Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

YÜZ AKI TOSUN PAŞA

BEŞİKTAŞ’lı olduğum için değil… Ülkemin YÜZ AKI olduğu için bugün TOSUN PAŞA’yı biraz anlatayım dedim. Gerçekten son yılların en anlamlı ve rekor transferini yapan ve mütevazi kişiliği ile gönüllerde taht kuran bu delikanlı ülkesine en büyük katkıyı sağlamış durumda. Ne mutlu ona ve ne mutlu bu ülkeme. Böyle güzel insanlar yetiştirebildik. FUTBOL gerçekten sadece ülkemizin değil dünyanın bacasız fabrikası. Hem de çok büyük. Çok kapsamlı. Türkiye yıllardır öne çıkarmaya çalışsa da yöneticilerin kısır döngü içerisinde bulunmasından dolayı istenilen hamleyi yapamamış durumda bu sektörde. Bakın son yanlışlar bile DÜNYA KUPASINA katılmamamıza sebep oldu. Ülkemizde oynayacak yabancı futbolcu sınırlaması yıllardır tartışıla geldi. Önce ikiydi, sonra üç oldu derken bu gün ONDÖRT yabancı oyuncu takımlarımızın kadrosunda bulunabiliyor. Hatta bir de rezerv oluyor oldu mu 15. Akıl alır gibi görünmese de ne yazık ki gerçek böyle. Bu kuralı getirenler hem ülkemize hem de ülkemizden yetişmesi gereken bir çok sporcumuza ket vurmaktadır. “Efendim rekabet olsun.. Bizimkiler de kendini yetiştirsin” teraneleri pek geçerli sebepler değil. Zira futbol liglerimizde bakıyorsunuz 4-5 takım şampiyonluğa oynuyor, diğerleri düşmeme derdinde. Şampiyonluğa oynayanlar maçları kazanmak zorundayız diye gençlere yer vermiyor, diğerleri de düşmemek için onlara yer açamıyor. Sadece kalitesi tartışılır bir durumda olan TÜRKİYE kupası maçlarında eğer riske katlanırlarsa gençlere yer veriyorlar. Orada da en flaş takımımız küçük bir Anadolu takımına yenildiğinde TÜRKİYE çalkalanıyor. Yok Pendik faciası. Yok Bolu bozgunu v.s. Ulusal takımımızın çektiği ızdıraplar herkesin belleklerinde. Bol gollü farklı yenilgilerden başa baş, dişe diş mücadelelere kadar yükselebildik. En kuvvetli takımlara karşı dik durabildik. Ancak ulusal takımımızda devamlılık olmadığından ve belli başlı bir sisteme oturtulmadığından saman alevi misali güncel başarılar ile övündük durduk. Yok BERLİN KAPLANI, yok Moskova Fatihi gibi hamasi manşetler belleklerimizde kaldı. Oysa 300 bin nüfuslu İzlanda ağzımızı açık bıraktı oynadığı futbolla. Biz seksen milyon geride kaldık. Hatta devşirme futbolcular ve hatta yabancı oyuncuları vatandaşlığımıza geçirerek başarı elde etmeye çalıştık. Günlük başarıları bir kenara bırakıp. 5-10 ya da uzun yıllara şamil olacak radikal kararlar alıp en baştan başlasak bakın neler olurdu neler. Çocukluğumda bir çok aile evlatlarının top oynamasına izin vermezlerdi. Ki bazı yörelerde futbol topunu peygamberimizin kafasına benzetip (haşa) müsaade etmezlerdi. O yılları aştık geldik. Şimdi moda ya TOPÇU ya POPÇU. Neden olmasın, alınan paralar değil dudak uçuklatmak insanın her şeyini uçuklatıyor. 28 milyon EURO.. Dile kolay. Bu parayı sevgili Cenk TOSUN BEŞİKTAŞ’a yani ülkemize kazandırdı. Son yılların rekor ücretlerinden biri. Bakanlarımız hatta Cumhurbaşkanımızdan bile övgü aldı. Ve bir çok ihracatçıdan daha fazla para kazandırdı ülkemize. Ayaklarına sağlık, kafana sağlık TOSUN PAŞA. Elbette yurt dışında bizi temsil eden daha başka sporcularımız da var. Onlarda karınca kararınca kazanç sağladılar ülkemize. İsimlerini anmak gerek. Lefter’den başlayan ve Arda’ya kadar, Cengiz’e kadar uzanan bir esame listesi var. Hepsine gönülden teşekkürler ediyorum. Yurt dışından gelen bir çok sporcu için de aldıkları helal olsun derken, turist gibi gelen bir tek TÜRKÇE öğrenmeden giden paralarının son kuruşuna kadar tahsil eden ve hatta UEFA yoluyla alanlara da sitem etmeden geçemeyeceğim. Doğrusunu isterseniz gerek antrenör ve gerekse futbolcu olarak ülkemize gelen ve gerçekten ülke futboluna katkı sağlayan bir çok ismi de buradan anarak teşekkür etmemiz gerekiyor. DERWAL, DİDİ, MİLNE, HİDDİNG gibi hocalar ve HACİ, SİMOVİÇ, ALEX gibi (isimler çoğaltılabilir) sporcuların katkıları yadsınamaz. En çok da herhangi bir durumda hoca lazım olduğunda aynı isimlerin telaffuz edilmesinden de gına geldi doğrusu. Yıllar yılı işin başında olmalarına rağmen gereken hamleyi yapamamış olanlar tekrar tekrar göreve getirilmek istenmesi beni üzüyor.. Son karar da beni tereddütlere garkeden bir isim. 74 yaşındaki bir adamdan medet ummak sadece günü kurtarmak ve bazılarını susturmak adına yapılmış bir yanlıştır. Nitekim o da FİYASKO ile sonlandı. RUSYA hayallerimizi suya düşürdü. Elbette her şey oraya gitmeye endeksli değil. Oynanan sporun toplum tarafından kabullenilir olması esastır. İzlenilir olması esastır. Son yılın izlenme olaylarına bakın, içiniz almaz. Ne doğru dürüst kombine satılıyor ne de yayınlar için gerekli dekoderler. Ha değinmeden geçemeyeceğim evde izlemek adına satılan dekoderlerin bun kadar pahalı olması da etkenlerden biri. Bir de nereden çıkardılarsa bilemiyorum PASOLİG.. Anadolu insanı İstanbul’da maç seyredemiyor. Ya kartı olmuyor ya da bilet bulamıyor. Bir kere olumsuzluk yaşadı mı artık sonrasında maçlara da rağbet etmiyor. Sonuç itibari ile ülkemiz FUTBOL için sil baştan bir planlama yapmalı. Cenklerin sayısını artırmalı. Yabancı oyuncuya hayır demiyorum amma kalitelisini getirmeli. Ve bizim çocuklarımızın önü açılmalı. Taaa ilkokuldan başlayan bir eğitim sistemi kurulmalı. Sadece futbol değil tüm spor branşlarında temelden eğitime önem vermeli. 2019'u değil çoook uzun yılları hedef almalıyız. Statlarımız güzelleşiyor. Futbolumuz da güzelleşsin. Bayrağımızı en yüksekler asalım..Ve GURURUMUZ tavan yapsın.. TOSUN PAŞA’da olduğu gibi.. TEŞEKKÜRLER CENK..
Ekleme Tarihi: 10 Ocak 2018 - Çarşamba

