İnsanların moral bulduğu, dinlenmelerini sağladığı tatil; güzel, yerinde, zamanında ve dostlarla yapılınca daha da güzel olur. İmkan bulan herkesin her ne olursa olsun yılda 10-15 gün tatil yapması hem beyni hem vücudu dinlendiriyor. Elbette bu fırsatı sürekli yakalayanlar olduğu gibi yıllar yılı tatil yapamayan bir çok insanımız da mevcut. Ve de ülkemiz tatil yapma anlamında dünyada eşine az rastlanır güzelliklere ve tabiata sahip. Ne tür tatil yapmak isterseniz hepsine olanak tanınıyor. Deniz mi, dağ mı, ılıca mı?.. Arzunuza göre seçme şansınız var. Paranıza göre yapma imkanınız var.
Tatil denilince ülkemizde insanın aklına gelen ilk deniz olmaktadır ve de üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde bunu yapmak fevkalade kolaydır. Bulunduğumuz ile göre 3 ya da 5 saatte istenilen denize ulaşabilmekteyiz. Çevremde bildiğim tanıdığım arkadaşların dostların önemli bir bölümünün deniz kenarlarında yazlıkları var.
Bilerek söylüyorum her tatil yöresinde genellikle Uşaklılara ait siteler mevcut. Yani biz Uşaklılar olarak tatil yapmayı sevenlerdeniz.
Sizin de fark ettiğiniz gibi son günlerde televizyonlarda erken rezervasyon yaptıranların uğradıkları olumsuz durumlar sergilenmektedir. İki üç yıldır azalan yabancı turist sayısını revize edebilmek için yerli turistlere düşük fiyatlı tatil öneren turizm şirketleri ya otel değiştirmekte veya oteli başkalarına satıp önceden gelenlere yer yok demektedirler.
Tanıdığım çevremdeki dostlardan birisi taa kasım ayında şirin bir beldeden yer ayırttı. Sonrasında da taksit taksit ödemeyi yaptı. Geçen hafta gelen telefonla şaşkına döndü. Telefonda “Erken rezervasyon yaptırmışsınız, ne yazık ki otel sahibi iflas etti ve kayyum atandı. Şimdilik size hizmet veremeyeceğiz” demişler. Hatta alternatif sunmuşlar. “İsterseniz sizi başka yerde misafir edebiliriz veya paranızı iade edebiliriz” demişler. Arkadaşlar aylardır tatil yapmayı hedeflediklerinden mecburen başka yeri kabul etmişler ve de şu anda orada konaklamaktalar. Ya tersi olsaydı. Ki dedim ya bazı yörelerde tatile gidenler muhatap bile bulamamaktalar. Arkadaşlarım şanslıymış.
Toplumda düzgün insanların varlığı kadar bozuklar da olabiliyor. Erken rezervasyon çok güzel ancak getirdiği riskler de var. Artık ne diyelim şansınıza, bahtınıza.
Gelelim otellerdeki “herşey dahil” konseptine. Reklamlarında bu slogan kullanılıyor. Her şey dahil.. Yani sabahtan akşama ne yersen ne içersen hepsi için tek ücret ödüyorsun. Bazı otellerde ekstralar ücrete tabi oluyor. İşte o zaman fatura oldukça kabarıyor. İçki dahil olan yerlerde adamlar hesap etmişler. Bir ailenin ne kadar içebilir olduğunu, diyelim ki 3 kişi tatil yapıyorsunuz; baba içerse eşi içmez ve de çocuk içmez. 3'e bir. Ya da içenler fazla yemek yiyemez diye değerlendiriyorlar. Birde otel içinde spa varsa işlem tamamdır. 2 kese bir masaj derken sizden otel konaklamasından alamadıkları ücretleri fazlasıyla tahsil ediyorlar. Fiyatlar o kadar afaki ama yılda bir kez gittiğinizin farkındalar. Özellikle bayanlar buralardan yararlanmadan dönmüyorlar. Sade yemekli olan otellerde ise yemek haricindeki hizmetler oldukça pahalı. Siz de olsanız “bakalım şurada kalacağımız ne kadar ki” deyip paraya kıyıyorsunuz, işte bu…
Herşey dahil konseptinin yeni başladığı yıllarda üç arkadaş Antalya yöresine tatile gidiyorlar. Sabahtan akşama uygun bir otel bulamıyorlar. Bulsalar da pahalı. Çaresiz bir otelin kapısına dayanıyorlar.. Otelde her şey dahil.. Verdikleri paraya göre fevkalade. Bizim arkadaşlar açık büfeden zamanlı zamansız yararlanıyorlar. Cennete düştük diyorlar. Ye bakalım, iç bakalım. Otel yabancı turistlerle dolu. 24 saat her şeyden yararlanıyorlar. Ama otel sahibi durumun fark edip gençleri odasına çağırıyor.. “Gençler güzel insanlarsınız ama sizi buradan ayırmak zorundayım. Verdiğiniz şu ücretleri alın ve buradan uzaklaşın diyor.. Şaşıran gençler.. “efendim bizim suçumuz ne?”.. Otelci “Sizin suçunuz yok, suç bizde sizi buraya aldık. 24 saattir bakıyorum Allah ne verdiyse götürüyorsunuz. Burası yabancılarla dolu. Onlar yeme içme konusunda titizler. Tabağına üç cips, iki zeytin alır bir de meyve suyu tamam.. Siz tabakları alabildiğine dolduruyorsunuz. Yediğinize bir şey demeyeceğim ama sizi görenler de alışkanlık haline getirirse vallahi biz batarız.. Siz alın şu paralarınızı bir günlük bizden yemiş içmiş olun.. Allah yolunuzu açık etsin” diyerek bizim gençleri postalıyor..
Uşaklıların kıyılarımızda tatil yerleri oldukça fazla. Ama bakıyorum yılda 11-15 gün tatil yapabilen de var mayıstan kasıma kalan da. Ama oraların bakımı korunması gelişmesi adına yılda ödedikleri bir miktar aidatlar da var. Elbette bunlar olanlar için fazla dikkat çekmese de cebinde anca tatil yapacak parası olanlar için fazla sayılır. Bazı yerlerde yılda 3-4 bin TL. ödeyenler var. Bu parayla istenilen yerde tatil yapılabilir yazlık olmasa da. Bu tercih ve maddi imkanların elverdiği bir durumdur.,
Ya tatil yapamayanlar.. Bu ülkenin önemli bir gerçeği de halkın önemli bir bölümünün dar gelirli olmasıdır. İşte onlar ne deniz kenarında ne dağlarda ne de ılıcalarda bu imkana sahip olamıyorlar. Ya evlerinde yatarak dinleniyor ya varsa evin çatsını bacasını onarıyor.. Ya da hiçbir şey.
Sonuç olarak tatil güzel ve imkanı olanlar bunu değerlendirsinler. Çalışanların tatil hakkıdır. Dinlenmek, vücudu yenilemek güzeldir. Güzel tatiller...