İlçemizin havasıyla, suyuyla, yemyeşil ova ve dağlarıyla hep övünürüz. Doğal ortamından gurur duyarız. Ama bu övüncümüz bir yere kadar dolu dizgin giderken, sonlarına doğru iddiasını yitirmektedir. Çünkü sosyal yaşamda her nedense yıllardır sınıfta kalıyor, bir türlü istenilen seviyeye ulaşamıyoruz.
İlçemizde bir yüksek okul var. Bir hayli önemli bölümleri de var. Aynı zamanda bu okulda yaklaşık bine yakın öğrenci okuyor. Ancak en az yarısı ikametgânı Uşak olarak seçerek ilçemize gelip gitmeyi tercih etmektedir.
Konuyu merak edip kendilerine sorduğumuzda ise, Banaz’da yapacağımız hiç bir aktivite yok. İlçeniz sıkıcı bir yer. Ancak Uşak’ta ortam hareketli, her yer cıvıl cıvıl. Hiç bir şey yapmasak bile bir sinemaya gidiyoruz, alışveriş merkezlerinde çok güzel zaman geçirebiliyoruz diyorlar.
Doğru mu, doğru...
Gerçekten de ilçe pazar günleri ölü bir şehre benziyor. Tiyatro yok, sinema yok, sportif faaliyetler yok!..
İyi, kötü iki spor kulübümüz vardı, önler de bitti. Bu ilçede Türkiye’nın 1. liginde mücadele eden “Bayan Voleybol Takımı” vardı. Hiçbiri yok artık. Yani günden güne ileriye gideceğimize maalesef geriliyoruz, köhneleşiyoruz.
Pazar günleri ile bomboş dedik. Peki bunca insan ne yapıyor? Evlerine kapanıp pijama, terlik zaman mı geçiriyorlar sanıyorsunuz?
Tabii ki hayır. Banazlılar pazar alınca ilçeyi terk ediyorlar. Bir kısmı soluğu Uşak’ta, bir kısmı Afyonkarahisar’da, kalan kısmı da daha uzak yerlerde alıyorlar. Aynı ilçede okuyan öğrenciler gibi. Aslında ilçede okuyupta ilçede kalan öğrenciler maddi durumlardan ötürü evlerinden bile pek çıkmıyorlar.
Bu söylediğimiz yerlerin hareketli olan yerlerine giderseniz mutlaka ilçeden insanlara rastlarsınız.
Yalnız bu durum şimdiki, üç beş yıl önceki durum değil. Çok eski zamanlara kadar dayanıyor bu! Yani oldum olası durum böyle gelmiş, böyle gidiyor havasında...
İlçemizdeki ölü toprağını kaldıracak olan başta idarecilerimizdir. Banaz’ı elbette “emekli şehri” olarak bilen ve sevenler ağırlıkta ama bu gidişin bizleri daha da köhneleştireceğini unutmamalıyız.
Bu konuda neler yapılabileceği konusunda elbette bir çok fikir ve öneri ortaya atılacaktır. En azından kıyısından, köşesinden bir şeyler yapılmalı bence.
Aslında şimdiden seslerini duyar gibiyim sayın yöneticilerin. Rahmetli Demirel’in “Benzin vadı da biz mi içtik?” dediği gibi, “Para var da biz mi yapmıyoruz?” dediklerini biliyorum.
İyi de para olsa onu baban da yapar. Önemli olan kafayı çalıştırıp gerekli kaynağı bularak bunları yapmaktır. İstedikten sonra!...