Osmanlı devleti ile ABD (Kuzey Hükümeti) arasında yapılan 7 Mayıs 1830 tarihli ahitnameye (ticaret anlaşması) göre, İstanbul'da oturan ABD maslahatgüzarı, İstanbul'dan yönetilmek üzere, Osmanlı ülkesinin başka yerlerinde konsolosluk açma yetkisini kazandı. Yeni açılan bu konsoloslukların asli görevi, Osmanlılarla ticaret yapan Amerikan tüccarlarının ticari menfaatlerini korumaktı. Bunlar bir eşit ticari ataşeliklerdi. Siyasi görevleri yoktu.
Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz liman kentlerinde ABD konsoloslukları açılmaya başlandı. Ege ve Doğu Akdeniz'de, Selanik, Sayda, Beyrut, Kandiya (Girit), İstanköy, İzmir, Çanakkale (Kala-yı Sultaniye), Midilli, İskenderiye, Kahire, Trablusşam, Lazkiye, Yafa, Kıbrıs (Limasol), İskenderun, Rodos, Sakız, Trablusgarp, Adana, Lazkiye, Resmo (Girit), Hanya (Girit), Port Said, Trablusgarp (Libya), Süveyş, Hayfa, Sühar (Mısır), Süyut (Mısır), Basra ve Hudeyde'de ABD konsoloslukları açıldı. Karadeniz'de Tulçı (Romanya sahilinde), Trabzon, Samsun ve Kalas'da (Romanya sahilinde) ABD konsolosluğu açıldı. ABD konsolosluklarının bazıları da denizden uzakta kara şehirlerinde açıldı. Bursa, Kudüs, Şam, Antep, Filibe, Erzurum, Harput, Halep ve Sofya'da açıldı. Antep ABD konsolosluğunun kuruluş tarihi, 1860'a kadar iner. Erzurum'daki 1898'de, Harput'taki 1901'de ve Ankara'daki 1902'de, Samsun'daki Kasım 1906'da, Mersin'deki Mayıs 1907'de açıldı. Sofya ABD Genel Konsolosluğu, 6 Ekim 1903'te açıldı. Tüm bu konsolosluklar, İstanbul'daki maslahatgüzar tarafından idare edilirdi. İstanbul'daki maslahatgüzarın görev alanı, zamanla Bağdat ve Basra'ya kadar uzandı.
Atamalar ve aziller, buradan yapılırdı. Osmanlı idaresi, ABD konsolos veya konsolos vekillerinin isimleri bilmek istedi. Zira onlara berat denilen resmi bir belgeyi vermek zorunda kaldı. Bu belge, onlara hem imtiyaz (vergi muafiyeti ve itibar) tanıyor hem de onları Osmanlı yerel idarecilerinin baskılarından koruyordu. Ankara, Erzurum, İzmir, Bursa, Antep, Adana, Samsun ve Mersin'deki konsoloslukları, siyasi işlere bakmaya, özellikle Ermeni ve Rumları himaye amacını gütmeye başladılar. Bu kentlerde Hristiyan misyoner okulları açıldı. Bu okulların bir kısmı, kız erkek karma eğitim verir iken, bir kısmı ruhban okuluydu. ABD, Orta Doğu'ya önce ticaret yoluyla girdi, sonra Osmanlı ülkesindeki Hristiyan Protestanları koruma gibi dini bir görev üstlendi.