Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

YAZ VE HAZİRAN

Çok da net olmamakla birlikte Uşak’ta ve yöremizde yaz başladı diyelim. Kim ne derse desin, mevsimleri nasıl adlandırırsa adlandırsın net bir şekilde UŞAK’ta yaz mevsimi 15 Haziran’dan sonra başlar. Havalar tam kıvamına gelir ve deyim yerindeyse sırtımız ısınmaya başlar. Meyveler sebzeler bollaşır, kirazlar erer, vişneler kızarmaya başlar. Uşakımızın en meşhur eğlencesi ise taze nohut çitlemektir. El arabalarına yüklenen taze nohutlar başta çocuklar olmak üzere mevsiminde en çok tüketilen çerez türü olur. Günümüzde mevsimler yer değiştirse de, ne kadar birbirine karışmış olsa da sebze ve meyvelerin zamanında olgunlaşıp tüketilebilir hale gelenlerini yemek çok önemlidir. Zamanında olmayan sebze ve meyveleri turfanda yemek insana ziyadesiyle yarar getirmiyor. Oysa tam zamanında tüketime hazır hale gelmiş bir domatesi dişlediğinizde beyninizin en küçük odacıklarına kadar lezzeti hissediyorsunuz. Pazardan aldığınız sebze ve meyvelerde de aynı duyguyu yaşamak istiyorsunuz. Bazı kentlerde açılmış olan ORGANİK pazarlardaki sebze ve meyveler sabahın erken saatlerinde tüketilmektedir. Parası pahalı olsa da, tüketiciler ya da canını çok sevenler bu pazarlara müptela olmuşlar. İlimiz ve ilçemizde genelde organik tarım yapılmakta olup üretici aşırı hormonla bitki yetiştirme konusunda fazlaca istekli değildir. Özellikle bölgemizde yetiştirilen sebze ve meyvelerin fideleri başka illerden buraya getirildiğinden onların genetiği ile oynanıp oynanmadığı meçhuldür. İsrail’in, Japonların çekirdeksiz karpuz ürettiği bilinmektedir. Oysa bizler çekirdekleri zabıt düğmesi gibi iri ve kara olan karpuzlara alışığız. Çekirdeksiz karpuz bizi bozar. Biz karpuzu sularını yere akıta akıta yedikten sonra çekirdeklerin başına geçip saatlerce dedikodu etmekten usanmamış bir toplumuz. Kavun da ise içindeki yüzlere çekirdek arasındaki efeyi görmeden neredeyse yemeyiz bile.. Banaz’ın domatesi yabancı pazarlara kadar girebilen ürünlerimiz arasındadır. Sivaslı’nın çileği, üçburun acı biberi, Ulubey’in nohutu, Eşme’nin karpuzu Karahallı’nın düğleği unutulmazlar arasındadır. Yıllar önce ilçemiz elma üretiminde söz sahibi iken ve dışarıya satış yapmakta iken şimdilerde o potansiyeli kaybetmiş durumdadır.. Hatıplar’ın biberi Banaz’a fazlasıyla yeter durumdaydı. Şimdi seralar domates ile dolu ve ihraç edilebilmekteydi. Ancak RUS pazarlarının siyasal nedenlerle kapanmasından sonra iç pazara yönelen üretici arzuladığı çıtalara erişememiştir. Yani KRİZ herkesi vurduğu gibi BANAZ’ımıza da oldukça sıkıntı vermiş durumdadır. Meyve sebzeden bu kadar söz etmişken birkaç cümle de OBEZİTE’den söz etmek gerekir. Bana göre çağın vebasıdır. Dünyada ve ülkemizde sınırları aşan bir obezlik durum vardır. Biz makarnayı ekmeksiz, pilavı ekmeksiz yemeyen bir toplumuz. Pazar ekmeğinin arasına yarım kilo helvayı sarıp yemekten son derece mutlu olan bir toplumuz. Daha ilerisi geçmiş yıllarda pazar ekmeğini köy ekmeğine katık yapan insanlar idik. Ve bunlar sayesinde OBEZ olduk çıktık. Şimdi hem biz hem bütün dünya obezite ile savaş halinde. Ve fast food beslenme sayesinde dünyada bir milyarın üstünde kilolu insan olup bunlardan 300 milyonu obezdir. Obezite bir çok çevresel nörolojik etkenlere bağlı olarak gelişen bir çok kronik hastalığa neden olan önemli bir sağlık problemidir. En önemlisi de fiziksel aktivitede azalma ve sağlıksız beslenmedir. Aile öyküsü önemli risk faktörlerindendir. Günümüzde tüm dünyada hipertansiyon, obezite ve diyabet sıklığı hızla artmaktadır. Tip 2 diyabet açısından fazla kilo ve obezite çok önemli olup tek başına risk faktörüdür. Obezite sağlığı bozacak düzeydeki yağ birikimidir. Vücuttaki yağ oranı erkekte % 