Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

HADİ OKUYALIM

İnsanlar hayatlarında gördükleri, yaşamlarında kullandıkları her bir şeyi okuyarak öğrenirler. Bazı el becerileri, toplumsal davranışları anne babasından, öğretmeninden, ustasından öğrense de onun temelinde de okumak vardır. Okulda da her şey okumayla başlar. Okumayı öğrenirsin önce. Sonra okursun yazarsın, tekrar okursun. Okul bitip iş hayatına atıldığında önüne konan sözleşmeyi okuman gerekir. Askere giderken aldığın belgeyi, üniversiteye başladığında sana verilen kimlik kartını, evlenirken evlilik cüzdanını, bir bankadan kredi çekerken ya da kredi kartı alırken sözleşmelerini, hatta emekli olurken işten ayrılma dilekçeni okuyarak imzalarsın. Oku... Oku ki öğrenesin. Zaten dinimizin ilk emri “OKU!...” değil midir?.  İslam dini, öğrenme ve öğretmeye büyük önem verir. İşte bu nedenle ilim ve irfan dini olan İslam'ın ilk emri "Oku" dur. Bizler de hem kendimizi geliştirmek, hem hayatta karşımıza çıkabilecek durumlar için okumayı, öğrenmeyi hiç bırakmayız. Tabii ki bunları derken aslında okumayı, öğrenmeyi hiç BIRAKMAMALIYIZ demek istiyoruz. Zira toplumun geleceği için bütün fertlerin okuyup, öğrenmeleri ve ona göre ülkesinin geleceğini yönlendirmeleri gerekmektedir. Bu böyle olmazsa elbette biraz bilgisi olan insanların oyuncağı olursunuz. Lakin bu da her zaman böyle olmuyor sanki. Bakınız ülkemizi yöneten, bizlere öncülük yapan birisi, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız: “Eğitim seviyesi arttıkça AK Parti'nin hitap ettiği alanın daraldığını görüyoruz. Anketler de buralarda oylarımızın azaldığını söylüyor” gibi talihsiz bir açıklamayla tarihe geçmiştir. Yani, “okumayan, araştırmayan, irdelemeyen, sorgulamayan nesil lazım bize” gibi bir düşünceyi ifade etmiş sayın bakan!... Evet, bizler ülke olarak pek okumayı sevmeyen, okumanın; özellikle kitap, gazete okumanın angarya olduğunu düşünen bir milletiz. Bakınız bir bilgiye göre Türkiye “kitap okuma oranları söz konusu olunca ancak 18. sıralarda yer almaktadır. Türkiye'de çocuklar, okuma becerileri açısından 35 ülke arasında 28. sırada yer alıyor. Dünya birincisi olarak gösterilen Hindistan’da ortalama okuma süresi 10 saat 42 dakika iken bizim ülkemizde bu süre 5 saat 54 dakikada kalmaktadır. Yani bu rakamların ardından sizler okuyup okumadığımıza karar verirsiniz. Ancak gelelim konunun bizimle olan tarafına!... Elinizde bulundurduğunuz bu küçük gazete kayıtsız çıkan süreleri hariç tam 58 yıldan fazladır yayınlanıyor. Yani tabiri caizse 60-65 yıldır yaşam savaşı veriyor. Bazı durumlarda gazeteyi doldurmakta güçlük çekerken bazen de gerçekten kayda değer yazılardan oluşan haber ve bilgileri bir şekilde gazeteye sığdırmaya çalışıyoruz. Bir haberin binbir türlü eziyeti, zahmeti ve hatta riski var ama sizlere sıradan, boş haberler aktarmamak için uğraşımızın zorluğunu gerçekten bilen bilir. Ancak buna rağmen gazetemiz/gazeteler de okunmuyorsa işte o bizler için gerçek bir YIKIM SEBEBİDİR. Bakınız bu sayımızda 2 çok güzel köşe yazısı ve 5-6 tane de önem arzeden haber yer alıyor. Köşe yazılarımızdan birisi Banaz’ın geçmişten günümüze farklı ve değerli simalarını anlatırken, diğeri de yine Banaz’ın güzelliklerini, bir avuç insanın bu güzellikleri, dağları, doğayı tanıtmak ve yaşatmak için gösterdikleri çabaları anlatıyor. Keşke her birimiz onlar kadar gayretli olabilsek!... Gelin okuyalım. Bu dünyayı okuyarak, öğrenerek güzelleştirebiliriz. Yaşamı güzelleştirmek için de önce dünyamızı güzelleştirmeliyiz.
Ekleme Tarihi: 08 April 2025 - Tuesday

