Dünyanın her türlü hali var, kimi ağlıyor, kimi gülüyor. Kimi yokluktan cefa çekiyor, kimi bolluktan sefa sürüyor. Her iki taraf için de hayat devam ediyor.
Önemli olan bu akışta kendimize, çevremize ve memleketimize zarar vermeden bize verilen sınavı, görevi tamamlamak değil mi?
Düğünler, etkinlikler, bayram hazırlıkları başladı. Herkes bir başka mutlu, bir başka rahat (!)...
Gerçekten de bu pandemi dönemi hayatı burnumuzdan getirdi. Bir yanda hastalık, ölüm, bir yanda uyulması eziyetli bir takım yaptırımlar. Yani yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali. Her açıdan ne kadar zor, ne kadar sıkıcı bir durum bu yaşananlar...
Bizlere güzel alışkanlıklarımızı unutturdu bu illet. Eşimize, dostumuza şöyle sıkı sıkıya bir sarılmaya hasret kaldık. Komşu ziyaretlerini yapamaz olduk. Onu geçtim de bir hastayı ziyaret edemez, yakın çevremizdeki yaşlıların yanına varıp yalnızlıklarına ortak olamaz olduk. Dünyadan göçenlerin eşinin dostunun derdine ortak olamadık, onları teselli edemez olduk.
Dünyanın çoğu yerinde çok fazla bir şey değişmedi ama Türk Milletinin sıcak kanlılığı resmen soğutuldu, donduruldu.
Diğer taraftan dedik ya, düğünler, eğlenceler başladı diye. Ne yazık ki bu cephede de yine maske yok, yine mesafe yok. Sokaklarda maske takan insanların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Yoksa maske kullanma zorunluluğu kalktı da bizim haberimiz mi yok!..
Her bir şeyde olduğu gibi bunda da yanlış yapıyoruz. Bu boşvermişliğin acısını henüz yakın geçmişte çekmedik mi? Bu vurdumduymazlık yüzünden çok yakınlarınızı, sevdiklerimizi yitirmedik mi?
Aşı olmayan daha milyonlarca insan var. Aşı olunca da her tehlike bitmiş değil ki! Ne olur ki biraz daha temkinli davransak. Ne kaybederiz ki bir süre daha gevşemeden kurallara uyarak yaşasak.
Görevliler maskeye, mesafeye karşı uyarıları gevşetince her sıkıntıyı bitti gibi görmek ne yazık ki gaflettir. Bu gidişle birkaç ay sonra eski durumlara geri dönmek işten bile değil...
Evet, düğünler başladı. Ancak ölümler de devam ediyor. Bir akrabamız koronadan yaşamını yitirirken, aynı yerde yakınları düğün telaşında. Tabii ki yaşam bir şekilde sürüp gidecek. ölüm de, düğün de birbiriyle kardeşmiş. Kimileri acılarını kalbine gömecek, kimileri mutluluklarını yüzlerinde görecek.
O sebeple bizler bu konularda hassas davranalım. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Düşenin dostu olmuyor. Koca dünyanın aciz kaldığı olayda azraile kafa tutmanın alemi yok. Yaşarsanız helal olsun, ölürseniz; “ölüp gitti işte!”..
Hayat böyle...