Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk, bir çok savaşa katılarak ülkesini düşman işgalinden kurtarmış, yokluk ve sıkıntılar içinde bir ulusu yoktan var etmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan gazi bir liderdir. Bu böyle biline... Diğer taraftan yıllar boyunca Atatürk’ün din anlayışı ile ilgili birçok kitap yazılmış, tartışmalar yapılmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun İslam diniyle ilgili ne kadar hassas olduğu irdelenmiştir. Buna rağmen son yıllarda ve özellikle “militan” vasfındaki kişiler tarafından Atatürk’ün dinsiz olduğu, içki içtiği, namaz kılmadığı vs. gibi mesnetsiz suçlamalarda bulunulmaktadır. İşin ilginç tarafı da ülkenin kurucusuna çamur atan kişiler hakkında nedense kaydadeğer bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Dahası adeta bunlara destek olur gibi bazı kurumlardan da aynı tavırlar sergileniyor.  30 Ağustos 2019 günü Cuma namazında vaaz veriliyor. Bu günün en önemli özelliği “Zafer Bayramı” olması. Hocalar hem vaazda, hem hutbede tarihimizin şanlı zaferlerinden bahsediyor, bu topraklar için ne şehitler verildiğini söylüyor, onlara (!) ne kadar minnettar olduğumuzu vurguluyor.  Ama ne o zaferleri kazanan kişiden, ne şanlı tarihin yazılmasına önderlik yapan büyük komutandan, ne de kendisine minnettar olmamız gereken bu ülkenin kurucusundan bahsediliyor. Zira bahsettirilmiyor.  Bu vaazleri ve cuma hutbelerini hazırlayan ve gönderen Diyanet İşleri Başkanlığı değil midir? Aralarda bir kaç cuma hocasının vicdani sorumluluğu sebebiyle Atatürk’e duaları haricinde diğerlerinde ne yazık ki topyekün böyle bir tavır sergilenmiştir. Ne yazık ki bu konularda insanlarımız da duyarsızlaştırıldı. Camiden çıktıktan sonra bir kaç tanıdığa soru sordum, dedim ki; “Bugün 30 Ağustos sebebiyle camilerde de bundan bahsedildi, ne güzel değil mi?” dedim. Çoğu; “Evet, öyle ya çok güzel” dedi. “Peki”, dedim. “Bu zaferleri kazanan kimdi, düşmanları vatandan kovalayan, bizlere bu güzel ülkeyi kurup emanet bırakan, Cumhuriyeti kuran kimdi?” dedim. Elbette Atatürk’tür” diye cevap verdiler. “İyi de bu mübarek günde, bu güzel ülkede, bu güzel zaferleri kazanan, bu ülkeyi canı pahasına savunup bu ülkeyi yoktan var edip kuran Atatürk’e bir Fatiha okunmamasından hiç rahatsız olmadınız mı, hiç vicdanının sızlamadı mı?” dedim. Verilen cevap daha da acı... “Vallahi hiç dikkat etmedim!...” İşin ilginç yanı da Diyanet İşleri Başkanlığından bu konuda bir tek açıklama, bir hata durumu, bir özür yok! Ülkemizde dini temsil eden, din adamlarını yöneten ve yönlendiren, dinimizdeki yanlışların düzeltilmesi için çalışacak, hakkı, hukuku, vicdanı öne çıkaracak kurum Diyanet İşleri’dir. İnsanları yanlış yollara çeken tarikatlara, dini kullanmaya çalışan meczuplara dur diyecek kurum Diyanet İşleri’dir. Son olarakta Mustafa Kemal Atatürk, bir çok savaşa katılarak ülkesini düşman işgalinden kurtarmış, yokluk ve sıkıntılar içinde bir ulusu yoktan var etmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan gazi bir liderdir. Bu böyle biline...