Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BİR KÖYLÜ KIZIN HİKAYESİ

Haftalardır siyaset, ekonomi, doğal afetler falan filan yazmaktan sanırım sizleri fazla yorduk gibi geldi.. Onun için içimde bir sızı gibi duran bir köylü kızın hikayesini bu hafta sizlere aktarmak istedim. Baştan söyleyeyim bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Olaylar, kişiler ve kahramanlar gerçek değildir.. Hiç kimseyle ya da kurumla alakası yoktur. Diyeyim de sonra başımıza iş almayalım derim. Orta Anadolu’nun bir ilinin bilinen bir ilçesinin kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ köyünde öğretmenim. Yaklaşık 200 hane bu köyde üç öğretmen çalışmaktayız. Bizler her yıl eğitim-öğretim başlamadan köyde bir tarama yapar, ilkokula başlayacak öğrencilerin tespitini yaparız. Şimdiki gibi adrese dayalı ya da interland alanı gibi oluşumlar yok iken. Ve eylülün ilk haftasında okulları açar sınıflarımızın paylaşımını yapar derslere başlarız. Ben o yıl beşinci sınıfları okutmaktayım. İlk yarı yıl tatili sonrasında öğrencilerime “nüfus cüzdanlarını” getirmelerini tembih ederim. Zira ilk kayıtta isteriz ama köy yerlerinde kayıtlar anında yapılmadığı için bir çok çocuğun cüzdanı yoktur. Ki babalara da birkaç kez tembihten sonra cüzdanlar şehre gidilerek çıkartılır. Neyse öğrencilerimin çoğu cüzdanları getirdi. Bir iki çocuk kaldı. Onlara da her akşam defalarca tembihliyorum. Kimi “daha çıkmadı” kimi “evde bulamadım” diyerek zamanı nisan ayına getirdik. Baktım ki bir kişi kalmış. Kızımız KADER.. Öğretmen odasına çağırdım. “KADER kızım, sen hala cüzdanını getirmemişsin. Bak yakında okullar kapanacak ve biz sizlere diploma tanzim edeceğiz. Eğer cüzdan olmaz ise diplomanı alamazsın. Nedir durum”, dedim. O da uzun süre sustu. Ve bana olumlu bir cevap veremedi.. “Babana söyle okula gelsin konuşayım” dedim.. “Öğretmenim benim babam yok” dedi.. “Annen!”.. dedim, sustu… “O da yok” dedi.. “Peki sana kim bakıyor” dedi, “Ebemle dedem”… “O halde dedene söyle gelsin konuşalım” dedim.. Ertesi gün dedesi geldi. Hoş geldin beş gittin derken, dedenin ağlamaklı sözleriyle başladı konuşmamız. “Hocam bu çocuk benim torunumdur. Kızımdan.. Kızımı zaman zaman dışa işe göndermekteydik. Orada biriyle tanışıp işi pişirmişler. Sonra buraya geldiler. Kızım doğum yaptı ve KADER dünyaya geldi. Bahar ayları gelince tekrar çalışmaya gittiler. Kızımın nüfusa kaydı yoktu. O yüzden nikah kıyamamıştık. Bu işleri de fazlaca bilemediğimizden, cahillik işte işin üzerine varmadık. Derken kızım orada vefat ediyor. Nasıl olduğunu bilemiyorum ama oraya da defnediyorlar. Sonra damat olacak kişi bir ara geldi ve ben tekrar çalışmaya gidiyorum diyerek aldı başını gitti. Ve bir daha ne gördük ne duyduk. Uzun zaman sonra aradık ama onunda öldüğünü söylediler ve bizler de ümidimizi kesip bu toruna sahip çıkarak onu büyüttük. Bir kaç kere şehre inince nüfusa gittim. Anasını, babasını sordular yok dedim. O zaman mahkemeye gidip kayıt yaptırmak için karar alacaksın dediler. Ben de cahilliğimden üzerine olmamıştım.. Geldik bu güne.. Şimdi ben ne yapayım. Elde avuçta bir şey yok. Mahkemenin yolunu bilmem”. Dinledikçe gözlerim doldu. Dedenin gözleri de bana takılı kaldı ve.. Öylece bakıştık bir süre.. Tamam dedim. Bir çare arayalım. Bu çocuğa mutlaka kimlik çıkarmalıyız. Bak anasının