Bu hafta bir kaç konudan söz etmek istiyorum. Öncelikli konum TERÖR!.. Uzun zamandır uzak kaldığımız ve ülkemizin huzurla yaşadığı günler İstiklal caddesinde patlayan bomba ile sarsıldı. Masum insanlara yönelik bu saldırının failleri kısa sürede yakalandı. Ama ne çare ki yine canlarımızı toprağa verdik. Biz ne kadar lanetlesek de giden canları geri getiremeyiz. Ama şunu bilmelidirler ki artık terörden medet umanların istedikleri olmayacak. Ve bu katiller eninde sonunda belalarını bulacaklardır. Ülkemizin başı sağolsun. Ölenlere rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. İnsanların birbirine düşmanlığı olsa ve onu öldürmeyi amaçlasa her türlü saldırı ile onu yok edebilir. Ancak kim olduğunu bilmediğin, adını sanını anımsamadığın, yediden yetmişe çocuktan dedeye bu masum insanları katletmeyi amaçlayan bir insan olamaz. Bu canidir, canavardır, insanlıktan nasibini almamış vahşi bir yaratıktır. Ve onu yapanlar da, planlayanlar da bunlardan daha beter pisliklerdir. Hepsine lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun... Diğer konumuz ÖĞRETMENLER. Bu hafta 24 Kasım’da “Öğretmenler Günü” kutlanacak. Yaşamımızın en önemli günlerinde bizleri yaşama hazırlayan değerli öğretmenlerimizin günü kutlanacak. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlanagelse de ATATÜRK’ün başöğretmenlik ünvanını aldığı bu gün olan 24 Kasım günü ülkemiz öğretmenlerine “Öğretmenler Günü “olarak ilan edildi ve o günden beri de kutlanmaktadır. Tüm öğretmenlerimizin günü kutlu, yaşamı mutlu olsun. Ve bu hafta ülkemiz öğretmenleri için “KARİYER” sınavı yapıldı. Bir çok öğretmen sendikası buna karşı çıkmasına ve konuyu mahkemeye taşımasına rağmen bakanlık ısrarla bu sınavı yaptı. Sınav sonuçlarına göre öğretmenler çeşitli şekilde sınıflandırılacaklarmış. Kimi alt öğretmen, kimi uzman öğretmen ve kimi de baş öğretmen olacakmış. Vallahi baştan sona yanlış. Ülkemizde bir tek baş öğretmen biliyorum o da ATATÜRK’tür. Ben ve bizler bu ülkenin öğretmenleriyiz. Bu iş öyle 150 dakikalık sınavla ölçülemez. Onlar için yapılacak en değerli iş öğretmenleri ekonomik ve sosyal yönden en üst seviyeye çıkarmanın yollarını arayıp bulmak ve uygulamaktır. Aylar öncesinde yasalaşan 3600 ek gösterge kanunu bile taa 2023 ocak ayında uygulanmaya başlayacak. Geleceğimizi yaratmaya çalışan öğretmenlerimize daha güzel imkanlar sunmak en iyisidir, en güzelidir. Onların yaşam koşullarını uygun duruma getirmelisiniz. Sınıfa girdiklerinde ceplerini düşünmek yerine derslerini düşünmeye yönlendirmelisiniz. Eğitimin her ögesine yapılan yatırım asla boşa gitmez. Geçmiş yıllarda gazetelerde “af çıkıyor” diye bir ibare duyduğunuzda bu konuyla ilgisi olanlar başlar sevinmeye. Ama gel gör ki af yıllar yılı konuşulur, tartışılır ve 5 yılda on yılda bir af çıkar. Yıllardır konuşulan bir EYT yasası var. Yani emeklilikte yaşa takılanlar. Toplumumuzda bu konunun gerçekleşmesi durumunda rahata kavuşacağı düşünülen 1,5-2 milyona yakın insanımız var. İlgililer konu üzerinde hummalı bir çalışma yapmaktalar.. Ama yadırgadığım bir durum, her keresinde “çalışmalar bitti yasa aralık ayında meclise gelecek” denilmektedir. Çalışması bittiyse niye hemen meclise gelemiyor. Niçin aralık ayı bekleniyor, bilemedim. Aralık’ta meclise gelirse ocak ayında yasalaşırsa şubatta uygulanabilecek. Şunu bir an önce yasalaştırsanız da bu sözü geçen insanlarımız 2023'e daha mutlu girseler diyorum. Olmayacak şey mi?.. Pahalılık aldı başını gidiyor. Rahmetli Kemal Sunal’ın bir filminde sevdiğine başlık parası biriktirmek için çalıştığı ancak her birikim sonunda başlık parasının arttığı gibi bizler de aldığımız bir ürünü ikinci kez almaya gittiğimizde o eski fiyatını görememekten muzdaribiz. Her şeye zamolmasından, her üründe artış olduğunu görmekten gına geldi. Bu artışlar bir yere bağlansa da, hiçbir yere bağlı olmayan artışları insanlar kendi kendine yaptığını da görüyoruz. Bazı kuruluşlara aşırı zam yaptıkları nedeniyle çeşitli cezalar verilmektedir. Cezalar öncelikle caydırıcı olmalı ve bir daha yapılmaması sağlanmalıdır. Birkaç büyük markete verilen cezaların çok caydırıcı olmadığı görülmektedir. Onlar geceden sabaha etiket değiştirmeye yetişememektedirler. Raftaki fiyat ile kasadaki fiyat birbirini tutmadığı görülmektedir. Yani kasa fiyatı artırılmış ama ne yazık ki reyondaki ürüne yansımamış ve alan da satan da mağdur duruma düşmüştür. Düşünüyorum da, ceza vermek yerine “KONTROL” mekanizmasını mı geliştirmek gerek. Bunu bir değerlendirmek lazım. Ya da daha uygun bir yöntem bulunabilir. Ve son olarakta spordan yani futboldan bahsedelim dedim. KATAR’da Dünya Kupası maçları oynanmaya başladı. Tarihte ilk kez sanırım kasım-aralık dönemimde böyle bir organizasyon gerçekleşiyor. Doğru mu, eğri mi sonlandığında değerlendireceğiz. Ancak ülkelerin futbol liglerine olumsuz tesir edeceğini düşünmekteyim. Görelim bakalım bahtımıza ne çıkacak. Herkese sağlıklı, huzurlu günler diliyor bir kere daha değerli öğretmenlerimizin gününü şimdiden kutluyorum.