Hiç kimse hiçbir şeyin kıymetini, onu kaybetmeyince anlayamaz. Gözünün önünde yıllarca dursa bile çoğu kez dönüp bakmaz bile. Biz de buralarda ne çok nimetin kıymetini bilmiyor, bilemiyoruz.
Bizim buraların havası, suyu, dağları, ovaları mükemmel güzelliktedir. Murat Dağının havası ve suyu Banaz Ovasının eşsizliği ve verimliliği ile göz doldurur.
Banaz'ı Banaz yapan asıl unsur havası ve suyudur. Ancak Murat Dağının suyuyla beslenen ovanın verimini gerektiği gibi sağlayamıyoruz. Herşeyden önce bu ilçedeki gelmiş geçmiş tüm idareciler Banaz'ın hayvancılıkla mı, yoksa tarımla mı uğraşması gerektiğini, ya da sanayi merkezi olması gerektiğine bir türlü karar verememişler.
Bu sebeple bu ilçe arasatta kalmış ve kendi haline bırakılmıştır.
Bilindiği gibi Murat Dağı'nın başında bu eşsiz dağı yok edebilecek kara bulutlar dolaşmaktadır. Bu verimli dağ, maden aranmasının tehlikesiyle rahat bir nefes alamamakta ve rahat bir nefes verememektedir.
Eğer bu dağda yarın olası bir altın atanmasıyla neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Biz düşünüyor ve içimize karabasanlar çöküyor.
Siz hiç Murat dağına gittiniz mi? Tertemiz, binbir türlü çiçek, çam kokan havasından soludunuz mu? Buz gibi sularından içtiniz mi? Peki dağlarından kekik toplayıp içtiniz mi hiç?
Sanırım yüz kişiden doksanı yapmamıştır bunları...
Peki siz hiç karşısına geçipte yüreğinizi ferahlatıp içinizi ısıtacak manzarasına baktınız mı?
Uşaktan ilçeye gelirken solunuzdan yavaş yavaş görüntünüze giren ihtişamlı Murat dağını gönül gözünüzle gördünüz mü hiç!
Ya da Sandıklı tarafından, Sivaslı yolundan Banaz'a gelirken başı karlı o muhteşem dağı durupta seyrettiniz mi hiç!
İşte bunları yapsaydınız Murat dağında altın aranacak denildiğinde ilk olarak ayağa kalkıp sahip çıkacak siz olurdunuz.
Üç kuruş için güzelim değerlerimizin yok olmaması için her şeyinizi ortaya koyar ve "OLMAZZZ" derdiniz.
Ama sen uyanmazsan, ben uyanmazsan ne yazık ki menfaat avcıları üç kuruşa buraları feda edecekler.
Buraları ilk başta hemen koynunda yaşayan köylüleri korumalı. Ondan sonra en yakınındaki köylerden başlayarak, Banaz, Gediz, Simav, Uşak ve sonrasında tüm Ege Bölgesi, Kütahya, Eskişehir halkı ve idarecileri sahip çıkmalıdır. Hatta Ankara, İstanbul sahip çıkmalıdır ki gelecekte susuz, havasız kalmayalım.
İşte böyleyiz, elimizde, gözümüzün önünde böyle yüce bir değer var. Ama kıymetini bilmiyoruz, onu öldürmeye yeltenenlerin karşısında dikilemiyoruz.
Kim göçüp giden anasının, babasının ve geçmişlerinin arkasından, değerini bilmenin acısını çekmedi ki!... Kim "keşkeee" demedi ki?...