Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Necati Ertuğrul
Köşe Yazarı
Necati Ertuğrul
 

ŞAŞKIN ÖRDEK

İnsanlar, konu aynı olmasına rağmen göstermiş oldukları birbirine zıt davranışlarıyla, ünlü filozof Eflatun’u bile hayretler içinde bırakmıştır. “Şaşkın ördek” benzetmesi, insanlar için kullanılmamış mıdır zaten? Eflatun; çoğumuzun, yaşantısında farkına varamadığı tezatlıkları şöyle sıralar: Çocuk denecek yaşlarda; yavaş yavaş kendimizi tanımaya başladığımızda, bizden büyüklere bakar, onlara imrenir, keşke ben de büyük olsam dediğimiz günler olmuştur. En azından babamızla güreş tutmuşuzdur, pazılarımızı şişirmişizdir, bıyık yapmış, sigara sarmışızdır. Akla gelmeyecek maskaralıklar yapmışızdır. Çocuk olmaktan hayıflanmış, bir an önce büyüyüp toplum içinde söz sahibi olmak istemişizdir. Ama; kazın ayağı öyle değildir işte. Zamanın su gibi akıp gittiğini farketmeyiz bile. İş güç, yaşam savaşı, sorumluluklar derken bir de bakmışsınız ne çocukluk, ne gençlik ne de olgunluk dönemi kalmış. Yaşlanmışızdır. Gözler görmez, kulaklar duymaz, dizler tutmaz, eller titrer. İşte o zaman; geriye dönüp çocukluğumuzu özleriz, keşke büyümeseydim deriz. Geriye dönemeyeceğimizi biliriz ve kaderimize boyun eğeriz. Mal mülk, para; yaşantımızı sürdürebilmemiz için gerekli araçlardır. Bunları elde etmek için gece gündüz demeden çalışıp çabalarız. Hırsa kapılıp daha fazlasını isteriz. Daha çok güç harcarız. Fakat; sağlığımızın avucumuzun içinden kayıp gittiğini fark edemeyiz. Etsek bile aldırış etmeyiz. Gün gelir felek “çüş” der. Sağlığımızı geri almak için, kazandığımız onca serveti harcamaya başlarız. Bazen; onca servetimiz, sağlığımızı kazanmamıza yetmeyebilir. Bu sefer, pişmanlıklar başlar. Keşke param az olsaydı da sağlığım yerinde olsaydı deriz. İnsanoğlu; yapısı itibariyle, biraz panik ataktır. Yaşadığı anı unutur da geleceğe odaklanır. Bakar ki; ana baba ölmüş, çocuklar yuvadan uçmuş, kardeşler akrabalar kendi dertlerine düşmüşler. Böyle bir durumda “yaşlılığımızda bize kim bakacak” kaygısına kapılırlar. Kafalarında; binbir senaryo üretirler. Kötümser düşünürler, hayattan zevk almazlar. Sonuçta o korktukları son başlarına gelir. Dünyaya doyamadan çekip giderler. Ünlü filozof Eflatun, aslında; insanlara ne yapmalarının ip uçlarını da veriyor. Diyor ki “Kimseye, zorla kendinizi sevdirmeye kalkmayın, çünkü; hayal kırıklığına uğrarsınız. Sadece, sevilmeye bırakınız” Şunu da ilave ediyor “Hayatta önemli olan, çok şeye sahip olmak değil; en azıyla yetinmektir. Yaşantısındaki çelişkileri en aza indirmek isteyenler, yorumlarını kendileri yapsınlar. Umarım, gerekli ip uçlarını yakalarlar.       Necati ERTUĞRUL
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2019 - Salı

ŞAŞKIN ÖRDEK

İnsanlar, konu aynı olmasına rağmen göstermiş oldukları birbirine zıt davranışlarıyla, ünlü filozof Eflatun’u bile hayretler içinde bırakmıştır.
“Şaşkın ördek” benzetmesi, insanlar için kullanılmamış mıdır zaten? Eflatun; çoğumuzun, yaşantısında farkına varamadığı tezatlıkları şöyle sıralar: Çocuk denecek yaşlarda; yavaş yavaş kendimizi tanımaya başladığımızda, bizden büyüklere bakar, onlara imrenir, keşke ben de büyük olsam dediğimiz günler olmuştur. En azından babamızla güreş tutmuşuzdur, pazılarımızı şişirmişizdir, bıyık yapmış, sigara sarmışızdır. Akla gelmeyecek maskaralıklar yapmışızdır. Çocuk olmaktan hayıflanmış, bir an önce büyüyüp toplum içinde söz sahibi olmak istemişizdir.
Ama; kazın ayağı öyle değildir işte. Zamanın su gibi akıp gittiğini farketmeyiz bile. İş güç, yaşam savaşı, sorumluluklar derken bir de bakmışsınız ne çocukluk, ne gençlik ne de olgunluk dönemi kalmış. Yaşlanmışızdır. Gözler görmez, kulaklar duymaz, dizler tutmaz, eller titrer. İşte o zaman; geriye dönüp çocukluğumuzu özleriz, keşke büyümeseydim deriz. Geriye dönemeyeceğimizi biliriz ve kaderimize boyun eğeriz.
Mal mülk, para; yaşantımızı sürdürebilmemiz için gerekli araçlardır. Bunları elde etmek için gece gündüz demeden çalışıp çabalarız. Hırsa kapılıp daha fazlasını isteriz. Daha çok güç harcarız. Fakat; sağlığımızın avucumuzun içinden kayıp gittiğini fark edemeyiz. Etsek bile aldırış etmeyiz. Gün gelir felek “çüş” der. Sağlığımızı geri almak için, kazandığımız onca serveti harcamaya başlarız. Bazen; onca servetimiz, sağlığımızı kazanmamıza yetmeyebilir. Bu sefer, pişmanlıklar başlar. Keşke param az olsaydı da sağlığım yerinde olsaydı deriz.
İnsanoğlu; yapısı itibariyle, biraz panik ataktır. Yaşadığı anı unutur da geleceğe odaklanır. Bakar ki; ana baba ölmüş, çocuklar yuvadan uçmuş, kardeşler akrabalar kendi dertlerine düşmüşler. Böyle bir durumda “yaşlılığımızda bize kim bakacak” kaygısına kapılırlar. Kafalarında; binbir senaryo üretirler. Kötümser düşünürler, hayattan zevk almazlar. Sonuçta o korktukları son başlarına gelir. Dünyaya doyamadan çekip giderler. Ünlü filozof Eflatun, aslında; insanlara ne yapmalarının ip uçlarını da veriyor.
Diyor ki “Kimseye, zorla kendinizi sevdirmeye kalkmayın, çünkü; hayal kırıklığına uğrarsınız. Sadece, sevilmeye bırakınız” Şunu da ilave ediyor “Hayatta önemli olan, çok şeye sahip olmak değil; en azıyla yetinmektir.
Yaşantısındaki çelişkileri en aza indirmek isteyenler, yorumlarını kendileri yapsınlar. Umarım, gerekli ip uçlarını yakalarlar.
 
    Necati ERTUĞRUL
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.