Yıllık iznimi kullanırken sizlere, “Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu” tarafından hazırlanan “sorunlarımızla” ilgili raporu yayınlamıştık.. Biraz kafamız biraz da kalemimiz dinlendi. Ama gel gör ki sorunlar daha da beter olarak üstümüze gelmeye devam ediyor. Bir yandan basının sorunları öte yandan ülkemizin sorunları bitmek bilmiyor. Her ne kadar basının sorunları sizleri pek ilgilendirmiyor gibi görünse de, siz de tam bu sorunların içerisindesiniz. Ve ülkemizin sorunları her an içimizde bir ürperti bir sızlanma yaşatmaktadır.
Basınımızın sorunlarını bir kenara bırakıp ülkemizin sorunlarına eğilelim. Tabiidir ki bizim bireysel olarak bu sorunlara ne kadar destek olabileceğimizi bilemiyoruz ama sınırlı olsa da düşünmeden edemiyoruz. Şunu gayet iyi biliyoruz ki ülkemiz dünyanın en stratejik noktalarının tam ortasında yer almaktadır. Bu nedenle herkesin gözü topraklarımızdadır. Fırsat kollamakta olanlar çoğunluktadır.
Bu nedenle herkesin gözü topraklarımızdadır. Fırsat kollamakta olanlar çoğunluktadır. Biz de yediden yetmişe, o düşmanlara aman vermemek için teyakkuzdayız. İçimizde ne kadar bağırıp çağırsakta konu vatan olunca akan sular durur, tek yürek, tek vücut olarak ülkemizi savunuruz.
Son günlerde S 400 krizi birinci sırada yer almaktaydı. Yıllar yılı üzerimizde karabasan gibi baskı kuran Amerika şimdi de Rusya’dan aldığımız bu hava savunma silahları için bize baskısını sürdürmektedir. Oysa Obama döneminde almak istediğimiz savunma füzeleri için onay vermemişler, akabinde Çin’den alımı için girişimlere muhalif olup oradan da aldırmamışlardı. Biz de ülkemizin hava savunması için gerekli olan bu füzeleri Rusya’dan alınca kızılca kıyameti koparıyorlar. Almayın diye tehditler savuruyorlar. Alırsanız size AMBARGO koyacağız diyorlar. Daha da iler gidip ABD’den alınması planlanan F35'leri vermeyiz diyorlar. Ne günlere kaldık yarabbim.
Bir krizde Kıbrıs ta. Orada doğalgaz araması yapacak olan gemilerimize tacizler yapılıyor, tehditler yapılıyor. Oysa uluslararası sularda yapılan bu araştırmaları şimdiye kadar G.Kıbrıs yapmakta olup onlara ses çıkarılmamaktadır. Avrupa gardını bize karşı almakta ve çeşitli yaptırımlar yapılabileceğini dillendirmektedirler.
Bütün bunlar 17 yıldır ülkemiz yönetiminde söz sahibi olan iktidarı zor durumlara düşürmekte ve yeni arayışlara yönelmeye götürmektedir. Buna bağlı olarak AKP içinden bazı sesler yükselmekte olup PARTİ kurma çalışmalarına yönelik gelişmeler yaşanmaktadır. Her gün yeni bir haber kuruluyor, kurulmuyor diye papatya falı açımları devam etmektedir. Sorunlar.. sorunlar.. çözüm bekleyen sorunlar.
Aylardır İstanbul seçimleriyle yattık kalktık. 13 bin fark oldu 806 bin. Bunu herkes istediği şekliyle yorumlayabilir. AKP’ye ihtar verildi. CHP atak yaptı gibi söylemler olabilir. Bana göre CHP şimdi daha dikkatli ve sorumlu olarak çalışmak zorunda olduğunun bilincine varmalıdır. Hantal yapısından kurtulup ilerici bir parti olduğunun gereğini yapmalıdır. Yoksa 2023 için taşıdığı umutlar bir anda yok olabilir. Neredeyse 40 milyona hizmet ettiği YEREL YÖNETİMLERDE göze görülür hizmetler yapma mecburiyetindedirler. Yaparlarsa ne ala, yapmazlar ve şahsi hırslara kapılırlarsa sonucun ne olacağı bu günden bellidir.
Hükümet artan enflasyon karşısında ne yazık ki işçiye ve memura gereken artışı yapamamıştır. Homurdanmalar devam etmektedir. Ne emeklilikte yaşa takılanlar ne de 3600 ek gösterge çözüme kavuşamamıştır. 3600'ü 100 günlük plan içine aldık diyenlerden bir ses çıkmamaktadır. Meclisin yasaları çıkarıp öyle tatile girmesi gerektiği teklifine sıcak bakılmamış, bütün ümitler son bahara taşınmıştır.
Hiç akılda hayalde yokken Merkez Bankası başkanı görevden alınmıştır. Gerekçeleri yeterli olmamıştır. Zam furyası iğneden ipliğe devam edegelmektedir.
Mevsim gereği orman yangınları yine yurdumuzun en güzel köşelerini tehdit eder hale gelmiştir. Önlemler yeterli olmamaktadır. Bizler de vatandaş olarak ormanlarımıza sahip çıkıp gördüklerimizi en yakın yetkiliye ulaştırmalıyız. Anız yakanları, yolculuk halinde izmarit atanları uyarmalıyız.
TERÖR hala içimizi yakmaya devam etmektedir. Bu kadar ağır koşullar yaşanırken onları unuttuğumuzu sanmayın. Evlere düşen şehit ateşleri yalnız onları değil hepimizin içini yakmaktadır.
Yine ülkemiz gerçeği olan bir deprem sorunu vardır. Dünyanın çeşitli ülkeleri beşik gibi sallanmakta olup zaman zaman ülkemizin çeşitli yörelerinde de bu sallantılar yaşanmaktadır. Pek inanasım olmasa da bazı kahinler ülkemiz için deprem uyarısı yapmakta ve İstanbul için alarm verilmesi gereğine parmak basmaktadırlar. Doğru ya da yanlış olsa da bunu akıldan çıkarmamak ve gereken önlemleri almak zorunda olduğumuzu bilmemiz gerekir.
Pek anlayabilmiş değilim ama bu yıllarda fazlaca ay-güneş tutulması yaşanmakta olup bu durum dünyanın çeşitli tabiat olaylarına maruz kalacağı şeklinde yorumlanmaktadır. Her halde dünyanın ekseni gerçekten biraz kaydı galiba.. Ne dersiniz?
Sorunlar bitmiyor. Bu cennet ülkemizin kıymetini bilmeliyiz. Atalarımızdan ödünç aldığımız bu mümbit toprakları torunlarımıza daha güzel bırakabilmenin çabası içinde olmalıyız. Ülkemi seviyorum. Umarım sizde çok seviyorsunuzdur…