Adamın biri akıl hastanesinin önünden geçmektedir. Demir parmaklıklar arkasında onlarca hasta küçük guruplar halinde oyun oynamaktadırlar. Merak eder ve izlemeye başlar. İlginç oyunlara şahit olur.. Bir hasta yanına yaklaşır ve göz göze gelirler. Adam hastaya sorar. “Ne güzel oynuyorsunuz.. Maşallah.. Siz içeride kaç kişisiniz” diye sorar.. Hasta hüzünlü gözlerle bakar.. “Amca bizim içerideki sayımız belli, ama siz dışarıda kaç kişisiniz” deyiverir. Adam sorduğuna soracağına pişman olup özür dileyerek oradan uzaklaşır. Ardına bile bakmadan.. Evet bizim içerideki sayımız belli.. 65'likler neredeyse 3 aydır içerdeyiz ve çatlamak, patlamak üzereyiz.
Sağlık bakanımız açıkladı, ülkemizde vefat edenlerin 80'i 65 yaş üzeri ve kayıpların yaş ortalaması 74 imiş.
Buradan çıkardığım sonuç içeride kalmanın fazlaca geçerli olmadığıdır. Elbette alınan önlemler yararlıdır. Ama biri yer biri bakar olunca gerçekten içimize sinmiyor. Hiç kimse bile bile lades demek istemez. Öyleyse hep birlikte önlemlere EVET demeli ve hep birlikte katkı sunmalıyız. Bizi evde tutup önlem alıyoruz derken, yaşantımız daha da kötüleşiyor. Diğer hastalıklar vücudumuzda bayram ediyor. Öncelikle, artık bizi BIRAKIN ya da her gün birkaç saat VOLTA iznimiz bari olsun, bıktık, usandık..
Şimdi her şey UZAKTAN idare ediliyor. Bu satırdan sonrasını Facebook’ta yayınlanan bir yazıdan aldım. Çok hoşuma gitti ve de sizlere aktarmak istedim.
“Atılacak ne çok saframız varmış meğer. Madem kocaman şirket işleri bir yemek masasına bir dizüstü bilgisayara sığabiliyormuş, neden dikmişiz koskoca plazaları.. Bir eşofman ve bir terlikle de geçebiliyormuş hayat. Gardroplara, giyinme odalarına ne gerek varmış.. İş toplantıları video konferansla, alış verişler sanal marketle, eğitim uzaktan yapılabiliyormuşta neden işe, okula, alışverişe yetişmek için onca trafik çilesi çekmişiz. Niye tonla egzoz dumanı yutmuşuz. Otomobilsiz de yaşanabilirken o kadar parayı neden kaldırımlara, garajlara yığmışız. Yakıta, vergiye onca masraf etmişiz. Trafik kazalarında savaşlardan daha çok kayıp vermişiz. Madem hayat bir göz odaya sığıyormuş da neden dünyayı talan etmişiz. Neden? “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibiymiş” de neden hırslarımızın emrinde birbirimizin boğazına çökmüşüz. Meğer sırtımızda atılacak ne kadar çok safra taşı varmış da haberimiz yokmuş. İçinden araba geçecek kadar büyük petrol borularına değil, bir makinanın hava pompaladığı küçük plastik boruya ihtiyacımız varmış, Meğer nefsimiz uğruna nefesimizden vazgeçmişiz.”
Buradan şunun üstüne basa basa bir kez daha söylemek istiyorum ki; 65'likler her zaman kurallara uyan, ülkesini seven. Devletini koruyan ve insanların mutlu yaşaması için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir nesildir. Daha önce belirttiğim gibi dışarı çıkmaya izin verilen günlerde kaldırımda karşılaşan iki 65'lik yollarını değiştiriyor, bir kaldırımdan ötekine geçiyor. Ama dışımızda kalanlar, caddede sokaklarda kıç kıça gezmekten, omuz omuz yürümekten geri durmuyorlar. Genellikle maske takmıyorlar, takanlar ise çene altlarına sıyırmış geziyorlar. Aslında bizi içeride tutan işte bu kural dışı yaşayanlar. Onlar tedbir almadıkça yetkililerde bizi korumak adına “HAYAT EVE SIĞAR” deyip bizleri içeride tutuyorlar. Ne yalan söyleyeyim vallahi hayat eve-dama sığmıyor artık. Hayat eve zor sığıyor açıkcası.
Ülke korona ile tebelleş olurken siyasette ısınmaya başladı. Nereden çıktı bilemiyorum, daha seçimlere 3 yıl varken ERKEN SEÇİM tartışmaları yapılmakta. İktidarın sözcüleri yok böyle bir şey dese de, ateş olmayan yerden duman çıkmıyor. Anlıyorum ki bir yerlerde sancılar başladı. Doğrusu, kendi adıma asla ve katta erken seçimi istemiyorum. Her şey zamanında yapılmalı ve sonrasına pürüz bırakmamalı. Tabii ki hiçbir şey bizim düşündüğümüz gibi olmuyor. Bakın 3 vekilin üyelikleri düşürüldü ve sırada başkalarının da olduğu dillendiriliyor. Yaşayıp göreceğiz. Yeni partilerin siyasi yaşama katılmaları bir hareketlilik getirdi. Bu durumu sevinçle karşılayanlar olduğu gibi içine sindirmeyenler de var elbette. Şimdi sırada seçim kanunu ve STK’lar yasası var. Bunlar nasıl çıkacak, çıktığında ülkeye neler getirecek bekleyip göreceğiz. Umulur ki tüm yasalar halkın yararına ve tüm siyasi partilerin uzlaştığı şekliyle gerçekleşsin.
Son günlerde MURAT DAĞI için bazı hareketlilik yaşandığı kulağımıza gelmekte. Yetkililerce TRAŞLAMA yapıldığı dile getiriliyor. Su uyur düşman uyumaz diye buna mı diyorlar acaba.. Kamuoyu bilgilendirilse ne kadar güzel olur..
Son söz. Sağlıkta güzel şeyler yapıldı. Amenna. Daha güzele ulaşmak için HEP BİRLİKTE...
Ne olur herkes üzerine düşeni yapmaya özen göstersin. EVDE KALACAK İSEK HEP BİRLİKTE, çıkacaksakta HEP BİRLİKTE...