Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

UMUTLAR BOŞA ÇIKTI

Biz emekliler, biz çalışanlar, biz asgari ücretliler koca bir yılı bitirirken umutlarımızı 3 Ocak’a bağlamıştık. Yılın başından beri gerek bizi ve gerek sizleri sımsıkı sarıp sarmalayan enflasyon ha düştü ha düşecek derken tam da bizim maaş artışlarının oluvereceği güne denk gelip tepe taklak gidiverdi. Yüzde ellileri aşan ve aylık 5-6 olan bu enflasyon canavarı bir oluverdi. Ve bizlerin umutları yok oldu hayaller suya düştü... Ne yapalım artık başa gelen çekilir deyip geleceğe tekrardan umutla bakmayı sürdüreceğiz. Kendisini pek tanımam, binasını da televizyonlarda gördüm. Oldukça büyük devasa bir bina. Kanımca 4000'e yakın çalışanı var. Gece gündüz harıl harıl çalışıyorlarmış. Elbette boşa değildir. Amaçladıkları bir şeyler vardır. Sanırım KILIÇDAROĞLU da merak etmiş “bunlar ne yapıyor acaba diye” kapıya dayanmıştı. Ama ne hikmetse içeri almadılar. Garibim kapıdan döndü geldi. Burası TÜİK diyorlar, yani uzuncası Türkiye İstatistik Kurumu. Maliye ve Hazine Bakanlığı’na bağlı. Ellerinde hesap makinası ve ülkede iğneden ipliğe ne varsa hepsinin dakika dakika fiyatlarını kayıtlara alıp çarpıyor bölüyor ve sonunda başımızın belası enflasyonun gerçeğini bizlere sunuyorlar. Ve hükümetimizde bu bilgiler ışığı altında çalışanlarına verilecek maaş ve ücretleri kararlaştırıyor. Burada ilginç olan sadece rakamların nasıl ortaya çıktığı. Tabi bu arada adı ANAG olan bir başka kuruluş da enflasyonu merak ediyor ve o da araştırıyor. Gel gelelim bu iki kuruluşun rakamları şimdiye kadar hiç uyuşmadı. Birbirlerine hiç yaklaşmadı, sanki düşman kardeşler gibi biri şu diyor, öteki hayır bu diyor. Ama işin doğrusu arada paparayı yiyen yine biz oluyoruz.. Bu ENAG, yani enflasyon araştırma gurubu rakamları nereden alıp da bu oranları çıkarıyor anlayamıyoruz. TÜİK’in elinde ülkenin dört bir tarafında üretilen satılan alınan; pinpon topundan semere kadar her ne varsa ıncığı cıncığı hesap edilerek ortaya çıkan rakam hükümete sunuluyor. Ve ona göre de enflasyon hesaplanıyor. Memurlara, emeklilere, asgari ücretlilere bir rakam tespit edilerek önümüzdeki yıl için ödenecek rakamlar ortaya çıkıyor. Aslında ben bu artışların hiç yapılmaması tarafındayım. Zira bize yapılan artışları karşılamak için hükümet bu sefer ne yapıyor, o da “kasaya biraz para gelsin ki bu ödemeleri yapayım” diye herşeyi kat be kat yükseltiyor. Elektrik, su, gaz, akaryakıt, vergiler, harçlar çık bakalım çık. Yetişemiyoruz. Yetişemiyoruz ama sayın Cumhurbaşkanımızın önerdiği bazılarını almamak için gayret de göstermiyoruz. Bizler vatandaş olarak fiyatları fahiş artan ve hayati önem taşımayan ürünleri almamak için birliktelik yapmalıyız. Sadece benim almamam çözüm getirmez. Dernekler, sivil toplum kuruluşları böyle durumları organize ederek o ürünleri BOYKOT edebiliriz. İnanıyorum ki hayati önemi olmayan o ürünleri almamakla ne canımızdan oluruz ne kanımızdan. Bizler 50-60 arası doğmuş, bu ülkenin bir çok gerçeğiyle yüzleşmiş, süt tozu içmiş, haşhaş yağı yemiş, bir çok iktidarlar görmüş, darbeler yaşamış, muhtıralar yemiş, gerçekten okumuş ve eğitime önem vermiş insanlarız. Ülkesini seven elit bir gurubuz. Elbette herkes ülkesini sever ama bizlerin ki daha bir anlamlıdır. O nedenle bu güzel vatanı, bu cennet toprakları hor kullanmadan hakkını vererek ve daima yücelterek yaşamak ve geleceği tertemiz bırakmayı amaçlamaktayız. Elbette bu ülkede 50 milyona yakın çalışan ve neredeyse 20 milyon emekli var. Her türlü şartlarda birbirimizi koruyacak ve kollayacağız. Bu çalışanlar da yarın emekli olacaklar. Öyle