2024 yılını zorluklarla tamamlayarak hayırlısıyla yeni bir yıla, 2025'e girdik. İyi kötü çok şeyler yaşadık gönderdiğimiz yılda. Dünyada çok önemli olumlu olumsuz gelişmeler yaşanırken bizde de, ülkemizde de çok parlak bir yıl olmadı 2024. Ancak buna da şükür diyerek gönderdik gittiii... Giden bu yılı özetlersek şu konular ortaya çıkıyor. Örneğin 2024 yılı "Emekliler Yılı" idi. Ancak bir tek emekli vatandaşımız bu “özel” yıldan bir şey anlayamadı. Mesela bana göre verilmeyen ve de verilmeyecek olan yetersiz maaşlarla çok kötü şoka uğratıldı emekliler. Bu yılı kim, neden "Emekliler Yılı" ilan ettiyse hem emeklileri hem de ülkemizi yönetenleri ters köşeye yatırdılar. Oysa 2024 gerçekten emeklilere ithaf edildiyse bu yılın bir gününü emeklilere adayıp, bu dar gelirli insanlara özel bir program tertipleyebilirlerdi. Ayrıca yıl içinde, yılın hatırına bayram ikramiyesi gibi yarım elma gönül alma hesabı birazcık hediye mahiyetinde para verebilirlerdi. Neden yapılmadı, bilen yok. Bu biten yıl çevremizde ve dünyada kötü olaylara sahne oldu. Cani İsrail sadece Filistin ile kalmayıp etrafındaki herkese saldırdı, sivilleri katletti, şımardıkça şımardı. Suriye karıştı, çorba oldu. Rusya Ukrayna savaşı bitmedi, İran habire kışkırtıldı, dünyanın çeşitli yerlerinde kargaşa ve savaşlar hız kesmeden devam etti. Yeni yılın hemen öncesinde garip olaylar da dikkatleri çekti. Mesela son zamanlarda çok ilginç ve olmayacak şekilde uçak kazaları meydana geldi. Sebebi belli mi, değil tabii ki. Öte yandan yine ne hikmetse yılbaşını kutlayanlara; kutlamalara karşı çıkan bazı kesimlerce saldırılar meydana geldi. Öyle ki bunlar normal saldırılar değil, katliam niteliğindeki saldırılardı. Birçok masum insan hayatını kaybetti. Yılbaşını kutlamayanlar, kutlayanlara neden karşı çıkar, canice öldürecek kadar neden düşmanlık duyar anlamış değilim. Bırakın kardeşim, herkes kendi kafasınca ne yaparsa yapsın, ne zararı var sana, yediğinin içtiğinin parasını sen mi ödüyorsun,  SANA NEEEE!... Yılın son günlerinde bir başka garip olay daha dikkatimi çekti. Bir askeri yemin töreninde yaşananlar akıl alacak işler değil. Askerlerin yemin töreninde İstiklal Marşı okunurken yüzlerce insan, törendekilerin tamamı ayağa kalkmış ancak iki kadın yerinden kalkmamışlar. Sonrasında kendilerine yetkililerden uyarı gelmiş. Yine de umursama-mışlar. Nihayet yanlarında bulunan başka kadınlar kendilerine neden ayağa kalkmadıklarını sormuşlar. Verdikleri cevap aynen şöyle; "SİZ EZAN OKUNURKEN NEDEN AYAĞA KALKMIYORSUNUZ?"... nasıl bir zihniyet, nasıl bir anlayıştır bu! Bu konuyla ilgili ilginç olan iki konudan biri bu kadınlardan birisi orada görevli bir uzman çavuşun eşi olması. Diğeri ise, bunlar "İSTİKLAL MARŞI" nı ne olarak görüyorlar acaba? Sahi İstiklal Marşı nedir?... Şimdi saatlerce, sayfalarca bir ulusun kurtuluşunu ve kuruluşunu simgeleyen bu marşın anlam ve amacını anlatmak garip olacak. Diğer taraftan bu marşı yazan Mehmet Akif Ersoy'u da mı hiç tanımıyorsunuz. Ya da konuyu uzatmadan soralım, bu ülkeye, bu vatana, bu marşa düşman olacak kadar siz hangi milletten siniz ki?..., Ben açık ve net olarak söylüyorum ki İstiklal Marşı'ndan rahatsız olan, onun her kelimesinde inci dizisi gibi sözcüklerin anlamını bilmeyen ve de öğrenmek istemeyen örümcek beyinli insanlar ne Türk, ne de Müslüman olabilir. Ayrıca bu marş okunurken ruhunda, yüreğinde bir kıpırdanma olmayan insanlarla bir arada, güzel günleri hedefleyerek yaşamak ne kadar zor bir olaydır bilemiyorum. Her türlü olumsuzluğa, düşmanlığa ve her türlü yanlışa rağmen; daha doğrusu siz ve sizin gibi örümcek kafalılara rağmen yeni yıldan beklentilerimiz halâ çok büyük. Umudumuz sizlerin de bu vatanın değerini gün gelince anlayacağınıza ve beyninizi küflenmiş örümcek ağlarından kurtaracağınıza ve birlik beraberlik içindeki çağdaş Türkiye ülküsüne inanarak bu umutları sonsuza kadar yaşatacağımıza emin olarak ilerleyeceğimize söz veriyoruz.