Yarın "Öğretmenler Günü"... Koca bir yılı bir kenara bırakıp bir güne tıkıştırmaya çalıştığımız o güzel insanların müstesna günü.
Herkesin mutlaka bir öğretmeni olmuştur, iyisiyle, kötüsüyle. Ama çok küçük istisnai durumlar haricinde hayata daldığımız zamanda hepimizin minnettar olduğu kişilerdir öğretmenler. Orta yaş ve üstündekilerin öğretmenleri büyük olasılıkla hayata veda etmişlerdir. Dünyadan göçüp gitmişlere rahmetler dilerim. Ama hayatta olanları gelin bu sene biraz daha fazla mutlu edelim. Onları ziyaret edelim, telefonla arayalım, gönüllerini alalım...
Çünkü...
Öğretmen kutsaldır ana gibi...
Öğretmen kutsaldır baba gibi...
Üstelik bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen peygamber efendimizin sözünden tam 28 harf daha fazlasını öğretenlerdir öğretmenler.
İnsanı en çokta ilkokul öğretmenleri etkilemiştir. Çünkü bir bebek dünyaya gözünü açtığında yaşama dair her şeyi anasından babasından öğrenir. Ama hayata dair olanlarını öğretmeni kazandırır ona.
Her zaman söylemişimdir; öğretmenlik gerçekten kutsal bir meslektir benim için. Nasıl din adamları, dürüst olarak, Allah'ın kitabına uyarak insanların iyi olması için çaba sarf ediyorlarsa öğretmenler de; gencecik, hayata hazırlanacak beyinlere vicdanıyla, ahlâkıyla, örnek kişiliğiyle her şeyi öğretmektedirler. Yarın hayatta başarılı olmanın, kararsız kalmamanın, mutlu ve muvaffak olmanın temeli oralarda atılmaktadır.
Ne yazık ki bugün bunu tam olarak görmesek, söyleyemesekte öğretmen, din adamı ve bizi yönetenler son derece adil olmalı, ahlâklı ve dürüst olmalıdır. Bu üç ayrı branştaki üç unsur bir ulusun temellerinin sağlamlığından birinci derecede sorumludurlar.
Günümüzde öğretmenlerin sorunlarıyla, sıkıntılarıyla millet olarak, devlet olarak yeterince ilgilenebiliyor muyuz, bunu da sorgulamamız lazım. Öğretmenlerin problemleri çözülürse okuldaki, dersteki başarıları kesinlikle artacaktır. Ekonomik ve sosyal problemlerle boğuşan bir öğretmen sağlıklı bir öğretim veremez. Sorunlar giderilmeli ki; öğretmenden haklı olarak başarı istenebilsin.
Diğer taraftan bir öğretmen de öğreteceği, anlatacağı konulara hakim olmalıdır. Yani; "çocuklar, konumuz şu, haydi çalışın bakalım"la dersi geçiştirmemeli.
Eğitim-öğretimdeki en büyük problemimiz maalesef, "TAŞIMALI EĞİTİM" dir. Bu, bana göre olduğu gibi toplumun büyük bir çoğunluğu için böyledir.
Taşımalı eğitim öğretim bizlere çok şeyler kaybettirmiştir. Köylerdeki tarım, hayvancılık, çiftçilik, üretim maalesef bitme seviyesine gelmiştir. Köydeki öğretmen orada hem ziraat mühendisi, hem veteriner hem de büyük bir akıl hocası rolünü üstlenmişti. Ancak ülkeyi yönetenler bunları görmemekte, yanlıştan dönmemekte ısrar etmektedirler. Köydeki okul bir çiftlik, bir fabrika, bir sanayisi aslında. Tıpkı eskilerdeki Köy Enstitüleri gibi...
Öğretmenlik kutsaldır, bu kutsiyetin önemini bilenler için. Zaten ilmiyle, irfanıyla, vicdanıyla görev yapanlar bunun önemini tartışmasız bilmektedirler. Gelin bizler de onların kıymetini bilelim. Yarın bir anlıkta olsa onları mutlu edelim...