HADİ OKUYALIM

İnsanlar hayatlarında gördükleri, yaşamlarında kullandıkları her bir şeyi okuyarak öğrenirler. Bazı el becerileri, toplumsal davranışları anne babasından, öğretmeninden, ustasından öğrense de onun temelinde de okumak vardır.
Okulda da her şey okumayla başlar. Okumayı öğrenirsin önce. Sonra okursun yazarsın, tekrar okursun. Okul bitip iş hayatına atıldığında önüne konan sözleşmeyi okuman gerekir. Askere giderken aldığın belgeyi, üniversiteye başladığında sana verilen kimlik kartını, evlenirken evlilik cüzdanını, bir bankadan kredi çekerken ya da kredi kartı alırken sözleşmelerini, hatta emekli olurken işten ayrılma dilekçeni okuyarak imzalarsın. Oku... Oku ki öğrenesin.
Zaten dinimizin ilk emri “OKU!...” değil midir?.  İslam dini, öğrenme ve öğretmeye büyük önem verir. İşte bu nedenle ilim ve irfan dini olan İslam'ın ilk emri "Oku" dur. Bizler de hem kendimizi geliştirmek, hem hayatta karşımıza çıkabilecek durumlar için okumayı, öğrenmeyi hiç bırakmayız.
Tabii ki bunları derken aslında okumayı, öğrenmeyi hiç BIRAKMAMALIYIZ demek istiyoruz.
Zira toplumun geleceği için bütün fertlerin okuyup, öğrenmeleri ve ona göre ülkesinin geleceğini yönlendirmeleri gerekmektedir. Bu böyle olmazsa elbette biraz bilgisi olan insanların oyuncağı olursunuz. Lakin bu da her zaman böyle olmuyor sanki. Bakınız ülkemizi yöneten, bizlere öncülük yapan birisi, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız: “Eğitim seviyesi arttıkça AK Parti'nin hitap ettiği alanın daraldığını görüyoruz. Anketler de buralarda oylarımızın azaldığını söylüyor” gibi talihsiz bir açıklamayla tarihe geçmiştir. Yani, “okumayan, araştırmayan, irdelemeyen, sorgulamayan nesil lazım bize” gibi bir düşünceyi ifade etmiş sayın bakan!...
Evet, bizler ülke olarak pek okumayı sevmeyen, okumanın; özellikle kitap, gazete okumanın angarya olduğunu düşünen bir milletiz. Bakınız bir bilgiye göre Türkiye “kitap okuma oranları söz konusu olunca ancak 18. sıralarda yer almaktadır. Türkiye'de çocuklar, okuma becerileri açısından 35 ülke arasında 28. sırada yer alıyor. Dünya birincisi olarak gösterilen Hindistan’da ortalama okuma süresi 10 saat 42 dakika iken bizim ülkemizde bu süre 5 saat 54 dakikada kalmaktadır.
Yani bu rakamların ardından sizler okuyup okumadığımıza karar verirsiniz. Ancak gelelim konunun bizimle olan tarafına!...
Elinizde bulundurduğunuz bu küçük gazete kayıtsız çıkan süreleri hariç tam 58 yıldan fazladır yayınlanıyor. Yani tabiri caizse 60-65 yıldır yaşam savaşı veriyor. Bazı durumlarda gazeteyi doldurmakta güçlük çekerken bazen de gerçekten kayda değer yazılardan oluşan haber ve bilgileri bir şekilde gazeteye sığdırmaya çalışıyoruz. Bir haberin binbir türlü eziyeti, zahmeti ve hatta riski var ama sizlere sıradan, boş haberler aktarmamak için uğraşımızın zorluğunu gerçekten bilen bilir. Ancak buna rağmen gazetemiz/gazeteler de okunmuyorsa işte o bizler için gerçek bir YIKIM SEBEBİDİR.
Bakınız bu sayımızda 2 çok güzel köşe yazısı ve 5-6 tane de önem arzeden haber yer alıyor. Köşe yazılarımızdan birisi Banaz’ın geçmişten günümüze farklı ve değerli simalarını anlatırken, diğeri de yine Banaz’ın güzelliklerini, bir avuç insanın bu güzellikleri, dağları, doğayı tanıtmak ve yaşatmak için gösterdikleri çabaları anlatıyor. Keşke her birimiz onlar kadar gayretli olabilsek!...
Gelin okuyalım. Bu dünyayı okuyarak, öğrenerek güzelleştirebiliriz. Yaşamı güzelleştirmek için de önce dünyamızı güzelleştirmeliyiz.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Orhan
(08.04.2025 12:06 - #687)
Emeğinize sağlık, Allah yardımcınız olsun ,
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Orhan
(08.04.2025 12:06 - #688)
Emeğinize sağlık, Allah yardımcınız olsun ,
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.