanlı yurdum her bucağın şanla dolsun
Yurdum seni yüceltmeye andlar olsun”...
TÜM ÖĞRETMENLERİME. TÜM ÖĞRETMENLERE SAYGILARIMLA.. Aramızdan ayrılanlara rahmet, yaşayanlara sağlıklı, güzel bir yaşam diliyorum. Gününüz kutlu olsun..