Boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor. Ey güzel insanlar; inanın aylardır, hatta yıllardır aklım karmakarışık. Ne oluyor; neler oluyor, her şey bu kadar nasıl hızlı gelişiyor anlam veremiyorum. “Dünyanın çivisi çıktı” diyorum kendimce. Şakülü kaydı. İnsanlar geçmişten daha mı farklı. Yaşam neden bu kadar çekilmez durumda. Bu sorulara cevap bulmakta zorlanıyorum. Bir kaç gündür 3. Dünya Savaşı’ndan söz ediliyor. Ha çıktı ha çıkacak. Doğrusunu isterseniz şu an dünyanın bir çok yeri SAVAŞ halinde. Hiç mübalasız onlarca ülke birbirleriyle ama gizli ama açıktan savaşıyor..Ve daha da önemlisi dünyanın büyük bir bölümü de doğal afetlerle boğuşuyor. Seller, fırtınalar, depremler, toprak kaymaları, hastalıklar. Bir de bunlara biz ve bizim gibi ülkelerde yaşanan ekonomik sıkıntıları eklersek değme gitsin.. Bakınız hayat ne kadar zor, ne kadar çekilmez ve sıkıntılarla dopdolu geçiyor.. Hepinizin malumu 2-3 yılımızı pandemi ile geçirdik. Bir çok can kaybı yaşadık. Ama hala tükenmiş değil. Her gün kulağımız yeni varyantlara kabarıyor. Ha geldi ha gelecek. Tedbir alıyor muyuz. Almıyoruz. Çünkü ne kadar ciddi bir dönem yaşamış olsakta yeni gelecek salgınları ciddiye almıyoruz. Ve aklıma AIDS vakaları geliyor. Bizler o salgına karşı da vurdumduymaz tavırlar içindeydik. Bu yaşıma gelene kadar zaman zaman depremleri yaşadık. Ama bu kadar sık, bu kadar çok can kaybı yaşanmış olayları pek anımsamı-yorum. Önceden de mutlaka bu depremler oluyormuştur. Ama son 20 yılda çok fazla yaşadığımızı düşünüyorum. Nedenlerini bilemem. Ama insanlarımız bir çok şeye çare bulmakta iken bu deprem felaketine bir türlü çare üretemediler. Elbette Deprem Dede Ahmet Mete IŞIKARA’nın dediği o güzel söz; “deprem öldürmez çürük yapılar öldürür” sözü aklımızdan çıkmıyor ama hala deniz kumundan binalar yapmaya, kalitesiz malzeme kullanmaya devam ediyoruz. Gerçi son günlerde rastladığım inşaatlar dört dörtlük yapılıyor ama ey insanlar bu işi önceden yapsaydınız da can kayıpları yaşamasaydık. Binaların altında kalmasaydı insanlarımız. Sizce 3. Dünya Savaşı çıkar mı? Çıkarsa kim kiminle savaşır. Ve daha önemlisi biz bu oluşumda nerede oluruz. Nato, cento gibi kuruluşlar ne için kurulmuşlar. Varsayalım ki biz de herhangi bir Nato ülkesiyle çatıştık, Nato kimden yana tavır alır. İran’da kim Cumhurbaşkanı seçilirse ortalık biraz yatışır, ABD’de yapılacak başkanlık seçimleri nasıl olur. Bana göre ikisi de yaramaz, ikisinin de içi geçmiş ve bakıyorumda koskoca ABD akıllı uslu bir adamı seçemiyor. Gerçi onlarda işi asıl yürüten senatodur da.. Rusya kendi başına bir şeyler yapıyor. Çin gizli kutu, Koreler ateş topu. Yani anlayacağınız dünyanın dört bir yanı küçük bir kıvılcım bekliyor gibi. Allah vere de bize sıçramasın. Korkudan değil.. SAVAŞ insanlar için en kötü bir senaryo. Bakınız İsrail Filistin’i aşıp Lübnan’a ulaşmaya çalışıyor ve tüm dünya seyir halinde. ABD işi sahiplenmiş gibi yapıyor, kuru kuru birkaç sözle kınıyor, meclisten kararlar çıkarıyorlar ama insanlar ölmeye, İsrail vahşete devam ediyor. Yazıktır. Bir de içeriye bakıyoruz. Neler neler yaşanıyor. Yerel seçimleri atlatmışken daha tükürük kurumadan haydi erken seçime gidelim senaryoları dillendirilmeye başlandı. Şaşkınım. Ey inanlar bu kadar ağır ekonomik koşullar yaşanıyorken üst üste seçim yapmak neyin nesidir. Siz yerelde iyi bir başarı elde ettiniz. Tamam da, bi durun bakalım. Bu üstlendiğiniz görevi layıkıyla yapın, insanlar sizi görsün, çalışmalarınızı alkışlasın ve siz de onlardan genel seçimlerde oy isteyin. Bi görelim büyük şehirleri, 11 ilde yapılanlar bir nebze olsun içimize su serpmişti şimdi diğerlerinde neler yapılacak, ona göre değerlendirsin halkımız.. Ey güzel insanlar. Bu yıl olağanüstü sıcak bir dönem yaşıyoruz. Bu sıcakların ve biz insanları yanlışlarından dolayı da ülkemizin bir çok yeri yine yangınlarla boğuşuyor. Allah aşkına ne olur biraz daha dikkatli olalım. Yollarda sigara izmaritleri atmayalım, içtiğimiz şişeleri yol kenarlarına fırlatmayalım ve rastgele yerlerde piknik yapmak için ateş yakmayalım. Vallahi savaş kadar, hastalıklar kadar ormanlarımız da çok önemli. Bizim oksijenimiz. İnsanoğlu açlığa uzun süre, susuzluğa bir süre ve havasızlığa birkaç dakika dayanabilir. Aman DİKKATTTT. Ve yazımın sonunda ekonomik sıkıntımızı da dile getirmek isterim. İnsanlar çok sıkıldı. Her şey ateş pahası oldu. Her şeye zam gelmekte ve bizler artık bunlara yetişecek gücü, takadı bulamıyoruz. Ne olacaksa bir an önce yapıverin. Bu insanları sıkıntılardan kurtarın. Yandık, öldük, bittik demiyorum ama gerçekten zor şartlarda yaşıyoruz. Elinizi vicdanınıza koyun artık!..