Hayırlısıyla yerel seçimleri atlattık. Ülkemiz artık yeni bir güne başlayacak. Partiler bu güne kadar eteklerinde ne varsa döktüler. Ve sandığa giren oylar ülkenin yeni yüzü olarak gün yüzüne çıktı. Seçilenlere yeni görevlerinde başarılar dilerim. Ancak her zaman siyasette TENCERE’nin çok önemli olduğunun bilinmesi belleklere kazınmalıdır derim. Yazımın başlığı 2 Nisan. Bu başlığı özellikle seçtim. Zira ülkemizin en güzide kulüplerinden FENERBAHÇE’nin Başkanı Sayın Ali KOÇ kulübün yaşadığı sorunlar nedeniyle genel kurulunu bu tarihte olağanüstü kongreye davet etti. O günden beri irisi ufağı, büyüğü küçüğü bu duruma yorum yapmakla meşgul. Herkes bunu son yılların en büyük olayı olarak nitelendirmekte ve acabalarla günleri geçirmektedirler. Çekilirler mi çekilemezler mi. İşte ben de bu soruya cevap aramak için kafa yormaktaydım. Ülkemizin sporda lokomotifi üç büyük kulüp 100 yılı aşan tarihleriyle anıldı. Her zaman “ÜÇ BÜYÜKLER” diye bilinip gelmekteyken son yıllarda buna TRABZONSPOR da eklenip sözü dört büyükler olarak dillere yerleştirdi. Arada BURSASPOR ve BAŞAKŞEHİR kulüpleri de şampiyonluk yaşamalarına rağmen ne yazık ki bu ünvanı sırtlarına geçiremediler. Bu büyükler her yıl şampiyonluk mücadelesi yapmakta. Ve aralarında ilk dört sırayı paylaşıp ülkemizi uluslararası arenada temsil etmektedirler. Kazandıkları şampiyonluk ve üst düzey dereceler hepimizi onure etmektedir. Zamanla birbirini çekemeyen bu büyükler rakiplerinin tarafını tuttukları dönemler de olmuştur. Biz asla böyle bir olasılığa dahi izin vermeden ülkemizi yurt dışında temsil eden her hangi kulüp olursa olsun daima arkasında durduk ve desteğimizi esirgemedik. Hatta bir keresinde Galatasaray’ın Neuchatel Xamax takımıyla yaptığı ve farklı kazandığı maç sonrası Uşak caddelerinde on binleri aşan bir gurupla sevinç seli yaşamıştık. O günün G.S. Başkanı Ali Tanrıyar “Galatasaray’ı Sevmeyen Ölsün” diyerek bizleri taca atıvermişti. Geldik bu güne. Türkiye Futbol Federasyonu akla hayale gelmeyen hatalarla sezonu sürdürüyor. Yaptığı yanlışlar, hatalar ayyuka ulaşmış olmasına rağmen zerre kadar istifayı düşünmedi ve futbolumuza oldukça irtifa kaybettirdi. Geçen yıl Ankaragücü ile Beşiktaş maçı sonrası bir taraftarın futbolculara saldırısını önlemeye çalışan sporcuya ceza verdiler. O kişi de üzülerek ülkeyi terk etti. Herkes kızdı ama TFF kızmadı. Söylenenlere kulak asmadı. Bu yıl yine Ankaragücü maçında yine taraftar ve kulübün başkanı sahaya indi, hakemi sille tokat yere indirip tekmeledi. TTT güzel bir demeç verdi; “O başkan Fair Play ödülü alan birisidir” dedi. Sonrasında 100. yılda oynanması gereken süper kupa finalini Suudi Arabistan’da oynatacağım diye iki takımı da oraya götürdü ama maçı oynatmayı becermedi. Öncesinde bu maçın orada oynanmaması gerektiği tüm spor kamu oyunca benimsenmemiş olmasına rağmen inadı sürdürdü. Ve bu maçı yapılan baskılar sonucu URFA’da oynatmaya karar verdi. Ne çare ki tarih Fenerbahçe’nin Avrupa kupa maçından 3 gün sonraya konularak büyük bir handikap yaşattı. Yine Trabzonspor-Fenerbahçe maçına Ankaragücü başkanından tekme tokat yiyen hakem Halil Umut Meler’i tayin etti. Adam o şoku atlatamamışken yeni bir riske giriverdi. Ve ne oldu biliyorsunuz, maç sonu Trabzonlu taraftar ve teknik heyet sahaya atlayıp futbolculara saldırdılar. Kendilerini bu saldırıdan korumak isteyen sporcular da karşı hücuma geçmişti. TFF onları da ceza heyetine sevk etti. Daha cezalar çıkmadı ama ne çıkacağı aşağı yukarı bilinmekteydi. Bu ahval ve şartlar sonrası FENERBAHÇE başkanı Sayın Ali KOÇ genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırdı. İşte bu Tarih 2 Nisan... Spor kamuoyu o günden beri bu durumun nasıl sonlanacağını merak etmekteydi benim gibi. “Fenerbahçe ligden çekilir mi, çekilirse ne olur, maçlara PAF takımıyla mı çıkılsın, ya da ligden çekilip birinci lige düşelim ve seneye tekrar çıkar mıyız” söylemleri günlerdir konuşulup tartışılmaya devam etti. Yine geçmişte Fenerbahçe otobüsünün Trabzon maçından dönüşte kurşunlanması ve faillerinin ortaya çıkarılamamış olması böyle karar alınmasına etken oldu. Bir zamanlar BEŞİKTAŞ kulübü de maruz kaldığı birkaç üst üste haksızlıktan sonra maçlara önce çıkmayacağını, sonra PAF takımıyla çıkacağını bildirmesine rağmen böyle bir karar alamamıştı. Bakalım bugün toplanacak genel kurul nasıl bir sonuca varacak. Alacakları her kararın TÜRK FUTBOLUNU direkt etkileyeceği kesin. Ve sonrasında doğacak her türlü RİSK’in kimler tarafından nasıl karşılanabileceği de sanırım önemli bir nokta. Umarım herkesin aklına yatacak bir karar oluşur ve futbolumuz bundan zarar görmez. Başta dediğim gibi futbolumuzun lokomotiflerinden herhangi birisi olmazsa işin tadı kaçar. Hayırlısı ile bu gün de zararsız aşılır diye düşünüyorum. Yerel seçimleri tamamladık, sonuçlar kesinleştikten sonra üzüntü ve sevinçlerimi sizlerle paylaşmak isterim. Güzellikler kalın.