Dinimiz gereği kutladığımız bayramlardan ikincisi olan “Kurban Bayramı”nı da atlattık. Yani herkesin bildiği ve söylediği masraflı, telaşlı, eziyetle bayram geçti gitti.
Bayram çoğumuza göre güzel geçti. Keşke tüm insanlar için bu güzellik adil dağılsaydı. Keşke herkes kurban kesebilseydi, herkes deniz, tatil, eğlence turları yapabilseydi. Hepsini geçtim de keşke maddi durumlarından dolayı evlerinde kümesteki tavuklar gibi pineklemek zorunda kalanlar da analarına, babalarına ziyaretlere olsun gidebilselerdi.
Çok zor!...
Bu bayram tahmini olarak emeklilerin yüzde otuzu kurban kesmeyi planlıyordu. Kendisi, çoluk çocuğuna, torununa üç beş kuruş bayram harçlığı ve masraflar için de birazcık para biriktirdi. Ne kadar eleştirsek de iyi kötü üç bin lira bayram ikramiyesi ve on bin lira emekli maaşıyla küçük bir kurbanlık alacaktı. Bayramdan bir hafta önce bildiğiniz o malûm yandaş kanallarda yayın kesilerek müjde verildi : “EMEKLİ İKRAMİYELERİ BAYRAMDAN ÖNCE ÖDENECEK!”...
İnanın spikerin yüzü mutluluktan (!) öyle gülüyordu ki, sanki üç bin liranın elli-yüz katı bayram ikramiyesini kendisi alacak sanırsınız.
Nasıl yapıyorlar, nasıl beceriyorlar, hangi yüzsüzlük-lerine sığdırıyorlar. Ya da nasıl bir vicdan anlayışları varsa anlamakta güçlük çekiyorum.
Emekliye verilen üç bin lira ile garibim emekli bir adet şöyle eti butu yerinde kurbanlık alıyor, bayram tatili boyunca tüketeceği market ve pazar alışverişlerini dolaba dolduruyor, çocuklarına harçlıklarını ayırıyor, şöyle bir de bayram boyunca misafirlerine ikram edeceği baklavasıyla çerezini de tedarik ediyor... Oooo, bir de üste az da olsa parası artmış!... Ne komik değil mi?...
İşin ciddiyetine de bakacak olursak; ilk olarak 2018 yılında emekliye verilen bin lira ile hemen hemen bir küçükbaş kurbanlık alınıyordu. Doğrusu iyi paraydı. Bu rakam üç yıl boyunca verildikten sonra bin yüz liraya çıkarıldı. Parça parça artırılarak üç bin lirada kaldı gitti. Yani ilk yıl bir kurbanlık alınabilen emekli ikramiyesiyle bu yıl en alt limitten ancak dört katıyla bir kurbanlık zor alınabilir hale geldi. Artık değerlendirmesini size bırakıyorum.
Bu yılı nereden icap ettiyse “Emekli Yılı” icat ettiler, pardon ilan ettiler. Örneğin kitap yılında ne olur, herkes kitap okumaya teşvik edilir, kitaplarda kampanyalar yapılır, fiyatlarında indirim olur.
Emeklinin maaşları düşük, hali harap, açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalıyorlar/kalıyoruz. Emekliye rahat yaşayacağı olanakları sunmuyorsunuz, maaşlarını artırmıyorsunuz, sağlıkta, beslenmede, ulaşımda, yani yaşamında hiçbir iyileştirme yapmıyorsunuz. Öyleyse nereden çıktı bu “Emekliler Yılı”...
Açık açık ve herkesin anlayacağı şekilde tekrar soruyorum. Verdiğiniz bayram ikramiyesinin dört katıyla bir kurban alamayan, ayrıca bir umutla ve dört gözle beklediği maaşını üç-beş gün önce veremediğiniz emeklilere ne amaçla, ne yılı ilan ediyorsunuz?
Evet, ilk başta da yazdığım gibi bayram geçti. Kimisi için şen şakrak, kimisi için gezme-tatil, kimisi için de bir kurban kesememenin ezikliğiyle. Geçecek tabi, daha neleri geçecek ancak hani bir söz varya “KURT KIŞI GEÇİRİR AMA YEDİĞİ AYAZI ASLA UNUTMAZ!”...