12-20, kadında % 20-30 olmalıdır. Obezite değerlendirmesinde bel-kalça oranı da çok önemlidir. Kadınlarda % 80, erkeklerde % 95 oranında olmalıdır. Fiziksel aktivitelerin azalması da obezliğe tesir eden bir durumdur. Kötü ve yetersiz beslenme de obezliğe davetiye çıkarır. Alkol ve sigara alımı da kilo alma konusunda önemli etkenlerden biridir. Bu kadar önemli olan OBEZLİK için ve kaliteli bir yaşam sürmek adına iyi beslenme, yeterli ve dengeli beslenme, kötü alışkanlıklardan kurtulma, hareketli ve egzersiz yapılabilen bir yaşam tercih etmek önemlidir. Erken alınacak önlemler ve yaşam biçimini değiştirerek kaliteyi artırabilirsiniz. Şöyle kısadan haziran ayının güzelliklerinden söz ederken bakın taaa nerelere geldik. Amacımız her birey olarak güzel bir yaşamdır. İnsanca bir yaşam da çok önemlidir. Biz de bunu gerçekleştirmek adına davranışlarımızı ve alışkanlıklarımızı mutlaka gözden geçirmeliyiz. Ve haziran ayında BABALAR gününü de kutlayacağız. Her ne kadar cennet anaların ayağının altında desekte bunda babalarında önemli bir rolü vardır. Onların da gönlünü hoş tutmak adına elimizden geleni yapabilmeliyiz. Sunacağımız bir demet çiçek ya da yanaklarına konduracağımız bir öpücükle onları mutlu etme yolunu seçmeliyiz. Özellikle de babalarını huzur evlerine mecbur etmişlerin bunu biraz daha düşünmelerinde yarar olacağını umuyorum. Eyyy İnsanlar... TERÖRDEN hala çekiyoruz. Esasen neden çektiğimizi bile pek anlayan yok. Artık sürekli kınamaktan bile gına geldi. Durun, durdurun bu baş belasını da tarihin sayfalarına gömelim. Görüşülecekse görüşülsün ve dövüşülecekse dövüşelim.. Her gün ölmektense bir kez ölelim, kurtulalım bu illetten. Bela okumayı hiç sevmem ama artık ona da başvuruyorum.. Öndekilerin…. arkadakilerin Allah ……………. versin..
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2024 - Cuma

YAZ VE HAZİRAN

Çok da net olmamakla birlikte Uşak’ta ve yöremizde yaz başladı diyelim. Kim ne derse desin, mevsimleri nasıl adlandırırsa adlandırsın net bir şekilde UŞAK’ta yaz mevsimi 15 Haziran’dan sonra başlar. Havalar tam kıvamına gelir ve deyim yerindeyse sırtımız ısınmaya başlar. Meyveler sebzeler bollaşır, kirazlar erer, vişneler kızarmaya başlar. Uşakımızın en meşhur eğlencesi ise taze nohut çitlemektir. El arabalarına yüklenen taze nohutlar başta çocuklar olmak üzere mevsiminde en çok tüketilen çerez türü olur.
Günümüzde mevsimler yer değiştirse de, ne kadar birbirine karışmış olsa da sebze ve meyvelerin zamanında olgunlaşıp tüketilebilir hale gelenlerini yemek çok önemlidir. Zamanında olmayan sebze ve meyveleri turfanda yemek insana ziyadesiyle yarar getirmiyor. Oysa tam zamanında tüketime hazır hale gelmiş bir domatesi dişlediğinizde beyninizin en küçük odacıklarına kadar lezzeti hissediyorsunuz.
Pazardan aldığınız sebze ve meyvelerde de aynı duyguyu yaşamak istiyorsunuz. Bazı kentlerde açılmış olan ORGANİK pazarlardaki sebze ve meyveler sabahın erken saatlerinde tüketilmektedir. Parası pahalı olsa da, tüketiciler ya da canını çok sevenler bu pazarlara müptela olmuşlar. İlimiz ve ilçemizde genelde organik tarım yapılmakta olup üretici aşırı hormonla bitki yetiştirme konusunda fazlaca istekli değildir.
Özellikle bölgemizde yetiştirilen sebze ve meyvelerin fideleri başka illerden buraya getirildiğinden onların genetiği ile oynanıp oynanmadığı meçhuldür. İsrail’in, Japonların çekirdeksiz karpuz ürettiği bilinmektedir. Oysa bizler çekirdekleri zabıt düğmesi gibi iri ve kara olan karpuzlara alışığız. Çekirdeksiz karpuz bizi bozar. Biz karpuzu sularını yere akıta akıta yedikten sonra çekirdeklerin başına geçip saatlerce dedikodu etmekten usanmamış bir toplumuz. Kavun da ise içindeki yüzlere çekirdek arasındaki efeyi görmeden neredeyse yemeyiz bile..