yokmuş bunun da yoksa sonları hiç iyi olmaz dedim. Dede tabi tabi dedi. Sen bize mihmandar oluver hocam. Elini ayağını öpeyim. Bu sabiyi kurtaralım.. Şehre inince işi bilenlere danıştım. Mahkeme bu işin çözüm yeri dediler. Ben de tanıdığım bir hakime durumu enine boyuna anlattım. “O zaman bize müracaat etsin araştırıp inceleyip kızımızın kaydını yaptıralım” dediler. Dava açtırdım dedesine. Ve kızımız hakim karşısına çıkıp gerekli incelemeler ve muayeneler yaptırıldı. Sonunda KADER kızımızın da nüfusa kaydı yapıldı .Artık onun da nüfus cüzdanı oldu. Oldu ama tabiidir ki o yıl içinde diploma düzenlemek mümkün olmadı. Sonraki yıl ona bir diploma verebildik. Bu hikayeler yurdumuzun bir çok yöresinde zamanla karşılaşabileceğimiz hikayelerden sadece biri. Dedim ya bu anlattıklarımın gerçekle bir alakası olmadığı gibi kişiler ve isimler tamamen hayalidir. Ama sizler nasıl değerlendirirseniz değerlendirebilirsiniz. Yaşar ne yaşar ne yaşamaz hikayesine çok benzemese de bunlar yaşanıyor. O yıldan sonra bir daha KADER’i göremedim. Tanıyanlara sordum. Evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmış. Dört evladı olmuş dediler. Umarım onların kaydını doğar doğmaz yaptırmıştır KADER. Onların kaderi kendisine benzemesin diye. Hayat güzeldir, hepimizin kaderi güzel yaşamları mutlu olsun..
Ekleme Tarihi: 30 Ocak 2024 - Salı

BİR KÖYLÜ KIZIN HİKAYESİ

Haftalardır siyaset, ekonomi, doğal afetler falan filan yazmaktan sanırım sizleri fazla yorduk gibi geldi.. Onun için içimde bir sızı gibi duran bir köylü kızın hikayesini bu hafta sizlere aktarmak istedim. Baştan söyleyeyim bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Olaylar, kişiler ve kahramanlar gerçek değildir.. Hiç kimseyle ya da kurumla alakası yoktur. Diyeyim de sonra başımıza iş almayalım derim.
Orta Anadolu’nun bir ilinin bilinen bir ilçesinin kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ köyünde öğretmenim. Yaklaşık 200 hane bu köyde üç öğretmen çalışmaktayız. Bizler her yıl eğitim-öğretim başlamadan köyde bir tarama yapar, ilkokula başlayacak öğrencilerin tespitini yaparız. Şimdiki gibi adrese dayalı ya da interland alanı gibi oluşumlar yok iken. Ve eylülün ilk haftasında okulları açar sınıflarımızın paylaşımını yapar derslere başlarız. Ben o yıl beşinci sınıfları okutmaktayım. İlk yarı yıl tatili sonrasında öğrencilerime “nüfus cüzdanlarını” getirmelerini tembih ederim.
Zira ilk kayıtta isteriz ama köy yerlerinde kayıtlar anında yapılmadığı için bir çok çocuğun cüzdanı yoktur. Ki babalara da birkaç kez tembihten sonra cüzdanlar şehre gidilerek çıkartılır.
Neyse öğrencilerimin çoğu cüzdanları getirdi. Bir iki çocuk kaldı. Onlara da her akşam defalarca tembihliyorum. Kimi “daha çıkmadı” kimi “evde bulamadım” diyerek zamanı nisan ayına getirdik.
Baktım ki bir kişi kalmış. Kızımız KADER.. Öğretmen odasına çağırdım. “KADER kızım, sen hala cüzdanını getirmemişsin. Bak yakında okullar kapanacak ve biz sizlere diploma tanzim edeceğiz. Eğer cüzdan olmaz ise diplomanı alamazsın. Nedir durum”, dedim. O da uzun süre sustu. Ve bana olumlu bir cevap veremedi.. “Babana söyle okula gelsin konuşayım” dedim.. “Öğretmenim benim babam yok” dedi.. “Annen!”.. dedim, sustu… “O da yok” dedi.. “Peki sana kim bakıyor” dedi, “Ebemle dedem”… “O halde dedene söyle gelsin konuşalım” dedim..
