Geçtiğimiz hafta Ankara’da TÜRK-İŞ’in genel kurul toplantısı vardı. Sendika bu kez farklı bir karar alarak bu genel kurula hiçbir siyasi partiyi çağırmamış. Ve basın olarakta Türkiye’nin gazeteci kuruluşlarını misafir etti. Biz de Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak bu davete icabet edip Ankara’nın yolunu tuttuk. Muhteşem bir topluluk vardı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen İŞÇİ sendika temsilcileri ve misafirleri ile yurt dışından 40'a yakın yabancı misafirler kongreye katıldılar. Tek adayla girilen seçimde Ergün ATALAY yeniden başkan seçildi.
Emeğimizden de vatanımızdan da vazgeçmeyiz sloganlarıyla açıldı kongre. Divan başkanlığına Türk-iş Genel Sekreteri Pevrul KAVLAK seçildi. Konuşmasına değişik iş kollarından gelen ve bu çatı altında toplanan emekçileri tek tek selamlayarak başladı. “Dostlar hoş geldiniz kavgamıza, insan gibi yaşamak çağrımıza. Hoş geldiniz çarkların tıkırtısına, şalterin kıpırtısına, sabır taşına hoş geldiniz.
Ne güzel şey kardeşlerim omuz omuza yürümek yollarda, sarılmak hiç tanımadığın bir yoldaşa, gök yüzünde uçan bir güvercine, elleri karanfil kokan emekçiye.. MERHABA” dedi.
Sonra Genel Başkan Ergün ATALAY geldi kürsüye.. Bu yıl asgari ücret görüşmelerinde Hak-iş ve DİSK’in görüşlerini aldıklarını anımsattı. Bir kişinin yaşam maliyetinin 2.578 TL. olduğunu vurgulayan genel başkan “Arkadaşlar bu rakamın üstünde görüşmelere başlayacaklar. Bu rakamın altında yapılacak teklifleri konuşmayız, masaya da oturmayız” dedi.
Kıdem tazminatları konusunda her türlü desteği vereceklerini söyleyen ATALAY, geriye doğru gidiş olursa bizim burada durmamızın bir anlamı yoktur.. dedi. EYT konusunda da bir yerlerden başlamak gerekir dedi.
Türkiye’de çalışan nüfusun sadece 2 milyonu örgütlü. Ülkeyi yönetenlere ve bize büyük sorumluluklar düşüyor. Kayıtsız çalışanları kayıt altına almak için girişimler yapılmalı. Ve her işçi mutlaka örgütlü olmalı..
Taşeron işçilerin hala sorunları var. Bazı yetkililer bu insanlarımıza hala taşeron muamelesi yapıyor. Ülkedeki AVM’lerde çalışan işçilerin 10 saatin üzerinde çalıştıkları ve gün görmeden yaşamlarını sürdürdüklerini anımsatan genel başkan işçilere sahip çıkılmalı dedi.. Irkçılığın tedavi edilemeyen bir hastalık olduğunu anlatan Atalay bu durumu araştırıp bilgileri kitaplaştırarak dağıtacakların söyledi.
Hedeflerinin gelecek döneme kadar 4 milyon işçiyi üye yapıp, sendikalı olmanın yararlarını anlatacağız dedi. Konuşması katılımcıların sloganlarıyla sık sık kesilen başkan seçimin TÜRK-İŞ’e hayırlar getirmesini dileyerek sözlerini tamamladı.
Gerek siyasi partilerin ve gerekse bir çok sendikanın kongrelerini izledim. Türkiye genelinde bu kadar geniş tabanlı bir kongrede havayı bozacak hiçbir yanlışa rastlamadım. Herkes verilen görevi layıkıyla yapmaya çalışıp insanların rahat ve huzurlu bir ortamda kongre yapmasına olanak hazırlamışlar.
Hatta sayın Genel Başkan Ergün ATALAY’ın kongre öncesi taaa otelimize kadar gelerek hepimizle ayrı ayrı konuşması ve fikir teatisinde bulunması ne kadar güzel bir hareket olduğu tüm gazeteciler tarafından takdirle karşılandı. ATALAY Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Türkiye’nin en büyük meslek örgütü olduğunun altını çizerek “bize ANADOLU’da en faydalı olanlar sizlersiniz. Haberlerimizi yapıyorsunuz bize yer veriyorsunuz ve bize güç veriyorsunuz dedi..
TÜRKİYE’de TÜRK-İŞ var.. Bu sloganı salon sık sık tekrarlayarak beynimize nakşetti. Elbette TÜRK-İŞ büyük bir örgüt, birçok iş kolunun birleşimi ile vücut bulmuş bu örgüt aynı zamanda dünya sendikaları arasında da hatırı sayılır bir konuma sahip. Nitekim. gerek komşu ülkelerden ve gerekse dünyanın bir çok ülkesinden 40'a yakın sendikacı da bu toplantıyı izlemek için yurdumuza gelmiş.
Başkanlık için tek aday olmasına rağmen büyük bir ilgi ve katılımla izlenen kongrede asıl çekişmenin kurularda olacağı söyleniyordu. Büyük bir olgunlukla ve en küçük bir olaya yaşanmadan genel kurul sonlandı.
Genel kurulun bir bölümünde yurdumuzda bulunan yabancılar ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonuçları anketör Adil GÜR tarafında genel kurula sunuldu. Bu bilgilerin genişletilerek kitap haline getirileceği ve ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtılacağı söylendi. İlginç bilgilerin yer alacağı bu kitap mülteci konusuna da belli bir açıklık getirir diye düşünüyorum.
Her zaman söylediğim ve savunduğum bir şey var. ÖRGÜTLÜ olmak. Hangi kurumda olursanız olun, mesleğinizin sendika, dernek ve vakıflarına mutlaka girin. Orada sorunlarınızı tartışın, çözüm yılları arayın, yetkililere önerilerde bulunup onlardan destek isteyin. Gerçekten ülkemizde örgütlü insan sayısı çok az. İnsanlarımızı örgütlü yaşamaya yönlendirebilirsek. Küçük sorunları bu örgütler sayesinde kolayca aşabiliriz. Dertlerimize, sorunlarımıza kolay çözüm yolları buluruz. Bizi yönetenlere karşı yaptırım gücümüz fazlalaşır.
TÜRKİYE’nin TÜRK-İŞ’ine yeni dönemde başarılar diler, daha mutlu daha sorunsuz bir ortamın yaratılmasına yapacakları katkıları gönülden destekleriz.
TÜRKİYE’nin TÜRK-İŞ’i var.