YÜZ AKI TOSUN PAŞA

BEŞİKTAŞ’lı olduğum için değil… Ülkemin YÜZ AKI olduğu için bugün TOSUN PAŞA’yı biraz anlatayım dedim. Gerçekten son yılların en anlamlı ve rekor transferini yapan ve mütevazi kişiliği ile gönüllerde taht kuran bu delikanlı ülkesine en büyük katkıyı sağlamış durumda. Ne mutlu ona ve ne mutlu bu ülkeme. Böyle güzel insanlar yetiştirebildik.
FUTBOL gerçekten sadece ülkemizin değil dünyanın bacasız fabrikası. Hem de çok büyük. Çok kapsamlı. Türkiye yıllardır öne çıkarmaya çalışsa da yöneticilerin kısır döngü içerisinde bulunmasından dolayı istenilen hamleyi yapamamış durumda bu sektörde. Bakın son yanlışlar bile DÜNYA KUPASINA katılmamamıza sebep oldu.
Ülkemizde oynayacak yabancı futbolcu sınırlaması yıllardır tartışıla geldi. Önce ikiydi, sonra üç oldu derken bu gün ONDÖRT yabancı oyuncu takımlarımızın kadrosunda bulunabiliyor. Hatta bir de rezerv oluyor oldu mu 15.

