Yıllar su gibi akıp gidiyor. Şöyle bir geçmişe baktığınızda sanki rüya görmüş ve uyanmış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Ama dikkat edecek olursanız hep zarardayız. Biliyorsunuz ki zararımız ömürdendir. Yaşlar alındıkça ömürler azalıyor, ömürler azaldıkça da ümitler bir bir sönmeye devam ediyor. Kimileri ben şöyle yapardım yok ben yapardım diye yüksekten atmalar yapsa da artık hem cüzdanlar eskiyor hem de geride kalan kilometreler azalıyor. Yani bulunduğumuz yerin farkına varıp ona göre hareketler, ona göre davranışlar yapmamız gerekiyor.
Bu yılı da bitiriyoruz. Geleceğe umutla bakabilmemiz için geçmişi güzelce irdelemek, yapılan yanlışları, yapılan hataları tekrarlamamak önemli olacaktır. Vay anasına beee!. Demek bir yıl daha bitiyor.
Ama bu geçen yıl bizleri oldukça hırpaladı. Mart 2020'de yaşantımıza giren COVİD belası hala bizi terk etmemek için direniyor. Ama o haklı, neden mi çünkü bizim insanlarımızın önemli bölümü onunla dalga geçiyor; “bana bir şey olmaz, o da kimmiş, biz ne koleraları ne aidsleri atlattık”. Evvelallah. Desekte kazın ayağı öyle değil. Bu ciddi bir tehdittir yaşamımız için. Ben o varyantları, omikronları anlamam. Benim için bu tehlike varsa hep birlikte önlemleri almak zorunda olduğumuzu bilirim. Bu mikrop elle tutulur gözle görülür bir meret değil ki alıp şöyle uzaklara atabilesin. Bu görünmez belanın çaresi maske mesafe ve hijyen ile birlikte tüm insanlarımızın olacağı AŞI ile sonlanacaktır. Başka yolu yok sanırım.
Ben aşıya karşıyım diyenlere şaşıyorum. Böyle bir imkan varken niçin değerlendirmiyoruz. Hangi nedenlerle karşı çıkıyoruz. Üstüne üstlük kendiniz karşı çıktığınız gibi arasatta kalan insanları da ayartıp onları da karşı çıkmaya zorluyorsunuz.. Yapmayın, etmeyin, bırakın böyle gereksiz algıları. Bakın hala kayıplar veriyor ve vermeye devam ediyoruz. Bir can kolay yetişmiyor. Üzmeyelim birbirimiz ve asla üzülmeyelim .
Ve 2021'i uğurlarken dünyadaki ekonomik sıkıntılarla birlikte biz de bu sıkıntılardan nasibimizi alıyoruz. Düşmez kalkmaz bir ALLAH deriz her zaman. Gerek insanoğlu gerekse her şey zamanla düşer kalkar. Bunlardan biri de DÖVİZ. Son günlerde oldukça havalanan döviz kurları bir gece ansızın tepe taklak oluverdi. Kim yaptı nasıl yapıldı ben pek anlamam. Zira yıllar yılı ne dövizle ne altınla öyle pek fazla işim olmamıştır. Elbette benim olmasa bile olanlardan ziyadesiyle etkilendiğimiz olmuştur. Şimdi emekliyiz diye etkilenmemek mümkün değil. Herkes gibi biz de bu düşüş inişlerden nasibimizi alıyoruz. Hani hep diyorduk ya benzine zam geldiğinde ben etkilenmiyorum. Çünkü hep elli liralık benzin alıyorum derdik. Amma arık devir değişti. Şimdilerde bu hareketlilikten nasibini almamak mümkün değil. Öylesine bir çarpılıyoruz ki şeytan çarpmış gibi oluveriyoruz adeta.
Neden düştü nasıl çıktı vallahi ben yorumlayamıyorum. Bu yeni model ne getirecek ne götürecek ekonomistler habire yorumluyorlar. Günün modası iktidar kanadı savunuyor muhalefet eleştiriyor. Ama arada bizler tabiri caizse ayvayı yiyoruz. Kimi bu iş tutmaz önümüzdeki günlerde yine yükselir diyor. Kimi gözlerimdeki ışıltıya bakın diyor. İki cami arasında kalmış beynamazlar gibi çıkış arıyoruz kendimize. Ama düşmeyen gıda maddelerindeki fiyatlar belimizi bükmeye devam ediyor. Ne doğalgaz ne de elektrik fiyatları tepetaklak gitti. Akaryakıt ise kuruşluk azalmalar ile bize sanki ümit vermeye çalışıyor. Oysa ücretlerimize yapılan ve yapılacak olan artışlar bunları karşılamaya yetecek oranlara ulaşamıyor bile. Her ne kadar EZDİRMEYECEĞİZ deseler de gerçekler öyle görünmüyor. Vallahi eziliyoruz billahi büzülüyoruz. Bu gün araba fiyatları 400'ü bulmuş hangi orta düzey gelirli bir vatandaş bu rakamlara ulaşabilir bilemiyorum. Ama ortada bir gerçek daha var hala pırasa gibi araba alınıp satılıyor. Hala caddelerde çift sıra parklar, yollarda tıkanmış bir trafik. Hangisi doğru bilemiyorum süzemiyorum.
Dedim ya artık yılı tüketiyoruz. Kahinler 2022'nin daha sert geçeceğinden dem vuruyorlar. Biz Çanakkale savaşında kuru ekmek ile üzüm hoşafı yemiş insanların, kurtuluş savaşında ölen öküzünün yerine kendini boyunduruğa vurmuş neslin torunlarıyız. Varlığı da biliriz yokluğu da. Hepsine göğüs gerecek kadar yüce bir milletiz. Birlikteliğimizi korudukça, birbirimize saygıda kusur etmedikçe bunlara karşı durabilecek gücümüz her zaman vardır. Bakmayın siz yukarıdakilerin ağız dalaşına. Olağan üstü durumlarda biz kenetlenebilecek bir karaktere sahibiz.
Haydi artık sen git bakalım 2021, sana güle güle diyelim ki 2022'ye hoş geldin diyebilelim. 2022 sen de geleceksen güzelliklerle gel. Umutlarla gel neşeyle gel. Sağlıkla gel. Gel ki gülsün yüzümüz.
Nasıl da geçti habersiz.. Anlayana aşk olsun. Gelecek daha huzurlu bir yaşam getirsin hepimize!...