Tamı tamına ikibuçuk yıldır süren Corona’lı Covit-19 musübetinden sonra insanlar şimdi de astronomik rakamlara ulaşan zamlarla boğuşuyor. Yaklaşık 10 aydır süren zam furyası hala durmakta bilmiyor. İyi de nereye kadar sürecek bu durum.
Yılbaşına gelen asgari ücret zamlarından bu kapsam içindeki çalışanlar pek memnun kalmışlardı. Esasen 2 bin sekizyüz liradan 4 bin ikiyüzelli liraya yükselen maaşlar hesapta yüzleri güldürecekti. Ancak henüz iki defa zamlı maaş alan asgari ücretliler şimdi kara kara düşünüyor.
Bu arada her zaman ifade ettiğim gibi SSK ve Bağkur emeklilerine yeteri kadar zam yapılmadığını ve bu kesim ile birlikte küçük esnafın adeta yok sayıldığını, HİÇ YERİNE KONULDUĞUNU ve bunu da kabullenmedi-ğimi NET bir şekilde tekrar belirtiyorum.
Dedik ya, henüz iki defa zamlı maaş alan ve kelime anlamı en düşük ücrete mahkûm olan çalışanlar ne yapacaklarını bilemediklerini söylüyorlar. Hepimiz de çok iyi biliyoruz ki geçen yılın rakamlarıyla maaş alan bir asgari ücretli, bu yılın maaşından çok çok daha iyi geçinebiliyordu.
Piyasa durulmak bilmiyor. İğneden ipliğe, deterjandan şeker herşey ortalama ikiye katladı. Sosyal medyada ara sıra yapılan geçen yılın market paylaşımları öyle bir katlamış ki görenlerin ağzı açık kalıyor.
Bugün için rakamları ele aldığımızda Türk-İş mart ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 4 bin 928 lira olarak açıkladı. Yoksulluk sınırı ise 16 bin 052 olarak belirtildi. Düşünebiliyor musunuz, yılbaşında maaşına çok iyi zam alan bir asgari ücretli çalışan açlıkla boğuşuyor. Ne kadar vahim bir durum değil mi? Oysa 16 bin lira maaş alan bir kişi bile ne yazık ki “YOKSUL” sayılıyor.
Sizce ülkemizde 16 bin lira ve üzerinde maaş alan yüzde kaçlık bir kesim vardır?...
Bu konular gündeme geldiğinde özellikle yurt dışındaki vatandaşlarımız hemen, “Eee bizde de fiyatlar çok arttı. Mesela geçen yıl 1,30 euro olan yakıt 2,20 euroya çıktı!”...
İlk etapta evet, neredeyse yüzde yüze yakın fiyat artmış. Ancak bizde yüzde üçyüz arttığını, bir asgari ücretlinin maaşıyla 197 litre yakıt alabildiğini, bir gurbetçinin ise bir aylık maaşıyla ortalama 1.136 litre yakıt aldığını bunlara nasıl izah edeceğiz.
Sevgili gurbetçilerimiz, yapmayın, etmeyin. Birilerine yağcılık yapacağız diye böyle saçma, adaletsiz, tarafsız kıyaslama içine girmeyin. Gerçek-ten buna inanıyorsanız da gelin bu memlekette buranın şartlarına göre yaşayın da göreyim sizi...
Ben diyorum ki yöneticilerimiz bu gidişe bir dur demelidir. Herşeyi bir kenara bırakalım, akaryakıtta neredeyse günlük oynayan rakamlarla bir istikrar sağlanmaz. İlk olarak buna bir formül bulunması lazım. Diğer taraftan gıda ve tüketim maddelerinde sıkı ve ADİL bir denetleme mekanizması gerekiyor. Bu yıldan gelecek yılı düşünerek üreticiye, çiftçiye düşük maliyetli hammadde, mazot, tohum, gübre tedarik edilmeli.
Buna benzer önlemleri almak çok zor değil. Bırakın ikide bir müjde vermeyi, gerçekten imkan verin de biz de inanalım. Politik yalanların zamanı çoktan geçti!...