Bu pazartesi sabahına 04,17'de büyük bir depremle, acı bir haberle uyandık. Öncelikle ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Doğu Anadolu, Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerini kapsayan büyük bir deprem hepimizin içini parçaladı. Merkezi Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğündeki bu depremde Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Adana, Hatay başta olmak üzere 10 ilimiz etkilendi. Deprem, Suriye başta olmak üzere Irak, Mısır, Lübnan, Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs’ta da hissedildi.
Bu, çok büyük bir rakam. Şimdilik gördüğümüz kadarıyla sağlam görülen koca koca büyük binalar yerle bir olmuş. Kırsal kesimde neler oldu, neler yaşandı acaba? İnşallah çok büyük acılar yaşanmaz.
Şu an felaketin rakamlarını, boyutlarını konuşmak için çok erken. Ancak 1999'da hemen hemen aynı büyüklükteki bir depremde 19 binden fazla vatandaşımızın yaşamını kaybettiğini, 49 bin kişinin yaralandığı gerçeğini bilince bu deprem için de kaygılanmamak mümkün değil.
El birliği ile deprem bölgesine gerekli yardımları yapacağımızı, ulusça kucaklaşacağımızı biliyoruz.
Şimdi yeri ve zamanı olmasa da ne yazık ki aklımızdan hiç gitmiyor deprem kaygısı ve korkusu. Çocuk olsak da en çok etkilendiğimiz 1970'deki Gediz Depremi, 1999'daki Gölcük Depremi, çevreye korku veren 1995'deki Dinar Depremi yaşadığımız gerçekler.
Gediz depreminde evimizin duvarları yarılmış, bazı yerleri göçmüş, bir duvarı büyük darbe almıştı. Mart ayında sokaklarda, naylon çadırlarda kalmıştık. Gölcük depreminde ise kilometrelerce uzakta olsa bile sarsıntıyı çok şiddetli hissetmiştik. Gölcükte yaşayan ancak o günlerde bizim yanımızda olan ağabeyimin evi göçmüştü. Canları sağdı ama çevremizde tanıdığımız ve hayatını kaybeden dostlarımız da oldu.
Diğer taraftan ilçemiz de oldukça hassas ve büyük derecedeki bir deprem bölgesinde de yer almaktadır. Hatta ve hatta ilçemizden başlayıp Konya iline kadar uzanan bir “Banaz Fay Hattı”nın olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda çeşitli araştırmalar yapıldığını, bizler için de her an büyük bir sarsıntı yaşanabileceğini unutmamamız gerektiği belirtilmektedir.
Yani deprem bizler için bir gerçek. Ne yapsakta, nasıl davransakta depremleri engelleyemeyiz. Gücünü hafifletemez, yerlerini değiştiremez ve olacağı zamanı ileriye alamayız.
Depremle yaşamaya alışmalı, ondan korkmamalıyız. Ancak yapacağımız sağlam yapılarla depremden korunabiliriz. Ülke olarak her zor durumlarda birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu, olacağımızı hepimiz biliyoruz. Ancak şu gerçeği de hiç unutmayalım, bizi deprem yıkar. Evimizi, mahallemizi, şehirlerimizi... Onu da sağlam yaparsak, hiç kimse yıkamaz bizi...
Tekrar geçmiş olsun Türkiyem!...