Bu havaların ayarıyla kim oynadı acaba? Mevsimler adeta şaştı, birbirine girdi. Yaz ayı resmen gireli 20 günü geçti ancak nisan, mayısta yağan eskilerin deyimiyle “kırkikindi” yağmurları yağıyor. Geçen hafta ilçemizin Düzlüce-Kaplangı köyleri mevkisinde yıllardır görülmemiş yağmurlar yağdı. Ekinler zarar gördü, yolları sular bastı hatta Ankara-İzmir karayoluna yağmur sularıyla inen çamur, çalı-çırpı ulaşımın aksamasına sebep oldu. Önceki gün de Uşak şehir merkezinde yağan yağmur şehir içinde kabusu yaşattı. Gerçekten havaların ayarıyla kimler oynuyor?. Bu mevzuyu derken gelişmiş ülkelerin bu gibi çalışmalar yaptığını bildiğimiz için merak ediyoruz. Bazı ülkelerin, bazı şirketlerin suni yağmur yağdırmak için yağmur bombaları attıklarını, yağmur bulutu oluşturmak için çalışmalar, denemeler yaptıklarını hepimiz okumuştuk. O sebeple, acaba yine bu konularda çalışmalar mı yapılıyor, yoksa bu Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın etkisi mi var da bu mevsim düzensiz ve dengesiz yağmur yağıyor. İşin içyüzüne baktığımızda da bu işlerin asıl ve gerçek sorumlularının insanoğlu olduğunu da elbette biliyoruz. Zira milyonlarca yıldır devam eden dünya yaşamı çorba oldu. Periyodik olarak devam eden mevsimler, yağmurlar birbirine girdi. Ve de bu ortalama 100 yıldan bu yana değişti. Yani insan kontrolundaki teknoloji doğaya burnunu sokmaya başladıktan sonra bozuldu dengeler. Bizlerin bile hatırladığı kırk elli yıl önceki yağmur ve kar yağışları artık yok!... Neredeyse kar yağmadan kış mevsimini yaşayacak duruma geldik. Anne ve babalarımız, kendi dönemlerinde yani daha eskilerde iki metreye ulaşan karlar yağdığını, evlerin arasında adeta tüneller kazarak ulaşım sağladıklarını anlatırlardı. Ama şimdi yok!... Kim ne yaparsa yapsın dünyanın akışına, doğanın işlerine karıştığınız sürece herşeyi bozup dağıtmaya mahkumsunuz. Çünkü açgözlü, bencil insanoğlu kendi çıkarları için dünyanın sonunu getirmekten vazgeçmeye-cektir. Bir hayvan bile otladığı çayıra çıkardığı dışkısını gübre olarak yararlı şekilde kullandırırken, insanoğlu; kendisi için hazırlanmış güzelim piknik alanlarını çöplüğe çevirmekten asla vazgeçmiyor. Artan çöplerini bir poşete toplayıp yanı başındaki çöpe atmayarak ne kadar insan (!) olduğunu her zaman ıspatlıyor. Dünyada önemli olan yaşamak değil, güzel yaşamak, robot gibi acımasız, ruhsuz, başkalarının kontrolunda biri olmak değil, iyi insan olmak, kendisini düşünen, günü kurtaran, bencil bir insan olmak değil, doğayı, çevreyi, diğer insanları, geleceği, çocuklarını, torunlarını düşünen bir insan olmak önemlidir. Yoksa normal şartlarda zaten her insan doğuyor, büyüyor ve öylesine sıradan bir insan olarak, faydasız, ruhsuz, işe yaramaz birisi olarak ölüp gidiyor...