Bayram, bayram dedik işte o da geldi geçti. Bayramlar güzel duyguların yaşandığı, sevinç ve mutluluğun doyasıya yaşandığı özel günlerdir. Bayramı bayram yapan ise ailenle, dostlarınla, sevdiklerinle bir arada olmaktır.
Ne güzeldir o ortamlar. Eskilerden etkili, otoriter babanın ya da dedenin etrafında toplanan aile fertleri her şeye rağmen çok özel ve güzel günler yaşardı bayramlarda. Günümüzde ise çoğu ailelerde evladı babasına, babası kardeşlerine ziyarete gitmekten aciz. Daha doğrusu resmen kaçıyor. Ne desek, ne anlatsak boşuna. Çünkü aile bağlarının ipleri resmen çürümüş artık!...
Evet, bayram geçti gitti. Son dakika kararıyla bayram tatili bazı şanslı insanlar için 9 güne çıkarıldı. Bazıları ise şansından mıdır, kaderinden midir iş, güç, çalışmayla başbaşa kaldı. Ben hep söylerim; insanların az bir kısmı dünyaya yaşamaya gelmiş, bazıları da ÇALIŞMAYA!... Olsun bakalım, napalım. Bizler de çalışmaya gelenlerdeniz ve ne yazık ki ÇOĞUNLUKTAYIZ. :).....
Bayramda en büyük derdimiz ise her bayramda olduğu gibi trafik kazaları!...
Bu Ramazan Bayramı tatilinin sadece 4. gününde 647 trafik kazası meydana geldi.
Dört günlük kazalarda ise 34 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 bin 784 kişinin de yaralandığını belirtildi.
İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre sadece önceki gün 495 bin 753 aracın denetlendiği, 21 bin 178 araca hız ve radar işlemi, 51 bin 120 araca ise diğer işlemlerin yapıldığını duyuruldu.
Bu kadar denetim var, yollar gayet güzel, araçlar son model, donanımları güvenlik sistemleriyle dolu. Peki o zaman neden bu kadar kaza oluyor, neden bu kadar can heba oluyor. Bunun iki cevabı var bence. Birincisi dikkatsizlik, ikincisi aşırı hız. Başka bir izahı yok!..
Defalarca bu konuda yazı yazdım. Bıkmadan, usanmadan üstüne üstüne bastım ama her nedense sürücülerde bir milim düzelme yok.
Bakınız; bazı sürücüler var ki, adeta sol şeridi satın almış, otomobiliyle sol şeridi kapatmış ve asla kenara gelmek nedir bilmiyor. Gariptir, bir sürücü aracıyla sol şeritte seyrediyorsa, ne kadar hızlı olursa da olsun, arkasından gelen ve yol isteyen olursa onu yol vermek zorundadır. Ama bizim sürücülerin çoğunluğu arkadan gelen araca, yapılan selektöre hiç aldırmadan yolun en solundan 80'le, 90'la aheste aheste aracını kullanıyor. Sanırsın ki kordonda gezinti yapıyor.
Bir kısmı ise arkadan yol isteyen araca yine yol vermiyor ama bir kaç km. hızını artırıyor, asla kenara geleyim de adam geçsin gitsin demiyor. Bazı ağır vasıta ve tır sürücüleri ise geriden hızla gelen araca aldırmadan önündeki aracı sollamaya geçiyor. Hem de rampada... Bunların bazılarında ise can kaybının yaşandığı arkadan çarparak oluşan feci kazalar meydana geliyor.
Ülkemizde bunlar gibi sürücülere özel eğitim verilmedikten sonra, bu kişilerin psikolojileri ile ilgili tedavi edilmedikten sonra, bir şekilde yaptığı hareket belirlenip kayda alınarak ağır cezalar ödetmedikten sonra ne yazık ki kazalar olmaya devam edecektir.
Bizler şükür ki çok uzak olmayan mesafelerdeki bayram sürecimizi ve yolculuklarımızı sağ salim tamamladık. Ancak ülkemizdeki kazalar sonucu bir çok ocağa ateş düştü. Can kayıpları bir tarafta, ülkemize büyük zararı olan maddi hasarlar bir tarafta gerçekten üzülüyor insan. Biz bunları önemsemeyecek kadar, bu araçları kendimiz üretecek kadar zengin bir ülke değiliz ki!...