“Nereden sevdim o zalim kadını, bana zehretti hayatın tadını” şarkısındaki gibi bu korona mereti de bize hayatın tadını zehretti. Yüzyılın da çilesi oldu. Vurdu her yeri, darmadağın etti olanı biteni. “Önce ekmekler küçüldü, diyordu şair ya!.. Ama şimdi önce küçülen GAZETELER oldu. Sorunlar dağ gibi büyüdükçe çözümlerde o oranda küçülüyordu. Çalışanların bir kısmını saf dışı ettik, yetmedi. Sayfaları azalttık olmadı, gün sayımızı yarıya düşürdük kafi gelmedi ve hep birlikte haykırmaya başladık.. “BATIYORUZ”... Yerel basın günbegün eriyor.. Ama bakıyorum da ateş düştüğü yeri yakıyor ve anlıyorum ki bizim mağduriyetimize kimse çare olmak için caba harcamıyor..
Evet; yüzlerce gazete yayın hayatından çekildi ve onlarca televizyon kanalı kapandı, karanlığa büründü. Birileri de bunu içten içe istiyordu. Ne var ki onların da imdadına CORONA yetişti. Şimdi sinsi sinsi gülüyorlardır.. Ama bir de şu gerçek var ki; muhalefetsiz iktidar, basınsız demokrasi kolay olmaz. Olur olmasına da tadı olmaz.
İllaki BASI olacak ve hem de ÖZGÜR olacak. Halkın dileklerini, toplumun taleplerini yetkililere, ilgililere iletecek Onların güzel yaptıklarını halkına iletecek. Daha doğrusu haberleşme köprüsünü kuracak ve halkının güzel bir yaşam sürmesine katkı sağlayacak.
Geçen haftalarda Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGF) basınımızın sorunlarını tartışmak ve Başkanlar Konseyi toplantısını gerçekleştirmek için TELEKONFERANS sistemi ile buluştu. Malum her türlü toplantı yaşanılan olumsuzluklar gereği yapılamıyordu. İzledim. Ağzını açan dertlerini dile getiriyordu. O kadar anlatılacak konu vardı ki bir türlü sonlanmıyordu. Uzunca süren bu haberleşmede en çok dile gelen BATIYORUZ oldu. Gerçekten batıyor muyuz diye düşündüm. Ve evet şu kanıya vardım ki YEREL BASIN batmasa da can çekişiyor. Yaşamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Ama tek başına başarılacak bir iş değil. Her şartlarda devletimizin de buna el atması ufak-tefek demeden DESTEK vermesinin şart olduğuna inandım.
İlk başlarda haftada aralıklı çıkmak çözüm gibi görünse de pek fazla katkı sağlayamadı. Toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi bizim sektörde de ilanlar azaldı. İşyerleri bir bir kapanınca reklamlar durdu. Ve gelir otomatikman düştü. Masraflar aynı kalınca açık günden güne büyümeye başladı. Yani çöküş hala devam ediyor, bilemiyoruz nereye kadar. Buna dayanmak hakikaten zor ve.. Çözüm bekliyor.
Neler yapılabilir?..
Öncelikle devlet kamu spotlarını gazetelere dağıttığında, karşılığında bir ödeme yapmalı. Uzun vadeli kredi olanağı sağlanmalı. Çalışanlardan sigorta ve vergi indirimi yapmalı. Gazete kağıdı temin edilmeli, maliyetine gazetelere ulaştırmalı Devlet daireleri, yerel gazetelere abone yapılmalı.. Basın İlan Kurumu’nca yapılan 15'lik kesintiler azaltılmalı hatta kaldırılmalı. Gazetecilere verilen küçük miktarlı faizsiz kredi imkanı genişletilmeli ve çalışan her gazeteciye uygulanmalı. İşin mutfağındaki gazetecilere karşılıksız 1000'er lira yardım yapılmalı. İşten çıkarılmalar önlenmeli. Çok şey mi istedim, olabilir ama bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Aralarından bir kaçı gerçekleşse bile inanın ne kadar mutlu oluruz.
Hani bir kampanya başladı ya.. “BİZ BİZE YETERİZ” diye.. İsterseniz biz de onu Türkiye Gazeteciler Federasyonu bünyesinde yapabiliriz.. Neredeyse 20 bine yaklaşan bir üye potansiyelimiz var. Her üye ayda 50 TL. birikim yapsa yıl sonunda hatırı sayılır bir rakama ulaşır. Toplanan para 3'er 5'er bin TL. olarak ihtiyacı olan üyelere faizsiz, olarak verilir. Parayı alan üye bunu eşit taksitlerle öder ve masraflara küçük bir miktar katkı sağlar. Böylece ateşi söndürmese de alevi azaltır diye düşünüyorum. Elbette bu işin mali ve hukuki karşılıkları bulunmak şartıyla. Bir nevi DAYANIŞMA diyebiliriz. Ne dersiniz..
Senenin belirli dönemlerinde GAZETECİLER GÜNÜ adı altında çeşitli kutlamalar yapılmaktadır. Bunların hiç biri bizi mutlu etmiyor. Adı “bayram” olsa da, olmasa da bize bayram sevinci yaşatamıyor. Her türlü olumsuzluğun yaşandığı şu günlerde biz basın çalışanlarına öyle güzel, öyle anlamlı, küçükte olsa katkılar sağlasanız da bizlerde BAYRAM edebilsek. Bakın 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, Ramazan Bayramını sevinçle, neşeyle kutlayamadık. TBMM’nin 100. kuruluş yılı coşkusunu yaşayamadık. Hepsine toptan bir BAYRAM ettirseniz ne kadar makbule geçer. Herkesin BAYRAM yapabilme, BAYRAM’ı yaşayabilme umutlarının yeşermesi dileğiyle...
Saygılarımla.