Böyle bir toplumun böyle bir meclisi olur. Böyle meclisten de şiddeti destekleyen, öven, arkasında duran insanlar çıkar.
Ben çok üzüldüm doğrusu! Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin milletinin Gazi Meclisinde tekme, tokat, yumruklar havada uçuşuyor, burada kan akıyor ve ne ki sosyal medyada bunları övünerek destekleyen bir sürü insan müsvettesi paylaşım yapıyor. Gerçekten çok acı!...
Bu artık cehaletin ötesinde bir durum. Sanırsın ki ilk çağlarda yaşayanların zihniyetine sahipler. Elbette bunların çoğu da satılmış, paralı sosyal medya trolü ama paylaşımları okuyanlar da yanlışları dile getireceğine desteklediklerini dile getiriyorlar.
Biz ne zaman bu hale geldik, ne ara bu kadar aşırı bozulduk. Kişiliklerimizi ne zaman kiraya verdik ya da sattık.
Lütfen objektif olun, dikkatlice okuyun ve dürüstçe cevap verin. Mecliste kaba kuvvet, kavga, doğuş ve şehir eskiyalığını hangi biriniz destekliyor. Kaçınız meclisin böyle kötü emellere alet edilmesine razı oluyor.
Adam diyor ki; "mecliste teröristi ensesinden tutup attı"...
Zavallı adam... Mecliste terörist mi var? Şayet böyle bir şey varsa o meclisteki teröriste yıllardır ses çıkarmayan iktidar suç işliyor.
Mecliste teröristler elini kolunu sallayarak geziyorsa sen de suçlusun, ben de... Haaa, terörist olarak DEM milletvekillerini kastediyorsan elinde yeterli sayı ve güç var, neden yıllardır atmıyorsun onu oradan.
Mecliste, hem de kürsüde konuşan bir milletvekili orada millet adına konuşuyor. Seversin sevmezsin, beğenirsin beğenmezsin kürsüdeki şahıs aynı senin gönderdiğin vekilin gibi arkasındaki kitlesinin oylarıyla oraya gelmiş birisidir. Ancak vatanın devletin bütünlüğüne kasteden, terör örgütlerini destekleyen, onlarla işbirliği yapan bir durumları varsa başta da söylediğim gibi meclisten çıkarır atarsın. Elbette onun da yasal şart ve şekillerini anayasal kanunlarla belirleyerek.
Benim anlamadığım mesele terör örgütü üyelerinin davullu zurnalı memlekete sokanlar, Habur'da törenler düzenleyenler, Oslo'da görüşmeler yapanlar, seçim öncesi şehirlerde kuyu kazanlara "bırakın yapsınlar" diyenler kalkmış mecliste terörist olduğunu söylüyor Bunlar kimin eseri?... Eşkıyalık, zorbalık bu meclise, bu millete yakışıyor mu? Meclis kürsüsünde konuşma yapan milletvekiline yumrukla saldırılmasını destekleyecek kadar bu hale nasıl düştünüz?
Tekrar söylüyorum, bir milletvekili yanlış yapıyorsa, yanlış şeyler söylüyorsa yasal prosedür çerçevesince hesabı sorulmalı, cezası verilmeli ve tekrarında da vekilliği düşürülmelidir. Ama meclisi Teksas sokaklarına, boks pistlerine çevirenlere de aynı şekilde yasal işlem yapılmalıdır. Memleketi geri kalmış, zorba, yobaz kabile ülkelerinin meclislerinde ki gibi ikide bir kavga, dövüş, yumrukların konuştuğu bir yere dönüşmesini isteyenlere de söyleyecek bir sözüm yoktur.
.
17 AĞUSTOS
.
Tam 25 yıl önce ülkemizin en büyük depremlerin sen biri yaşandı. 1999 Gölcük Depremi olarak kayıtlara geçen 7,4'lük depremde tam 18 bin 373 kişi yaşamından koptu gitti.
Ülkemizde maalesef ondan da büyük bir felaket olarak adlandırılan geçen yıl ki Maraş depreminden midir nedir bu yıl 17 Ağustos sessiz sedasız geçti gitti.
Garip bir tesadüfle 17 Ağustos günü Kocaeli'ndeydik. Onlar bu acının canlı şahitleri. Ki İzmit cadde ve sokaklarına 17 Ağustos'u anlatan, hatırlatan afiş ve flamalar asılmış. Depremzedelerin fotoğraflarını şehitler olarak direklere takmışlar. Geçerken isimleri okurken anlamadığım mevzuyu sonradan anladım, hoşuma gitti ve duygulandım.
Kocaeli sokaklarından yavaş yavaş ilerlerken bir an için o gün, o günler geçti aklımdan. Depremde kaybet-tiklerimiz, yakınlarımız, akraba ve dostlarımız geçti aklımdan. Ve ömrünün yarısını tersanede çalışarak geçiren ve bir ayağımızın Gölcük'te olmasına vesile olan merhum abim geçti aklımdan. Kendisine ve depremde yaşamını kaybeden bütün insanlarımıza Allah’tan rahmetler diliyorum.
Ne yazık ki 1999 yıllarında yaşadığınız büyük bir depremden zerre kadar ders almadan 25 yılı öylesine geçiren iktidarlar geçti aklımdan. Kaybettiklerimiz bir "Fatiha" okumaktan başka bir şey yapamazken maalesef depremden korunmak için bir şey yapmayanlar için de bir şey yapmak gelmedi içimden. Sonuçta iki olayda da bir şey değişmedi, değişmeyecek. Oysa o günlerden sonra daha etkili önlemler, daha sağlam binalar yapmaya başlasaydık (ki alınan önlemleri yeterli görenler çok övünürler) geçen yıl onca insanınızı depreme kurban etmeyecektik.
Bir 17 Ağustos'u nasıl sessizce geçirdiysek 6 Şubat'ı, 6 Şubatları da öylece sessiz şekilde, hiçbir şey yapmadan öylece geçireceğiz nasıl olsa!...