Ertesi gün dedesi geldi. Hoş geldin beş gittin derken, dedenin ağlamaklı sözleriyle başladı konuşmamız. “Hocam bu çocuk benim torunumdur. Kızımdan.. Kızımı zaman zaman dışa işe göndermekteydik. Orada biriyle tanışıp işi pişirmişler. Sonra buraya geldiler. Kızım doğum yaptı ve KADER dünyaya geldi. Bahar ayları gelince tekrar çalışmaya gittiler. Kızımın nüfusa kaydı yoktu. O yüzden nikah kıyamamıştık. Bu işleri de fazlaca bilemediğimizden, cahillik işte işin üzerine varmadık. Derken kızım orada vefat ediyor. Nasıl olduğunu bilemiyorum ama oraya da defnediyorlar. Sonra damat olacak kişi bir ara geldi ve ben tekrar çalışmaya gidiyorum diyerek aldı başını gitti. Ve bir daha ne gördük ne duyduk. Uzun zaman sonra aradık ama onunda öldüğünü söylediler ve bizler de ümidimizi kesip bu toruna sahip çıkarak onu büyüttük. Bir kaç kere şehre inince nüfusa gittim. Anasını, babasını sordular yok dedim. O zaman mahkemeye gidip kayıt yaptırmak için karar alacaksın dediler. Ben de cahilliğimden üzerine olmamıştım.. Geldik bu güne.. Şimdi ben ne yapayım. Elde avuçta bir şey yok. Mahkemenin yolunu bilmem”.
Dinledikçe gözlerim doldu. Dedenin gözleri de bana takılı kaldı ve.. Öylece bakıştık bir süre.. Tamam dedim. Bir çare arayalım. Bu çocuğa mutlaka kimlik çıkarmalıyız. Bak anasının yokmuş bunun da yoksa sonları hiç iyi olmaz dedim. Dede tabi tabi dedi. Sen bize mihmandar oluver hocam. Elini ayağını öpeyim. Bu sabiyi kurtaralım..
Şehre inince işi bilenlere danıştım. Mahkeme bu işin çözüm yeri dediler. Ben de tanıdığım bir hakime durumu enine boyuna anlattım. “O zaman bize müracaat etsin araştırıp inceleyip kızımızın kaydını yaptıralım” dediler. Dava açtırdım dedesine. Ve kızımız hakim karşısına çıkıp gerekli incelemeler ve muayeneler yaptırıldı. Sonunda KADER kızımızın da nüfusa kaydı yapıldı .Artık onun da nüfus cüzdanı oldu. Oldu ama tabiidir ki o yıl içinde diploma düzenlemek mümkün olmadı. Sonraki yıl ona bir diploma verebildik.
Bu hikayeler yurdumuzun bir çok yöresinde zamanla karşılaşabileceğimiz hikayelerden sadece biri. Dedim ya bu anlattıklarımın gerçekle bir alakası olmadığı gibi kişiler ve isimler tamamen hayalidir. Ama sizler nasıl değerlendirirseniz değerlendirebilirsiniz.
Yaşar ne yaşar ne yaşamaz hikayesine çok benzemese de bunlar yaşanıyor. O yıldan sonra bir daha KADER’i göremedim. Tanıyanlara sordum. Evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmış. Dört evladı olmuş dediler. Umarım onların kaydını doğar doğmaz yaptırmıştır KADER. Onların kaderi kendisine benzemesin diye.
Hayat güzeldir, hepimizin kaderi güzel yaşamları mutlu olsun..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şaban KURULTAY
(30.01.2024 13:23 - #453)
Çok güzel açıklamışsın. Allah senin gibi iyi birisiyle karşılaştırma yoksa sonları ne olurdu bilmiyorum. Allah razı olsun senden.
A.erkin Öğretmenlik böyle bir şeydir.inanıyorum her öğretmen yapar
A.erkin Öğretmenlik böyle bir şeydir.inanıyorum her öğretmen yapar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.