Yıllar ilerledikçe, zaman geçtikçe iyileşen tek şey yenilik ve teknolojidir. Yoksa; vefa, dostluk, dürüstlük ve buna benzer herşey özünü ve saygısını hızla kaybetmektedir.
Dostluk önemli bir kavram. Ama bozdunuz bunu da... Bencilliğiniz ve hırsınız mahfetti bu saflığı da!...
Ara sıra yazıların arasında değinmişimdir önemine. Bizler; bana göre en şanslı nesillerden biriyiz. Zira geçmiş ile köprü kuran önemli bir dönemde doğduk, milenyumu yaşadık, koronalardan sıyrıldık, sanırım dünyanın ve hayatın yeni bir işleyişine tanıklık ediyoruz. Ancak yine de "nerede o eski yıllar, nerede o eski insanlar" dercesine eskiye özlem duyuyoruz. Eskiye özlemin temelinde ise işte o en başta belirttiğim "dostluk" unsuru en çok aradığımız güzelliğimizdendir.
Toplumun bozulması, ahlâktaki büyük çöküntü, her türlü istismar ki tabiri caizse şere...sizlik; dostluk meziyetimizi zedeledi. Aslında insanların çoğu halâ eski kişiliklerini muhafaza etmekte. Ancak o kötü insanların yaptıkları diğer düzgün insanların arasına şüphe soktu.
Düşünebiliyor musunuz!...
İnsan kardeşinin, akrabasının, dostunun sevimli, minnacık bebeğini bile öpmeye, sevmeye çekinir oldu. Çünkü karşısındaki diğer insanların ona şüpheli bakışları yaktı, bitirdi bu sevgiyi, sevecenliği...
Eskiden böyle değildi ki!
Yoldan geçerken siz hiç tanımadığınız birinin sevimli bebeğini, bir başkası da sizin göz bebeğiniz olan sırma saçlı yavrunuzu kucaklayıp; öper, sever "maşallah" diyerek sizin kucağınıza geri verirdi. Hadi şimdi yapın bakalım böyle bir şeyi, yapabilirseniz!...
Yıllar öncesiydi, bir memur ailenin üç çocuğundan en küçüğü olan tatlı, güzel, sevimli Emel sokakta oynarken rastgelirdi bana hep. Yaz günlerinde sokakta çocuklarla oynayan benim yeğenlerim de köşeden döndüğümde; "dayııı, dayıııı!" diye koşarak gelirlerdi karşılamaya.
Aradan biraz zaman geçmişti. Birgün caddede yürürken karşı kaldırımdan, küçük bir çocuk "dayııı, dayıııı!" diye bağırmaya başladı. Ben merakla sağa sola bakındıktan sonra anlayabildiğim şekliyle bana sesleniyormuş, ben de el salladım. Çocuk bunun üzerine bana doğru koşarak geldi ve boynuma sarıldı. Şaşkınlık ve çekingenlikle ben de ona sarıldım. Annesi de arkasından koşarak geldi. Özür dileyerek, "Kusura bakmayın, çocuğum sizi rahatsız ettiyse özür dilerim. Çocuklarımın dayısı yok, sanırım sizin yeğenlerinize ilginizden özendi" diyerek mahcubiyetini dile getirdi. Ben de rahatsız etmediğini, hiç önemli olmadığını, hatta gayette mutlu olduğumu belirttim.
Küçük Emel'e akşam üzerleri gelirken ara sıra şekerleme, çikolata alarak "manevi dayılık yapmıştım. Dediğim gibi bu devirde olur mu böyle güzellik, dostluk...
Şimdi adi sapıklar daha küçük çocuklara bile yapmadıkları pislikleri, tacizleri, tecavüzleri bırakıyorlar mı? Ve bunların yüzünden insan herkesle ve herşeyle mesafe koymaya özen gösteriyor.
Ayrıca internet, bilgisayar, telefonlar; sosyal medya, internet medyası, yalancı-kalitesiz televizyonlar bu insanları ruhsuzlaştırıyor, yalnızlığa sevk ediyor, bencilleştiyor. Zaten sistem seven, sorgulayan, dostluğa değer veren bireyler istemiyor ki!...
Bozdunuz dünyayı kendi ellerinizde!.. Her güzel şeyi bitirdiniz. Ve hey gafiller, düzeltebilirseniz düzeltin gayrı...