Gözümüzü açıp kapayıncaya kadar o kadar olaylar yaşıyoruz ki, vallahi süratine erişmek mümkün değil. Sizler de gözünüzü kapatıp son yirmidört saate bir bakın. Neler yaşamışsınız bir gözden geçirin. İnanın insan şimşek hızında gelişenlere şaşırıp kalıyor. Sizler de bana hak vereceksiniz sanırım. Aklınıza gelebilecek her türlü tabiat olayları. Aklınıza gelebilecek her türlü cinayet, trafik kazaları, sel yangın, deprem fırtına, yanardağ patlaması, uçak kazaları hepsi yaşanabiliyor. Birini nasıl yadırgayacaksın. Bunlar bizim insanlarımız ve de önlemek için gayret etsek diğeri patlıyor. Kısacası biz bu dünyayı bu güne kadar öylesine hor kullanmışız ki bir bakıma o da bizden hıncını alıyor diyebilirim.. Hepsi birbirinden kötü ve can yakıcı olaylar.  Ama hem gözümüze hem gönlümüze acı veren bir olayı geçen hafta mecliste yaşadık. Keşke görmeseydik, keşke yaşamasaydık dediğimiz bir fragman geçiverdi ekranlardan. Oysa bir gün önce Hamas lideri bu Gazi Meclis’te tüm dünyaya hitabeden konuşması ile akıllara işlenmişti. Ama ertesi gün biri çıktı ve Gazi Meclis’in adına yakışmayacak bir darbe ile içimizdeki tüm saygıyı, sevgiyi, güzellikleri bir anda alıp götürüverdi. Arada bir böyle görüntüler dünya meclislerinden geliyordu, yadırgıyorduk. Şimdi bizde olunca nasıl yadırgayacaksın, nasıl içine sindireceksin. Bu görüntü hepimiz için kötü örnek oldu. Ve de kolay silinmeyecek izler bıraktı. Kimilerinin dediği gibi meclisin merdivenlerine KAN bulaştı. Yapılanlar baştan sona doğru değil. Ama cezası da sadece KINAMA olmamalı. Bu yumruğun izleri kurumadan bir yumrukta Fenerbahçe başkanı Ali KOÇ’a atıldı. İzmir’de. Seversiniz sevmezsiniz ama büyük bir camianın başkanı İzmir’e gelmiş, takımının maçını izleyecek ve yaşanan olaylar, detayları daha sonra belli olacak hiç de hoş olmadı. Yeni bir federasyon ve yeni başlayan bir süper ligde ilk başta böyle olayların yaşanması spor camiası adına, ülkemiz adına hiç de hoş değil.. Neler oluyor? Kimileri sıcak başa vurdu diyebilir, kimileri yaşanılan ekonomik sorunlardan fıttırıyoruz diyebilir, kimileri beyinler sulandı diyebilir. Ama bana göre bunların yaşanması hiç kimseye yarar getirmez, bizleri daha çok sıkıntıya sokar, yaşam kalitemizi oldukça düşürür. Vallahi yerlerde sürünürüz bir süre sonra.. Elbette olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Sıcak havalar tavan yaptı, 40'ı görmeyen sıcaklıklar 50'yi aştı bir çok yerde. Ne yapalım bizde bulunan bu!. Ve bunun getirdiği ORMAN yangınları sanki rutine bağlanmış gibi; biri bitiyor ve diğeri başlıyor. Adeta sıraya konmuşçasına. İnanın geçen hafta yazdığım gibi RUHUMUZ KARARDI ve de karamsarlığımız gitmiyor. Neler oluyor?.. Kadir mevlam bizi sınıyorsun. Ama inan artık dayanacak gücümüz azalıyor. Bizleri, bu insanlığı bağışla.. Bu mevsimde bir yandan seller, fırtınalar, bir yandan depremler bir yandan orman yangınları, bunlar yetmiyormuş gibi trafik kazaları, olmadı kadın cinayetleri, o da yetmedi köpek katliamları yani başımız asla dertlerden kurulmuyor. Yanardağ patlamaları, tsunamiler… Neler oluyor?.. Bu kadar olumsuzluklar yaşanırken birkaç SADİST liderin egolarıyla yaşanan SAVAŞLAR.. Bitmek bilmiyor. Şu küçücük dünyada insan gibi yaşamak varken, yaradan bizim için her şeyi var etmişken.. neyi paylaşamıyoruz, niye sığamıyoruz bu dünyaya. Anlamakta zorlanıyorum. Neler oluyor?.. Gözümüzü kapatıp, uzun uzun düşünelim ve haydi yeniden açalım. Bütün bu olumsuzlukların en aza indiği, kötülüklerin olmadığı, insanların barış ve huzur içinde yaşadığı günleri görebilir miyiz. Gerçi dünya kurulduğundan bu güne böyle ortamlar yaşanmamış, azıcık kafasını kumdan çıkaranlar oraya buraya saldırmış, genişlemiş, tabirimi hoş görün boynuzları sığmamış, uzamış da uzamış ve baştan sona tüm insanlığı tedirgin etmiş ve işte son durum bu!.. SAVAŞ, KAN ve GÖZYAŞI…. Neler oluyor?.. Anlayabilen aşk olsun...   Biz başkalarını dikkate almadan, önce şu ormanlarımıza sahip çıkalım. Onu koruyalım ve yaşatalım. Kadınlarımıza sahip çıkalım, onları koruyup yaşatalım, Hayvanlarımıza sahip çıkalım, onların koruyup yaşatalım. Çocuklarımıza sahip çıkalım, onların koruyup yaşatalım. Yani biz bu dünyaya sahip çıkalım açıkçası onu koruyup yaşatalım. Misafirliğimizi iyi yaşayalım derim. Bu dünya bizimse önce canımızı koruyalım sonra DÜNYAMIZI.. ATEŞ önce dışımızı sonra içimizi yakmasın.