Küçükken çocuklara “büyüyünce ne olacaksın?” diye sorulduğunda çoğunluğu “doktor olacağım” derdi. Bu soruya bizler de aynı şekilde cevap verirdik.
O zamanlar doktorluk en çok istenen, en revaçtaki meslekti. Uzun yıllar süregelen bu istek zamanla, avukat, mühendis falan olarak değişmeye başladı.
Bugünlerde bu soruların cevaplarının çoğunluğu “öğretmen” olarak güncellendi. Zira öğretmenlik ekonomik zorluğu olan günümüzün en kısadan, en favori meslekleri arasına girmeyi başarmışdı.
Bizler için çocukluğumuzun en gözde mesleği tabii ki doktorluktu.
Zaman zaman öğretmenliği isteyen arkadaşlarımıza biraz küçümseyen gözlerle bakardık. Yani işin samimisi öğretmenlik bizim için sanki son yapılacak mesleklerden birisi gibiydi. Yalnız bunu özellikle kendimizin de içinde bulunduğu ortamda, çocukların yaramazlığından kaynaklandığını düşünüyorum. Yani, “yaramaz, şımarık çocuklarla uğraşmak akıl kârı değil” gibisinden öğretmen olmak istemezdik.
O zamanlar işin içindeyken bunlar böyle gelirdi bize. Diğer taraftan çoğumuz sert, disiplinsizliği hiç affetmeyen öğretmenleri genelde sevmezdik. Ancak şimdiki nesili gördükçe sanki o günlerin eğitimi daha faydalıymış gibi geliyor bize.
Bizler, özellikle 5 yıllık ilkokul hayatımızın, yani ilk öğretmenlerimizin adını ve kişiliğini hiç unutmuyoruz. Çünkü bizlere okuma, yazmayı, resim yapmayı, rakamları, toplama, çıkarmayı ve disiplini onlar öğretmiştir. Ana kucağından sonra yabancı kişiler olarak ilk onlarla başbaşa kalmışızdır.
Benim ilkokul öğretmenim rahmetli Sevim Yıldırım idi. Sert, disiplinli, eğitime-öğretime önem veren gerçekten iyi bir öğretmendi. Öğrencisi olarak genellikle ondan tokat yemeyen az insan olmuştur. Ben tokatını yemedim ama bana da hiç yüz vermemiş, bana da olduğunca sert davranmıştır. Son günlerinde hasta olduğunda da ziyaret etme şansına sahip olduğum öğretmenimle adeta helallaşmıştık. Kendisine ve yaşama veda etmiş tüm öğretmenlerimize rahmetler diliyorum.
Her ne olursa olsun öğretmenlik, kutsaldır. Bir öğretmen kendi bildiklerini, yapabildiklerini, görüş ve fikirlerini değil, doğruları öğretmelidir. Bu doğrultuda kendi vicdanı rahat ederken, topluma da vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmenin huzurunu yaşamaktadır.
Toplumdaki her fert öyle ya da böyle ilkokuldan başlayarak eğitimi boyunca öğretmenin öğrettiklerine göre şekil almıştır.
Bir insana okumayı sevdiren veya eğitimden uzaklaştıran kişiler öğretmenlerdir. Onun için öğretmenlik kutsaldır. Onun için yücedir ve değerlidir öğretmenlik.
Hepinizin ellerinden öpüyorum...