Banaz’ın domatesi yabancı pazarlara kadar girebilen ürünlerimiz arasındadır. Sivaslı’nın çileği, üçburun acı biberi, Ulubey’in nohutu, Eşme’nin karpuzu Karahallı’nın düğleği unutulmazlar arasındadır. Yıllar önce ilçemiz elma üretiminde söz sahibi iken ve dışarıya satış yapmakta iken şimdilerde o potansiyeli kaybetmiş durumdadır.. Hatıplar’ın biberi Banaz’a fazlasıyla yeter durumdaydı. Şimdi seralar domates ile dolu ve ihraç edilebilmekteydi. Ancak RUS pazarlarının siyasal nedenlerle kapanmasından sonra iç pazara yönelen üretici arzuladığı çıtalara erişememiştir. Yani KRİZ herkesi vurduğu gibi BANAZ’ımıza da oldukça sıkıntı vermiş durumdadır.
Meyve sebzeden bu kadar söz etmişken birkaç cümle de OBEZİTE’den söz etmek gerekir. Bana göre çağın vebasıdır. Dünyada ve ülkemizde sınırları aşan bir obezlik durum vardır. Biz makarnayı ekmeksiz, pilavı ekmeksiz yemeyen bir toplumuz. Pazar ekmeğinin arasına yarım kilo helvayı sarıp yemekten son derece mutlu olan bir toplumuz. Daha ilerisi geçmiş yıllarda pazar ekmeğini köy ekmeğine katık yapan insanlar idik. Ve bunlar sayesinde OBEZ olduk çıktık. Şimdi hem biz hem bütün dünya obezite ile savaş halinde.
Ve fast food beslenme sayesinde dünyada bir milyarın üstünde kilolu insan olup bunlardan 300 milyonu obezdir. Obezite bir çok çevresel nörolojik etkenlere bağlı olarak gelişen bir çok kronik hastalığa neden olan önemli bir sağlık problemidir. En önemlisi de fiziksel aktivitede azalma ve sağlıksız beslenmedir. Aile öyküsü önemli risk faktörlerindendir. Günümüzde tüm dünyada hipertansiyon, obezite ve diyabet sıklığı hızla artmaktadır. Tip 2 diyabet açısından fazla kilo ve obezite çok önemli olup tek başına risk faktörüdür.
Obezite sağlığı bozacak düzeydeki yağ birikimidir. Vücuttaki yağ oranı erkekte % 12-20, kadında % 20-30 olmalıdır. Obezite değerlendirmesinde bel-kalça oranı da çok önemlidir. Kadınlarda % 80, erkeklerde % 95 oranında olmalıdır. Fiziksel aktivitelerin azalması da obezliğe tesir eden bir durumdur. Kötü ve yetersiz beslenme de obezliğe davetiye çıkarır. Alkol ve sigara alımı da kilo alma konusunda önemli etkenlerden biridir.
Bu kadar önemli olan OBEZLİK için ve kaliteli bir yaşam sürmek adına iyi beslenme, yeterli ve dengeli beslenme, kötü alışkanlıklardan kurtulma, hareketli ve egzersiz yapılabilen bir yaşam tercih etmek önemlidir. Erken alınacak önlemler ve yaşam biçimini değiştirerek kaliteyi artırabilirsiniz.
Şöyle kısadan haziran ayının güzelliklerinden söz ederken bakın taaa nerelere geldik. Amacımız her birey olarak güzel bir yaşamdır. İnsanca bir yaşam da çok önemlidir. Biz de bunu gerçekleştirmek adına davranışlarımızı ve alışkanlıklarımızı mutlaka gözden geçirmeliyiz. Ve haziran ayında BABALAR gününü de kutlayacağız. Her ne kadar cennet anaların ayağının altında desekte bunda babalarında önemli bir rolü vardır. Onların da gönlünü hoş tutmak adına elimizden geleni yapabilmeliyiz. Sunacağımız bir demet çiçek ya da yanaklarına konduracağımız bir öpücükle onları mutlu etme yolunu seçmeliyiz. Özellikle de babalarını huzur evlerine mecbur etmişlerin bunu biraz daha düşünmelerinde yarar olacağını umuyorum.
Eyyy İnsanlar... TERÖRDEN hala çekiyoruz. Esasen neden çektiğimizi bile pek anlayan yok. Artık sürekli kınamaktan bile gına geldi. Durun, durdurun bu baş belasını da tarihin sayfalarına gömelim. Görüşülecekse görüşülsün ve dövüşülecekse dövüşelim.. Her gün ölmektense bir kez ölelim, kurtulalım bu illetten. Bela okumayı hiç sevmem ama artık ona da başvuruyorum..
Öndekilerin…. arkadakilerin Allah ……………. versin..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.