Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

HAŞHAŞ

Son günlerin en fazla popüler olan konusu AYÇİÇEK yağı olunca benim aklıma ilk gelen de yöremizin önemli endüstriyel bitkisi olan HAŞHAŞ aklıma geldi. Afyon, Uşak, Isparta ve Burdur illerinde çoğunlukla ekimi yapılan, tarlalarımızın MOR-BEYAZ süsü büyük badireler atlatmıştı. 70'li yıllarda her şeye maydanoz olan Amerika tarafından yasaklanmıştı. Ama o dönemin lideri ECEVİT tarafından ABD’ye REST çekilerek “HAŞHAŞI EKERİZ….” sloganıyla ekime devam edilmiş ama yine ABD’nin ülkemize uyguladığı ekonomik ambargo sonrasında oldukça zorlu dönemler yaşanmıştı. Kıbrıs’ın ve bu rüzgarın getirdiği hızla CHP 212 vekile ulaşmış ama iktidar olamamıştı. Sonuçta 14 farklı vekil ile hükümet kurulmuş sonrasında da olmadık işler yaşanmıştı. Bunlar bir kenara diyelim ve HAŞHAŞ’tan uzun uzadıya söz edelim. Yöremizde zeytin olmadığından ve ayçiçek yağı çıkarılmadığından neredeyse her aile mutlaka HAŞHAŞ yağı tüketirdi. Çıkarılırken buram buram kokan aroması içimize bir ferahlık salardı. Yağ çıkarma işi ilkel de olsa küçük birkaç imalathanede yapılırdı. Elimizde şişelerle giderek haftalık yağımızı oralardan temin ederdik. Okul dönemlerinde öğretmenin sorduğu bazı zor sorulara cevap vereme-diğimizde “hepiniz haşhaş kafalısınız, yiyorsunuz haşhaş yağını uyuyorsunuz” diye bizleri azarlarlardı. Doğrusu haşhaşın içinde bulunan afyon bizleri gerçekten uyutuyor muydu veya acılarımızı azaltıp ferahlık mı veriyordu bilemiyorum. Ama biz yıllar yılı o yağla beslenmeye devam ettik. Sonraki yıllar hem zeytin yağı çoğaldı ve hem de ayçiçek, pamuk, fındık, mısır yağları piyasada cirit atmaya başlayınca bizler de haşhaş yağını unutup onlarla beslenmeye devam ettik. Ve de zaten haşhaş kozalakları Toprak Mahsulleri Ofisi’nce satın alınmaya başlandığı yıllardan sonra yağ üretimi de oldukça azalmıştı. Küçük imalathaneler kaybolduğu gibi yağ çıkaran büyük fabrikalara da rastladığımı söyleyemem. Daha doğrusu on yıllardır haşhaş yağı yemedim desem yalan olmaz. Haşhaş üretimi Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından kontrollü ekilmekteymiş. Bir dönem görev yaptığım ilçemizin Hatipler köyünde o dönem birlikte çalıştığımız Muhsin ÖZOĞUL (rahmetle anıyorum) okulun bahçesine haşhaş ekmek istedi. Ben de olur ekebilirsin dedim. Uğraştı, didindi, çoluk çocuk emek verdiler ve sonunda o günün parasıyla 8 bin lira kazanmışlardı. Bu rakam da bizim neredeyse sekiz aylık maaşımız kadardı. Ertesi yıl köylülerin dolduruşuyla ben de ekeyim dedim. Bir çiftçiye 250 TL. verip sürdürdüm, 250 TL’ye de tohum alarak ekimi yaptık. Nisan, mayıs aylarına doğru yeşeren haşhaşlarımızın çapalanması gerekiyormuş. Benim bu konularda zerre kadar bilgim yok. Öğrenciler “öğretmenim haşhaşı çapalayalım mı” dediklerinde “tamam” diyordum. Onlar evlerinden getirdikleri çapalarla işleri hallediyorlardı. Derken mayıs ayı ortalarında okulların tatil olmasıyla birlikte biz de köyden ayrıldık. Aklımızda hayalimizde ektiğimiz haşhaşın ne olacağı bir kez bile olsun şekillenmedi. Ta ki ağustos ayı ortalarında Banaz’ımızın öğretmen evinde otururken iki jandarma, köy muhtarı ve ofis müdürünün baskını ile aklım başıma geldi. Ofis müdürü “hoca! kaldır elleri” deyince; “hayrola” dedim.. “Haşhaş ekmişsin ve teslim etmemişsin” deyince başıma kaynar sular dökülüvermişti. “Eyvah!” dedim.. Ektiğimiz haşhaşı teslim etmemiştik ve ne olduğunu dahi mayıs ayından beri görmemiştim. Arabalara binerek köye gittik. İki