Akıl alır gibi görünmese de ne yazık ki gerçek böyle. Bu kuralı getirenler hem ülkemize hem de ülkemizden yetişmesi gereken bir çok sporcumuza ket vurmaktadır. “Efendim rekabet olsun.. Bizimkiler de kendini yetiştirsin” teraneleri pek geçerli sebepler değil. Zira futbol liglerimizde bakıyorsunuz 4-5 takım şampiyonluğa oynuyor, diğerleri düşmeme derdinde. Şampiyonluğa oynayanlar maçları kazanmak zorundayız diye gençlere yer vermiyor, diğerleri de düşmemek için onlara yer açamıyor. Sadece kalitesi tartışılır bir durumda olan TÜRKİYE kupası maçlarında eğer riske katlanırlarsa gençlere yer veriyorlar. Orada da en flaş takımımız küçük bir Anadolu takımına yenildiğinde TÜRKİYE çalkalanıyor. Yok Pendik faciası. Yok Bolu bozgunu v.s.
Ulusal takımımızın çektiği ızdıraplar herkesin belleklerinde. Bol gollü farklı yenilgilerden başa baş, dişe diş mücadelelere kadar yükselebildik. En kuvvetli takımlara karşı dik durabildik. Ancak ulusal takımımızda devamlılık olmadığından ve belli başlı bir sisteme oturtulmadığından saman alevi misali güncel başarılar ile övündük durduk. Yok BERLİN KAPLANI, yok Moskova Fatihi gibi hamasi manşetler belleklerimizde kaldı. Oysa 300 bin nüfuslu İzlanda ağzımızı açık bıraktı oynadığı futbolla. Biz seksen milyon geride kaldık. Hatta devşirme futbolcular ve hatta yabancı oyuncuları vatandaşlığımıza geçirerek başarı elde etmeye çalıştık.
Günlük başarıları bir kenara bırakıp. 5-10 ya da uzun yıllara şamil olacak radikal kararlar alıp en baştan başlasak bakın neler olurdu neler.
Çocukluğumda bir çok aile evlatlarının top oynamasına izin vermezlerdi. Ki bazı yörelerde futbol topunu peygamberimizin kafasına benzetip (haşa) müsaade etmezlerdi. O yılları aştık geldik. Şimdi moda ya TOPÇU ya POPÇU.
Neden olmasın, alınan paralar değil dudak uçuklatmak insanın her şeyini uçuklatıyor. 28 milyon EURO.. Dile kolay. Bu parayı sevgili Cenk TOSUN BEŞİKTAŞ’a yani ülkemize kazandırdı. Son yılların rekor ücretlerinden biri. Bakanlarımız hatta Cumhurbaşkanımızdan bile övgü aldı. Ve bir çok ihracatçıdan daha fazla para kazandırdı ülkemize. Ayaklarına sağlık, kafana sağlık TOSUN PAŞA.
Elbette yurt dışında bizi temsil eden daha başka sporcularımız da var. Onlarda karınca kararınca kazanç sağladılar ülkemize. İsimlerini anmak gerek. Lefter’den başlayan ve Arda’ya kadar, Cengiz’e kadar uzanan bir esame listesi var. Hepsine gönülden teşekkürler ediyorum. Yurt dışından gelen bir çok sporcu için de aldıkları helal olsun derken, turist gibi gelen bir tek TÜRKÇE öğrenmeden giden paralarının son kuruşuna kadar tahsil eden ve hatta UEFA yoluyla alanlara da sitem etmeden geçemeyeceğim.
Doğrusunu isterseniz gerek antrenör ve gerekse futbolcu olarak ülkemize gelen ve gerçekten ülke futboluna katkı sağlayan bir çok ismi de buradan anarak teşekkür etmemiz gerekiyor. DERWAL, DİDİ, MİLNE, HİDDİNG gibi hocalar ve HACİ, SİMOVİÇ, ALEX gibi (isimler çoğaltılabilir) sporcuların katkıları yadsınamaz.
En çok da herhangi bir durumda hoca lazım olduğunda aynı isimlerin telaffuz edilmesinden de gına geldi doğrusu. Yıllar yılı işin başında olmalarına rağmen gereken hamleyi yapamamış olanlar tekrar tekrar göreve getirilmek istenmesi beni üzüyor.. Son karar da beni tereddütlere garkeden bir isim. 74 yaşındaki bir adamdan medet ummak sadece günü kurtarmak ve bazılarını susturmak adına yapılmış bir yanlıştır. Nitekim o da FİYASKO ile sonlandı. RUSYA hayallerimizi suya düşürdü.
Elbette her şey oraya gitmeye endeksli değil. Oynanan sporun toplum tarafından kabullenilir olması esastır. İzlenilir olması esastır. Son yılın izlenme olaylarına bakın, içiniz almaz. Ne doğru dürüst kombine satılıyor ne de yayınlar için gerekli dekoderler. Ha değinmeden geçemeyeceğim evde izlemek adına satılan dekoderlerin bun kadar pahalı olması da etkenlerden biri. Bir de nereden çıkardılarsa bilemiyorum PASOLİG.. Anadolu insanı İstanbul’da maç seyredemiyor. Ya kartı olmuyor ya da bilet bulamıyor. Bir kere olumsuzluk yaşadı mı artık sonrasında maçlara da rağbet etmiyor.
Sonuç itibari ile ülkemiz FUTBOL için sil baştan bir planlama yapmalı. Cenklerin sayısını artırmalı. Yabancı oyuncuya hayır demiyorum amma kalitelisini getirmeli. Ve bizim çocuklarımızın önü açılmalı. Taaa ilkokuldan başlayan bir eğitim sistemi kurulmalı. Sadece futbol değil tüm spor branşlarında temelden eğitime önem vermeli. 2019'u değil çoook uzun yılları hedef almalıyız. Statlarımız güzelleşiyor. Futbolumuz da güzelleşsin. Bayrağımızı en yüksekler asalım..Ve GURURUMUZ tavan yapsın.. TOSUN PAŞA’da olduğu gibi.. TEŞEKKÜRLER CENK..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.