Maşallah, keser gibiler. Hep kendilerine, hep kendilerine. Vatandaşa, asgari ücretlilere, emeklilere hiç bir şey yok. Hep kendilerine, hep kendilerine!...
Biz yazmak istemiyoruz, açıkçası rahatsız oluyoruz ama zamlar durmak bilmiyor. Piyasa allak bullak. Adeta hepsi anlaşmış, ortalıkta zam yapmak için sıraya girmişler. İnternette c-ve basın yayın organlarında sadece 31 Temmuz tarihinde, yani dün 24 bin 468 zam haberi yapılmış yayınlanmış. İnternetin zam haberleri sayfasında, zam hakkında son dakika haberler ve güncel bilgiler incelenmiş. Dün için toplam 25468 zam haberi, videosu, fotoğrafı ve yazar yazısı yer almaktadır. Başka işimiz yok mu?...
Maalesef başka işimiz yok. Oturmuş seri halde gelen zamları kara kara düşünüyoruz. KDV oranlarının artması zaten başlı başına bir zam. Hele hele gıda ve temel ihtiyaç maddelerindeki artışlar ürünlere net bir şekilde belli bir oranda artış olarak yansıyor. Akaryakıttaki artışlar ise ne yazık ki piyasanın ve maliyetlerin yükselmesindeki en önemli faktör. Buna bir de döviz artışlarını eklersek ortalık yangın yeri. İşte piyasanın durumu bu!...
Düşünebiliyor musunuz!...
Bir ay kadar önce domates, biber 10 liralara kadar gerilemesine rağmen, karpuz 10-15 liralardan 4 liraya kadar gerilemesine rağmen şimdi farklı. Bu fiyatlar yok artık. Pazarda domates, biber 25-30 liralara kadar yükselmiş durumda. Karpuz ise 10 liraya dayanmış durumda. Üstelik şimdi üretimin zirve yaptığı günler. Bu fiyatlar bugün için böyle ise yarın, kışa yaklaşırken halimiz ne olur merak ediyorum.
Kim, ne yapacaksa yapsın fiyatları durdursun, dondursun. Hatta ve hatta bir çuvala koysun, içine taş falan koyup denize atsın. Yeter ki dursun. İnanın emeklinin, asgari ücretlinin, dar gelirlinin dayanacak gücü kalmadı. Üç dört kişi nüfusu olan bir aile ortalama bir ayda sadece ekmeğe 2 bin liraya yakın para veriyor. Bu aile sadece ekmek yese 7 bin 500 lirayı bir ay yetirmesi mümkün mü?...
Ekmeğe zam, suya zam. Pazara zam gıdaya zam, Akaryakıta zam, ulaşıma zam. Zamlar bitecek ne zaman...
Ülkemizde enflasyon en büyük problemlerden birisi. Ekonomistlerin temmuz ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 9,07) göre bir önceki ay yüzde 38,21 olan yıllık enflasyonun yüzde 47,27'ye çıkacağı hesaplanıyor. Ekonomistlerin 2023 sonu enflasyon beklentisi temmuzda yüzde 42,07'den 61,01'e yükseldi.
Çiçeği burnunda Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, enflasyondaki düşüşün bir kısmının yıl sonunda, bir kısmının da seneye hissedileceğini söyledi.
Ankara’da düzenlediği enflasyon raporu bilgilendirme toplantısında konuşan Erkan, istikrar döneminin başlangıcının ise 2025 sonrasında olacağını duyurdu. Toplantı aynı zamanda yeni ekonomi yönetiminin ilk basın toplantısıydı.
Erkan, enflasyonun 2024 sonunda yüzde 33’e, 2025 sonunda ise yüzde 15’e düşeceğini tahmin ettiklerini, hedeflerinin ise tek haneli enflasyon olduğunu ekledi.
Yıllardan beri “Hedef 2023, Türkiye’nin Şahlanışı, Türkiye Yüzyılı” falan derken şimdi umutlarımızı 2025'e öteledik. O gün geldiğinde de 30'lara, 40'lara sallarız. Bu iş, “ölme eşeğim ölme, ben buğdayı kaldırınca yonca ekeceğim, yoncalar çıksın senin karnını da doyuracağız” demek gibi birşey.
Aslen üzülüyoruz böyle şeylere. Bir taraftan soğan ekmek hesabı yapan emekli, diğer bir taraftan itibardan tasarruf olmaz diyerek yaşanan şaşalı bir dünya. Karşılığında da her yıl iki yıl sonrasına ertelenen umutlar. Sizce de üzücü değil mi?
Türkiye’yi yöneten TÜM İDARECİLER kendilerine bir gecede yüksek oranlarda zam yaparlarken aylarca emekli maaşlarını ayarlayamazken, bir gecede emeklileri silip geçerlerken her nedense bu çabaları hep kendilerine oluyor. Bu nasıl düzen, nasıl bir adalet anlayışı...
Mevlana ne demiş; " Keser gibi olma; hep bana, hep bana. Rende gibi olma; hep sana, hep sana. Testere gibi ol; hem sana, hem bana". Biz koca Mevlana’nın felsefesini bile şu küçük dünyamıza sığdıramadıysak ne haktan, hukuktan bahsedelim, NE ADALETTEN...