dönümlük tarlanın bir köşesinde fındık büyüklüğünde az bir miktar haşhaş kalmıştı. Askerler onları toparlayıp birkaç çuvala doldurdular. Ofis müdürü ve muhtar “ne yapalım hocam bu suç büyük, cezası var” dediler ama sonunda bir tutanak yapıp beni iyice utandırdıktan sonra içimden tövbeler ederek oradan ayrıldım. Bir daha anlamadığım işi yapmayacağım diye söz verdim. Sonraki günlerde ofisten bana haber gönderiyorlardı. “Hoca hesaplar kapanacak burada 175 lira haşhaş paran var gel al” dediler. Ben de haber gönderdim. “Alın yiyin o parayı ben sizin semtinize gelmeyi hak etmiyorum” demiştim.. Benim haşhaş hikayemde böylece son bulmuştu.. Ama hala sarı haşhaşı, siyah haşhaşı zevkle yemeye devam ediyorum, her ne kadar haşhaş yağına ulaşamamış olsam da. Yöremizdeki tarlaların mor beyaz çiçek açan renklerini izledikçe huzur buluyorum. Bu konuda büyük zorluklara katlanmış Bülent ECEVİT’i rahmetle anıyorum. Ve en başta dediğim gibi her şeye maydanoz olan Amerika’yı da bir kez daha kınıyorum. Haşhaştan elde edilen afyon ürününün tıpta önemli alanlarda kullanıldığı gerçeği ortada iken bazı kendini bilmezlerin bunun uyuşturucu sektöründe kaçak olarak değerlendirdikleri de bilinmekte iken insanların bunu hak etmediklerini düşünüyorum. Sağlıklı bir nesil için, maddi çıkarlar için gençlerimizin zehirlenmelerine de ülke olarak bizlerin göz yummaması gerekmektedir. Ve haşhaşı ekmeye devam ediyoruz. Her şeye rağmen. Yine de AŞI olun... Sağlıkla kalın.
Ekleme Tarihi: 26 Nisan 2022 - Salı

HAŞHAŞ

Son günlerin en fazla popüler olan konusu AYÇİÇEK yağı olunca benim aklıma ilk gelen de yöremizin önemli endüstriyel bitkisi olan HAŞHAŞ aklıma geldi. Afyon, Uşak, Isparta ve Burdur illerinde çoğunlukla ekimi yapılan, tarlalarımızın MOR-BEYAZ süsü büyük badireler atlatmıştı. 70'li yıllarda her şeye maydanoz olan Amerika tarafından yasaklanmıştı. Ama o dönemin lideri ECEVİT tarafından ABD’ye REST çekilerek “HAŞHAŞI EKERİZ….” sloganıyla ekime devam edilmiş ama yine ABD’nin ülkemize uyguladığı ekonomik ambargo sonrasında oldukça zorlu dönemler yaşanmıştı. Kıbrıs’ın ve bu rüzgarın getirdiği hızla CHP 212 vekile ulaşmış ama iktidar olamamıştı. Sonuçta 14 farklı vekil ile hükümet kurulmuş sonrasında da olmadık işler yaşanmıştı.
Bunlar bir kenara diyelim ve HAŞHAŞ’tan uzun uzadıya söz edelim. Yöremizde zeytin olmadığından ve ayçiçek yağı çıkarılmadığından neredeyse her aile mutlaka HAŞHAŞ yağı tüketirdi.
Çıkarılırken buram buram kokan aroması içimize bir ferahlık salardı. Yağ çıkarma işi ilkel de olsa küçük birkaç imalathanede yapılırdı. Elimizde şişelerle giderek haftalık yağımızı oralardan temin ederdik. Okul dönemlerinde öğretmenin sorduğu bazı zor sorulara cevap vereme-diğimizde “hepiniz haşhaş kafalısınız, yiyorsunuz haşhaş yağını uyuyorsunuz” diye bizleri azarlarlardı. Doğrusu haşhaşın içinde bulunan afyon bizleri gerçekten uyutuyor muydu veya acılarımızı azaltıp ferahlık mı veriyordu bilemiyorum. Ama biz yıllar yılı o yağla beslenmeye devam ettik. Sonraki yıllar hem zeytin yağı çoğaldı ve hem de ayçiçek, pamuk, fındık, mısır yağları piyasada cirit atmaya başlayınca bizler de haşhaş yağını unutup onlarla beslenmeye devam ettik. Ve de zaten haşhaş kozalakları Toprak Mahsulleri Ofisi’nce satın alınmaya başlandığı yıllardan sonra yağ üretimi de oldukça azalmıştı. Küçük imalathaneler kaybolduğu gibi yağ çıkaran büyük fabrikalara da rastladığımı söyleyemem. Daha doğrusu on yıllardır haşhaş yağı yemedim desem yalan olmaz.