havadan maaş alıyorlar diye bizleri sırtınızda yük görmeyin. Gün gelir devran döner, sizler de bizler gibi olursunuz bir zaman sonra. Maaş ve ücret artışları hak edenin hak ettiği kadar yapılamıyor. Yüzdelik artışlar her zaman maaşı çok olanlara çok yansıyor ve altta kalanlar oldukça fazla sıkıntı çekiyorlar. Maaşı yüzbin TL. olana yüzde 10 artış verdin mi onun maaşı on bin artıyor 20 bin olanının ise 2 bin artıyor ve bu durum gelecekte aradaki farkın daha da açılmasına neden oluyor. Hep diyoruz ya biz fırından ekmeği her kesim için aynı fiyata alıyoruz. O zaman artışlar da yüzde ile değil belli rakamlarla artmalı. Demeliler ki herkesin maaşı on bin TL. artırıyoruz. İşte o zaman meselenin önemli bir bölümü çözülüverir. Zira evde yaktığımız elektriğe, kullandığımız suya aynı rakamları ödemiyor muyuz. Bir kere de bunu denesiniz ne olur sanki… Hala aklım ermedi yıllar önce Sosyal Güvenlik Kurumu tek çatı altında toplanacak dediler ve Bağkur ile SSK, SGK oldu. Ama hala kurumlar ayrı ayrı telden çalıyorlar. Emekliler bile ayrı ayrı; yok şu tarihten öncekiler, yok bu tarihten sonrakiler. Vallahi kafam karışık. İnanın nasıl bir yöntem izleyeceğimizi de bilemiyorum artık. Hadi şu işleri bir yoluna koyuverin. Bu yüzde birlik rakamı da revize ederseniz mutlu oluruz. Ve arabeskin duayeni sevgili Ferdi TAYFUR’a da Allah’tan rahmetler diliyorum. Her ne kadar arabeski sevemesem de sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2025 - Salı

UMUTLAR BOŞA ÇIKTI

Biz emekliler, biz çalışanlar, biz asgari ücretliler koca bir yılı bitirirken umutlarımızı 3 Ocak’a bağlamıştık. Yılın başından beri gerek bizi ve gerek sizleri sımsıkı sarıp sarmalayan enflasyon ha düştü ha düşecek derken tam da bizim maaş artışlarının oluvereceği güne denk gelip tepe taklak gidiverdi. Yüzde ellileri aşan ve aylık 5-6 olan bu enflasyon canavarı bir oluverdi. Ve bizlerin umutları yok oldu hayaller suya düştü... Ne yapalım artık başa gelen çekilir deyip geleceğe tekrardan umutla bakmayı sürdüreceğiz.
Kendisini pek tanımam, binasını da televizyonlarda gördüm. Oldukça büyük devasa bir bina. Kanımca 4000'e yakın çalışanı var. Gece gündüz harıl harıl çalışıyorlarmış. Elbette boşa değildir. Amaçladıkları bir şeyler vardır. Sanırım KILIÇDAROĞLU da merak etmiş “bunlar ne yapıyor acaba diye” kapıya dayanmıştı.
Ama ne hikmetse içeri almadılar. Garibim kapıdan döndü geldi. Burası TÜİK diyorlar, yani uzuncası Türkiye İstatistik Kurumu. Maliye ve Hazine Bakanlığı’na bağlı. Ellerinde hesap makinası ve ülkede iğneden ipliğe ne varsa hepsinin dakika dakika fiyatlarını kayıtlara alıp çarpıyor bölüyor ve sonunda başımızın belası enflasyonun gerçeğini bizlere sunuyorlar. Ve hükümetimizde bu bilgiler ışığı altında çalışanlarına verilecek maaş ve ücretleri kararlaştırıyor. Burada ilginç olan sadece rakamların nasıl ortaya çıktığı. Tabi bu arada adı ANAG olan bir başka kuruluş da enflasyonu merak ediyor ve o da araştırıyor. Gel gelelim bu iki kuruluşun rakamları şimdiye kadar hiç uyuşmadı. Birbirlerine hiç yaklaşmadı, sanki düşman kardeşler gibi biri şu diyor, öteki hayır bu diyor. Ama işin doğrusu arada paparayı yiyen yine biz oluyoruz.. Bu ENAG, yani enflasyon araştırma gurubu rakamları nereden alıp da bu oranları çıkarıyor anlayamıyoruz. TÜİK’in elinde ülkenin dört bir tarafında üretilen satılan alınan; pinpon topundan semere kadar her ne varsa ıncığı cıncığı hesap edilerek ortaya çıkan rakam hükümete sunuluyor. Ve ona göre de enflasyon hesaplanıyor. Memurlara, emeklilere, asgari ücretlilere bir rakam tespit edilerek önümüzdeki yıl için ödenecek rakamlar ortaya çıkıyor.
