Eski bir yılı, 2024'u geride bırakarak yeni yıla yüksek umutlarla girdik. Her ne kadar yüksek derecede umutlara sahip olmasak bile az umutları heveslerimize katık edip morallerimizi yükseltmekten başka çaremiz kalmadı!...
Mutlaka fark ettiğinizi düşünüyorum ki; geçen hafta yani 2025 yılının gelişiyle birlikte gazetemizi biraz renklendirdik. Uzun zamandan sonra ilk sayımızı renkli olarak sizlere sunmayı başardık.
Öncelikle bu konudaki özeleştirimizi sizlerle paylaşalım. Gazetemize bu kadar çok özen göstermemiz en yakınlarımız hatta gazete personelimiz başta olmak üzere çoğu kesimlerce gereksiz bulunarak eleştiriliyor. Aslında haksız da değiller. Ancak ben şahsen Uşak ilinin yerel gazetesinden birinin sahibi olarak ilimizdeki gazeteleri de maalesef biraz özensiz buluyorum. Bilhassa bazı diğer illerdeki özenle hazırlanmış ve itinayla basılmış yerel gazeteleri gördükçe imreniyorum. Koskoca Uşak'ta da neden olmuyor diye sorguluyorum. Bizler hadi küçücük bir ilçe gazetesiyiz diyoruz ama yine de bu eksikliğin de bir ortağı olduğumuzu düşünüyorum.
Peki bunun sebebini merak ediyor musunuz?
Uşak hem küçük bir il hem de yıllar yılı devletten en alt seviyede destek ve yatırım alan bir il. Dolayısıyla hükümetlerin yatırım ve hizmetleri de o oranda az olmaktadır. Haliyle kurumlarda az olan bu hizmet ve yatırımların resmi ilanları da o oranda az olmaktadır. Net olarak Uşak'taki resmi ilanların ve ilan gelirlerinin bir çok gelişmiş ilçeden daha az olduğu açık bir şekilde söylenebilir. Dolayısıyla az yatırım ve az gelir beraberinde daha az kalite getiriyor.
Bütün ülkemizdeki yerel gazeteler, özellikle ilçelerdeki gazeteler 2 yıl önce büyük bir sorumluluk ve yükün altına daha sokuldu. Zaten yaşam savaşı veren Anadolu Basını’nın ayakta kalma savaşı daha da zorlaştı. Zira yerel gazetelerdeki resmi ilanlar 10 punto büyüklükteki harflerle hazırlanırken bu kez de 11, 12 punto yayınlanan bütün haberlerin de 10 punto olarak yazılması kuralı getirildi. Sonrasında ise ilçelerde haftalık yayınlanan daha küçük ölçekli gazetelerin haftada 2 güne çıkarılması ve bunun yanında da 6 sayfa olan gazetelerin 8 sayfaya çıkarılması hem zaman hem de maliyet olarak ikiye katladı. Bunun işe yarayacak birşey olmadığını ve zaten sıkıntı yaşayan yerel gazetelerin çöküşünü hızlandıracağını ilgili kuruma her seferinde iletmemize rağmen son doğru yol alan yerel gazetelere bir çözüm getirilmedi. O tarihten itibaren de gazete çıkaran meslektaşlarımız gazetesinin başlığını dahi renkli basma hevesinden mahrum edildi, şevkleri kırdırıldı.
Bizler de bu isteksizlikle gazetemizi o tarihten beri siyah beyaz çıkarmaya devam ettik. Ancak bu sefer de haftada 2 gün özene bezene hazırladığımız gazetemiz çoğu yerde sanki bir broşür, el ilanı, basit bir bülten gibi görülmeye başladı. Durum o boyuta geldi ki bazı kurumlar bile 58 YILLIK BİR GAZETEYİ GÖRMEZDEN GELİP resmi olarak vermesi gereken ilanları dahi kesmeye, kısmaya, başka yerlere göndermeye çalışmışlardır. Yani uzun zamandır ve genellikle ortada görülmeyen HAK-HUKUK-ADALET bizim buralarda da esrarengiz şekilde kaybolmaya, görülmez olmaya başladı. İşte bu sebepledir ki gazetemizin başlığını da renkli olarak ciddi, prensipli bir gazete olduğunu göstermek ve "hakkımızı" daha ciddi savunmak adına böyle bir yola başvurmak zorunda kaldık. Artık top, bizi görmezden gelen, hakkımızı, alın terimizi hiçe sayan ilgili yerlerdedir. Ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını daha sıkı şekilde, daha yakından takip edeceğiz.
Bu ara bir iki kelime de kendini bilmeyen sorumluluktan ciddiyetten bihaber gazeteciyim diyen dangalaklara edelim. Gazetelere devletin bedavadan para verdiğini söyleyen zavallı şahıslar; algıdan, vergiden, çalışana ödenen maaşlardan, kdv'den, stopajdan, peşin vergiden, kağıttan, kalıptan, mürekkepten bihaber şekilde gazetenizi bir hafta çıkarıp bir ay, iki ay sallamakla gazeteci olunmuyor. O gazete de gazete olmuyor. Sen önce doğru düzgün, haberi, makalesi, etkinliği yerinde günü gününe çıkar şu gazeteni de masrafların altından nasıl kalktığını anlat bakalım. Kimse kimseye bedavadan para vermiyor. Sen aldığım beleş paraları bizimkilere karıştırma. Mesleğinin hakkını ver de adam diyelim...