Haşhaş üretimi Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından kontrollü ekilmekteymiş. Bir dönem görev yaptığım ilçemizin Hatipler köyünde o dönem birlikte çalıştığımız Muhsin ÖZOĞUL (rahmetle anıyorum) okulun bahçesine haşhaş ekmek istedi. Ben de olur ekebilirsin dedim. Uğraştı, didindi, çoluk çocuk emek verdiler ve sonunda o günün parasıyla 8 bin lira kazanmışlardı. Bu rakam da bizim neredeyse sekiz aylık maaşımız kadardı. Ertesi yıl köylülerin dolduruşuyla ben de ekeyim dedim. Bir çiftçiye 250 TL. verip sürdürdüm, 250 TL’ye de tohum alarak ekimi yaptık. Nisan, mayıs aylarına doğru yeşeren haşhaşlarımızın çapalanması gerekiyormuş. Benim bu konularda zerre kadar bilgim yok. Öğrenciler “öğretmenim haşhaşı çapalayalım mı” dediklerinde “tamam” diyordum. Onlar evlerinden getirdikleri çapalarla işleri hallediyorlardı. Derken mayıs ayı ortalarında okulların tatil olmasıyla birlikte biz de köyden ayrıldık. Aklımızda hayalimizde ektiğimiz haşhaşın ne olacağı bir kez bile olsun şekillenmedi. Ta ki ağustos ayı ortalarında Banaz’ımızın öğretmen evinde otururken iki jandarma, köy muhtarı ve ofis müdürünün baskını ile aklım başıma geldi. Ofis müdürü “hoca! kaldır elleri” deyince; “hayrola” dedim.. “Haşhaş ekmişsin ve teslim etmemişsin” deyince başıma kaynar sular dökülüvermişti. “Eyvah!” dedim.. Ektiğimiz haşhaşı teslim etmemiştik ve ne olduğunu dahi mayıs ayından beri görmemiştim. Arabalara binerek köye gittik. İki dönümlük tarlanın bir köşesinde fındık büyüklüğünde az bir miktar haşhaş kalmıştı. Askerler onları toparlayıp birkaç çuvala doldurdular. Ofis müdürü ve muhtar “ne yapalım hocam bu suç büyük, cezası var” dediler ama sonunda bir tutanak yapıp beni iyice utandırdıktan sonra içimden tövbeler ederek oradan ayrıldım. Bir daha anlamadığım işi yapmayacağım diye söz verdim. Sonraki günlerde ofisten bana haber gönderiyorlardı. “Hoca hesaplar kapanacak burada 175 lira haşhaş paran var gel al” dediler. Ben de haber gönderdim. “Alın yiyin o parayı ben sizin semtinize gelmeyi hak etmiyorum” demiştim.. Benim haşhaş hikayemde böylece son bulmuştu..
Ama hala sarı haşhaşı, siyah haşhaşı zevkle yemeye devam ediyorum, her ne kadar haşhaş yağına ulaşamamış olsam da. Yöremizdeki tarlaların mor beyaz çiçek açan renklerini izledikçe huzur buluyorum. Bu konuda büyük zorluklara katlanmış Bülent ECEVİT’i rahmetle anıyorum. Ve en başta dediğim gibi her şeye maydanoz olan Amerika’yı da bir kez daha kınıyorum. Haşhaştan elde edilen afyon ürününün tıpta önemli alanlarda kullanıldığı gerçeği ortada iken bazı kendini bilmezlerin bunun uyuşturucu sektöründe kaçak olarak değerlendirdikleri de bilinmekte iken insanların bunu hak etmediklerini düşünüyorum. Sağlıklı bir nesil için, maddi çıkarlar için gençlerimizin zehirlenmelerine de ülke olarak bizlerin göz yummaması gerekmektedir.
Ve haşhaşı ekmeye devam ediyoruz. Her şeye rağmen. Yine de AŞI olun... Sağlıkla kalın.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.