Aslında ben bu artışların hiç yapılmaması tarafındayım. Zira bize yapılan artışları karşılamak için hükümet bu sefer ne yapıyor, o da “kasaya biraz para gelsin ki bu ödemeleri yapayım” diye herşeyi kat be kat yükseltiyor. Elektrik, su, gaz, akaryakıt, vergiler, harçlar çık bakalım çık. Yetişemiyoruz.
Yetişemiyoruz ama sayın Cumhurbaşkanımızın önerdiği bazılarını almamak için gayret de göstermiyoruz. Bizler vatandaş olarak fiyatları fahiş artan ve hayati önem taşımayan ürünleri almamak için birliktelik yapmalıyız. Sadece benim almamam çözüm getirmez. Dernekler, sivil toplum kuruluşları böyle durumları organize ederek o ürünleri BOYKOT edebiliriz. İnanıyorum ki hayati önemi olmayan o ürünleri almamakla ne canımızdan oluruz ne kanımızdan.
Bizler 50-60 arası doğmuş, bu ülkenin bir çok gerçeğiyle yüzleşmiş, süt tozu içmiş, haşhaş yağı yemiş, bir çok iktidarlar görmüş, darbeler yaşamış, muhtıralar yemiş, gerçekten okumuş ve eğitime önem vermiş insanlarız. Ülkesini seven elit bir gurubuz. Elbette herkes ülkesini sever ama bizlerin ki daha bir anlamlıdır. O nedenle bu güzel vatanı, bu cennet toprakları hor kullanmadan hakkını vererek ve daima yücelterek yaşamak ve geleceği tertemiz bırakmayı amaçlamaktayız. Elbette bu ülkede 50 milyona yakın çalışan ve neredeyse 20 milyon emekli var. Her türlü şartlarda birbirimizi koruyacak ve kollayacağız. Bu çalışanlar da yarın emekli olacaklar. Öyle havadan maaş alıyorlar diye bizleri sırtınızda yük görmeyin. Gün gelir devran döner, sizler de bizler gibi olursunuz bir zaman sonra.
Maaş ve ücret artışları hak edenin hak ettiği kadar yapılamıyor. Yüzdelik artışlar her zaman maaşı çok olanlara çok yansıyor ve altta kalanlar oldukça fazla sıkıntı çekiyorlar. Maaşı yüzbin TL. olana yüzde 10 artış verdin mi onun maaşı on bin artıyor 20 bin olanının ise 2 bin artıyor ve bu durum gelecekte aradaki farkın daha da açılmasına neden oluyor. Hep diyoruz ya biz fırından ekmeği her kesim için aynı fiyata alıyoruz. O zaman artışlar da yüzde ile değil belli rakamlarla artmalı. Demeliler ki herkesin maaşı on bin TL. artırıyoruz. İşte o zaman meselenin önemli bir bölümü çözülüverir. Zira evde yaktığımız elektriğe, kullandığımız suya aynı rakamları ödemiyor muyuz. Bir kere de bunu denesiniz ne olur sanki…
Hala aklım ermedi yıllar önce Sosyal Güvenlik Kurumu tek çatı altında toplanacak dediler ve Bağkur ile SSK, SGK oldu. Ama hala kurumlar ayrı ayrı telden çalıyorlar. Emekliler bile ayrı ayrı; yok şu tarihten öncekiler, yok bu tarihten sonrakiler. Vallahi kafam karışık. İnanın nasıl bir yöntem izleyeceğimizi de bilemiyorum artık.
Hadi şu işleri bir yoluna koyuverin. Bu yüzde birlik rakamı da revize ederseniz mutlu oluruz. Ve arabeskin duayeni sevgili Ferdi TAYFUR’a da Allah’tan rahmetler diliyorum. Her ne kadar arabeski sevemesem de sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ramazan Akkuş
(07.01.2025 20:15 - #626)
Bende bir emekli olarak emekliler bu sefaleti kendileri tercih etti..eşek bile aynı çukura üç kere düşmezmiş..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.