Ülkemizdeki ekonomik ve politik şartlar çok iyiye gitmiyor. Hele döviz fiyatları; rüzgarlı havada oradan oraya savrulan bir yaprak gibi adeta. Ve ilginç olan mesele de bu işlere bir rahip yol açtı.
Rahip meselesi yaklaşık iki ay önce başladı. Ülkemizdeki görev yapan Amerika’lı rahip Andrew Craig Brunson’un FETÖ ve PKK adına suç işlediği ve aynı zamanda casusluk yaptığı gerekçesi ile suçlanmış ve 35 yıl hapis istemiyle yargılanmıştı.
Zaten ilk yargılama yapıldığında ABD Başkanı Trump, rahibin derhal serbest bırakılması yönünde tehditler savurmuştu. Ülkemizin yöneticileri de, tehditlere boyun eğilmeyeceğini, Türk yargısının görevini yerine getireceğini, buna kimsenin baskı yapmasına izin verilmeyeceğini, hatta kendilerinin görevde olduğu sürece tek bir kişinin verilmeyeceği belirtilmişti.
Ardından ABD’nin ekonomik yaptırımları devreye girmiş, ülkemizi köşeye sıkıştırmak için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardır. Hatta döviz iki katı fiyatlara yükselmiş ve yine ülkemizdeki bazı uyanıklar herkese ve herşeye rağmen Halkbank’ı bir gecede resmen gözümüzün önünde soymuşlardır.
Sonuç itibarı ile mahkeme yapıldı, rahip 35'in arasına bir virgül atılarak 3,5 yıl ceza aldı. Devamında yattığı süre göz önüne alındı, falan filan oldu ve kendisine bir gün öncesinde gönderildiği iddia edilen özel uçakla uçup gitti.
Sonuç ne oldu şimdi? Bu işten kim zararlı çıktı? Çoğunu ilgilendirmeyen bu olayda hepimiz niye zarar gördük?
Bakınız biz ve bizim gibi zor durumdaki gazetelerin baskı maliyetleri 2,5-3 katına kadar yükseldi. Bunu kaldıramayan çoğu gazete ne yazık ki kapandı. Çocukları öğrenim gören tüm vatandaşların sadece kırtasiye masrafları en az ikiye katlandı.
Bu, sadece kağıt ve kırtasiye açısından bir cereme. Bunun bir de elektrik, akaryakıt, doğalgaz, ekmek, tüm gıda maddeleri vs. vs. tarafı var.
Tüm ahali bu konudaki kararlı tutumun arkasında iken neden tamamen farklı bir sonuç çıkarılmasını biz değil, bu ülkenin zarar gören insanları sorgulamalıdır.
Bazı yandaş medya organlarının papaz ile ilgili dehşet verici suçlamalarının yanısıra, serbest bırakıldıktan sonraki dehşet verici destekleyici yayınlarını da bir Kemal Sunal klasiği gibi televizyonlardan izliyoruz.
Ne dersek diyelim papaz uçtu gitti. Yani bu işte de zararlı yine biz çıktık.