“BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR,
TOPRAK; EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR”...
Behey terbiyesiz insan, sen kimsin ki bu tarihi, kitaplara sığmayan yüce milletin bayrağını yırtıyorsun?.. Ülkemiz bunca derdin, bunca felaketin, bunca sağdan soldan gelen saldırıların hedef noktası olmuşken bir de terbiyesiz bir şahıs bayrağımıza el uzatarak moralimizi bozmaya çalışıyor. Elbette direncimiz asla kırılmaz, hakkımızı savunur ve bayrağımızı yere düşürmeyiz.
Bu Yunanlı kişinin bilmediği çok şeyler var.. Okumamış, atalarından dinlememiş veya sergüzeşt bir tavır içinde kalmış. Şöyle anımsatayım isterseniz bu şahsa..
“Kurtuluş Savaşı döneminde Yunan orduları artık pılısını-pırtısını toplayıp kaçmaya hazırlanıyor.
Göğem köyü yakınlarında Yunan general TRİKOPİS yakalanıyor. Uşak merkezde ATATÜRK”ün kaldığı binaya getiriliyor. Askerler çok kızgın ve hınçlı! Trikopis”i getirirlerken merdivene bir Yunan bayrağı seriyorlar. Huzura çıkarken bayrağa bastırıp, çiğnetip geçirecekler. Atatürk bunu görür görmez müdahale ediyor. “Tez bayrağı yerden kaldırın, bayraklar bir milletin timsalidir, asla ayaklar altına alınmamalıdır” diyor. Emri alan askerler söyleneni yapıyorlar. Ve bu arada elleri kelepçeli olan generalin ellerinin kelepçeden çıkarılarak çözülmesini istiyor. “General bizim misafirimizdir”...
Hafızalarınızdan kolay silinmeyen bir başka olay da şöyle.. 1996 yılında Yunanistan ile aramızda KARDAK kayalıkları nedeniyle kısa süreli bir dalaşma olmuştu. Yunanistan bu kayalıklara kendi bayrağını asmıştı. Bizim askerlerimiz de Yunan bayrağını oradan söküp yerine TÜRK bayrağını asmışlardı. Sökülen bayrak şimdi nerede biliyor musunuz.. İşte o bayrak Gölcük Deniz Komutanlığı müzesinde muhafaza edilmektedir. Bu küçük ama anlamlı anekdotları o bayrağı yırtmaya kalkışan Yunanlıya iyice anımsatmak isterim.
Sizler hiç akılda hayalde olmadan, hiçbir gerekçesiz bizim ülkemizi işgal ediyorsunuz ama bakın bizim atalarımız sizlere ne kadar güzel davranışlar içinde bulunuyorlar. Bir düşün bakalım. Ne yaptın daha doğrusu ne yapmaya çalıştın. Birilerinin gazına mı geldin.. Birileri seni karıştırıcı olarak mı dizayn etti?..
Bütün bunlara rağmen ülkemiz gereken yerlere gerekli cevapları vermiş olup asil TÜRK halkı da kendine düşen sağduyulu davranışı ile olayı kınamıştır. Bu hataların bir kez daha yapılmaması ve yaşanmamasını diliyor, insanları insanlığa davet ediyorum.
Evet; bizler yeniden son günlerde yaşadığımız ve hala devam eden deprem gerçeğine dönelim. Sallanıyoruz ve bu sallantılar daha uzun zaman eylemine devam edecek. Bundan kurtulmak elbette bir anda mümkün değil.. Aslında kurtulunmuyor da. Zararları en aza indirgemek için gerekli tedbirleri alabiliyoruz diyelim.
Şimdi hiç kimse kimseyi suçlamadan yeni bir yol haritası çizip, ne yapabilirizi konuşmak gerek. Başka ülkeler, yani depremle içiçe yaşayan ülkeler ne yapmış, nasıl önlemler almış onları bir kez daha gözden geçirip, güncelleştirerek ülkemize uygun önlemler almalıyız.. Tabi bunların en başında SAĞLAM yapılar gelmektedir. Rahmetle andığım A. Mete IŞIKARA’nın güzel sözünü yineleyeyim.. “Deprem öldürmez, çürük yapılar öldürür” demişti. 1999 yılındaki büyük gölcük depremi sonrası..
Televizyonlarda son günlerde sık gösterilmeye başlandı Türkiye’nin deprem haritası. neredeyse dört bir yan kızarmış. Tehlike arzediyor. Öyleyse bundan sonraki atılacak adımlar bu haritaya bağlı olarak atılmalı.
Deprem uzmanlarınca hazırlanacak geniş bir rapor yasa artık milli bir yasa olarak kabul edilmeli ve hiçbir siyasinin dokunmayacağı ve harfiyyen uygulayacağı bir yasa haline getirilmeli. Sana göre bana göresi olmamalı bu işin.. Doğru saptanmalı ve yapılmalıdır.
Öncesinde pek hazırlıklı olduğumuz söylenmese de deprem anı ve sonrasında ülkemizdeki yardım kuruluşları ve kurumların, devletimizin, askerlerimizin bu konularda çok duyarlı ve hızlı hareket ettikleri de bir gerçektir. Zira halkımız da bu konularda ciddi yardımseverliğini ortaya koymaktadır. Yalnız arada bir kötü niyetliler de çıkmaktadır. Bunları araya almamaya özen göstermemiz gerekir.
Yabancı uyruklu bir gencin adı dolaşıyordu ortalarda. Elbette güzel bir şey olduğu belli ama abartmamalıdır. Zira 80 milyon TEK YÜREK oluruz böyle durumlarda. KENETLENİRİZ..
Tabi, yardım kuruluşları ve yardım için hareket edenleri de şeffaflığa ve açıklığa davet ediyorum. Buralardan bir şey elde etmeye RANT sağlamaya, mevki ve makam sahibi olmaya veya siyasi basamaklar elde etmeye kalkışmamalarını bilhassa önermekteyim.
Ey güzel insanlar!.. Şimdilerde de o kadar güçlükler, zorluklar, problemler arasında bir de Çin’den gelen korona virüsü tebelleş oldu. Gribin her türlüsünü yaşadık da şimdi bu nereden çıktı acaba. Yine bir provokasyon mu, soğuk savaş mı, anlayamadık. Ama ne olursa olsun bizler yine de tedbirlerimizi almalı ve aramıza sokmamalıyız. Bana bir şey olmaz mantığı artık geçerli değil.. Hani AIDS bu ülkeye geldiğinde bir çok insan “biz TÜRKÜZ bize bir şey olmaz” demiş ama sonunda bir çok insanımız yaşamını yitirmişti.. Şimdi de bu mantığı bir kenara bırakıp gereken önlemleri almalıyız. Başımız dik. Bayrağımız göklerde, sağlıklı huzurlu günlere..