Sayın valimize hoş geldiniz diye başlamak istiyorum. İlimizde güzel işlere imza atması dileklerimi de belirtmek isterim. Kente yeni atanması dolayısıyla bir çok kurum ve kuruluş “hoş geldiniz” ziyaretinde bulunuyor. Elbette çok hoş ve güzel bir olay.. Tabii bir de bunlara iade-i ziyaret olacak. Umarım kısa sürer ve yüreğinde hizmet aşkının ziyadesiyle fazla bulunduğunu hissettiğim sayın valimiz Uşak için yapabileceklerinin icraatına başlar. Bu yolda yeniden hoş geldiniz diyor ve başarılı bir görev dönemi geçirmesini diliyorum.
Yetkililerden, ilgililerden Uşak için neler yapıldı konusunda bilgilenecektir. Biz yapılanları bir kenara bırakarak valiliğimizce yapılması gerekenlerin hayata geçmesini arzulamaktayız. Naçizane birkaç önerimiz de olacak.
Kabul edelim ki biz küçük bir kentiz. Kabul edelim ki sonradan il olduk. Ama kabul edelim ki biz Uşak olarak ilkler şehriyiz. Ve de devletimizin büyük bir yatırımı olmamasına karşın kendi kendisine büyümeyi gerçekleştirmiş illerden biriyiz.
Son yıllarda sekteye uğrasa da hem deri ve hem de tekstilde hatırı sayılır üretimler gerçekleştirmekteyiz. Gelişimde özel sektörün katkıları yadsınamaz. Gerçekte ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların yansıması ilimizde de görülse de çalışma ve üretme konusunda diğerlerinden geri sayılmayız.
Deri sektörü İzmir ve İstanbul piyasaları ile başa baş rekabet eder durumdayken çeşitli nedenlerle zaman zaman düşüşler de yaşanmıştır. Zira tekstilde de aksamalar yaşanmış olmasına karşılık geri dönüşümde yararlı hamleler yapılmaktadır. Kimileri atıkların geri dönüşümünü kabul etmeseler de ortada bir gerçek var, para kazanabiliyoruz.
Ekonominin canlanması her ne kadar bol üretim olsa da asıl konu onu pazarlayabilmektedir. Geçmiş yıllarda Uşak Havaalanı’nın verimli seferleri sayesinde sanayimizin gerek yurt içi gerekse yurt dışı bağlantılarındaki uçakla ulaşım faktörü gelişmemize katkı sağlamıştı. Ama yakınımızda olduğu belirtilen ve uluslar arası uçuş imkanı sağlayacağı söylenen Zafer Havalimanı’nın ihtiyaçlara cevap verememiş olması ve bizim hava alanımızdan arzulanan uçuşların yapılamamış olması ekonomimize olumsuzluklar yaşatmıştır.
Şahsen benim isteğim, ilk yapılması gereken işlerden birisi UŞAK HAVAALANI’nın aktif hale gelmesi olmalıdır. Yani en azından haftada birkaç gün İstanbul bağlantılı uçuşlar başlatılmalıdır. Ve de özellikle Atatürk Havalimanı’na yapılacak uçuşlar ve bu uçuşların yerele ayarlanmış saatleri çok önemlidir.
Bir formül bulunmalı ve Uşak’ın ufku dünyaya açılmalıdır. Şöyleki;
- Bu uçuşlar gerçekleşirse -özellikle sanayicimiz- esnafımızın ürettiklerini gerek yurt içine gerekse yurt dışına kolay pazarlama imkanı kazanacaktır.
- Üniversitemizin eğitimci kadrosunda belirli gelişmeler yaşanacaktır.
- İlimizde çok sayıda yurt dışında çalışan vardır. Onların ulaşımlarında büyük kolaylıklar sağlanacaktır.
- İlimizin medar-ı iftiharı basketbol takımımız UŞAKSPORTİF maçlara gidiş gelişlerde büyük kolaylıklar yaşayacaktır. Zira dışarıdan ilimize gelen takımlar, Fenerbahçe-Beşiktaş-Galatasaray-Efes-Trabzon ve hatta yurtdışından takımlar Uşak’a rahat bir şekilde gelecek ve kendilerine zaman tasarrufu sağlayacaklardır.
- Bu yıl ilimizi 3. Türkiye Futbol Liginde temsil edecek olan Utaş Uşakspor uzak deplasmanlara gidip gelirken büyük kolaylıklar yaşayacaktır.
- Bunların hepsinden öte ilimizin tanıtımı için hava alanı gerçekten çok önemlidir.
İlimizin tanıtımda eksiklikleri vardır. Yurdumuzun bir çok yöresine gittiğimizde Uşaklıyız dediğimizde karşımızdakilerin şaşkın bakışları bizleri rahatsız etmektedir. Uşak nerede sorusu bizi üzmektedir. Geçmişte bir şey yapılmadı demiyorum. Bundan sonra daha iyilerini yapalım ve adımız güzelliklerle duyulsun, güzelliklerle anımsansın.
Bu gün dünyanın en uzun 2.büyüklüğe sahip kanyonları adını duyursun. Ziyaretçilerle dolsun taşsın. Ülkemizin ilk şeker fabrikası çalışmasını sürdürsün, deri sektörü canlansın, tekstil tavan yapsın.. Sivaslı’nın çileğinin ünü yurda yayılsın, Eşme kilimi aranır olsun.. Karahallı dokuma da eski havasını bulsun. Banaz’ın Hamamboğazı kaplıcalar bölgesi olsun.. Yörük şenliğine onbinler aksın, güzel olmaz mı..
Tabii bu kadar güzellikleri isterken bu kez de Murat Dağı’nda altın aranacağı haberleri kulaklarımızı rahatsız eder oldu. Gerçekleştiği durumda biliyoruz ki çok şeyler değişecek. Dün Murat Dağı’nın Arapoğlu yaylasında bol bol teneffüs ettiğim oksijenlerin yerine siyanür kokuları dolacak burnumuza, vücudumuza. Havamız kirlenecek, doğamız mahfolacak, suyumuz zehirlenecek. Asla istemiyorum...
Belki birçok insan bilmiyor olabilir. Murat Dağı’nın eteklerinde 60'lı yıllarda Amerikalı Tom Amca cıva ve altın çıkarıyordu. O zamanın iptidai aparatlarıyla. Anımsadığım ve unutamadığım bir anekdotu da aktarmak isterim.
Tom Amca’nın işçileri onu biraz üzmüşler. O da konuyu ilçenin kaymakamına iletmek için makama çıkmış. Kapıyı tıkırdatıp; “Kaymakam bey biraz dışarıya gelir misiniz ben girmeyeyim zira ayaklarım çamur”.. Kaymakam bey bu durumu kabullenmeyip, “Beyefendi girin girin o çamur benim ülkemin toprağı burayı asla kirletmez” demiş.. Kısaca anlatmaya çalıştım.. İşte onlar buradaki yarım kalan işlerini bitirmeye geliyorlar.. Tabii bizi de ve çevremizi de bitirecekler.
Sonuç olarak UŞAK için önerilerim bunlarla sınırlı değil. Gerisini gelecek haftalara taşıyalım derim. Güzel bir Uşak, yaşanabilir bir kent için elele...