Her yıl kasım ayı geldiğinde büyük puntolarla “Efsane Kasım” reklamları alıp başını gidiyor. İğneden ipliğe, çerden çöpe her şey en ucuz diye lanse edilerek tüketicilere sunuluyor. Canını sevdiğim bu güzel insanlarımız da habire hücum ediyor. Daha dün “öldük bittik mahvolduk” nidalarıyla inleyen sokaklar şimdi de efsane kasım indirimlerini takibe devam ediyorlar. Gerçekten ucuz mu diye merak edip araştırıyorum ama değil. Sadece aşırı albeni yüklenmiş ürünler, fevkalade cilalanmış emtialar insanlara öyle bir sunuluyor ki alan da almayan da pişman oluyor. Bazılarımız ise avurtlarını doldura doldura “indirimden aldım” diyerek böbürle-niyorlar. Doğru mu eğrimi bilemiyorum. “Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu” dedikleri gibi sonradan ak göz kara göz ilerde belli oluyor.
Her zaman diyorum ve prensip edindim artık.
Üzerime gerekli giysileri belli günlerde değil ihtiyacım olduğu günlerde almaya özen gösteriyorum. Zaten üreticiler de enayi değildir herhâlde. Beşe mal ettiği ürünü kasım ayı geldi diye üçe vermezler. Ama bazı işini bilen esnaf elinde yazdan kalan ürünleri nakde çevirebilmek için maliyetine satışlar yapabiliyorlar. Bakıyorum da mağazaların vitrinlerinde yüzde yetmişe varan indirim levhaları var. Bre Müslüman, bu üründen % 70'den fazla kâr ediyor muşsun ki şimdi o kadar indirim yapabiliyorsun. Doğrusunu söylemek gerekirse bu indirim furyaları sadece ve sadece tüketiciyi mağazaya çekmek ve “pantolon veremedik gömlek bari verelim” mantığıyla illaki bir şeyleri size satabilmek. Büyük plazalara girdiğinizde o aşırı donatılmış IŞIK’lar sizi içeriye çekmeye yetiyor bile. Ama gün sonunda aşırı aldığınız elektrik sizi yorgun düşürmeye de yetiyor.
Çağımızın felaketi olan pandemi döneminde başlayan getir-götür işleri öylesine çoğaldı ki, artık 24 saat motor sesinden başka gürültü duyamıyorsunuz neredeyse. Canım güzel insanlarım her ihtiyacını artık bu sistem üzerinden gerçekleştiriyor. Getir götür değilse de geliyor-gidiyor siteleri günün her saati, ayın her günü, yılın her mevsimi ihtiyaçlarınız için emrinize amade
Hele bir de kredi kartı sistemi var ki; akıl almaz... Yeni çıkan talimatlarla artık bir miktarın üzeri alışverişleriniz sadece kredi kartıyla yapılabilecekmiş. Öyle, “benim param cebimde istediğimi alabilirim” diyemeyecek mişsiniz. Ya peki kredi kartınız yoksa ne olacak.. Maaş kartınız var. Diyelim. Onunda limiti yapacağınız alışveriş için yetersiz. Nolacak şimdi?...
Bu kuralları koyanlar halkın içine inerek gerçekleri kontrol ederek karar vermiyorlar mı acaba...
Enflasyon inmiyor, sıkıntılar dinmiyor. Bunu indirebilecek bir sistemi niye kuramıyorlar. Başta devletimiz kendi uhdesindeki kurum ve kuruluşların fiyatlarını oldukça fazla yükseltiyorlar. Vergiler aşırı yükseldiğinde üreticilerde ürünlerine zam yaptığı sürece bu enflasyon düşer mi. Siz çaya fiyat veriyorsunuz; 20 lira, piyasadaki çay 200 lira... Fındığa bir fiyat veriyorsunuz; markette fındık beş yüz lira. Aradaki farkı kim kazanıyor. Süt üreticide 15 lira, yedi kilogram sütten bir kilo peynir çıkıyor maliyet yetmişbeş lira. Ama peynirin reyondaki fiyatı 300 lira. Kazancın çoğu aracılara gidiyor, nasıl düşecek bu enflasyon?..
Yetkililer halkı uyarıyor “ekonomik yaşayın, aşırı israftan kaçının” diye ama bakıyorsunuz kendileri bunlara uymuyor. Televizyonlar bağırıyor, bir genel müdürün maaşı milyonu aşıyormuş diye ama asgari ücret yerinde sayıyor. Yani bütün bunlar doğru ve gerçekçi bir yaklaşımla dengeli hale getirilmeli ve insanlarımız da rahata kavuşmalı. İktisat yüksekten başlarsa vallahi de billahi de biz de bunlara uyarız ve ülkemizin dertlerden kurtulmasına yardımcı oluruz. Gerekirse fedakarlıktan da çekinmeyiz.
Neyse şu kasımı hatasız kazasız bir atlatalım. Bana soracak olursanız sizler bu efsane uydurmalarına pek kulak asmayın. Göreceksiniz bunda başarılı olamazlar ise muhteşem ARALIK bizleri bekleyecek.. Baktılar o da olmadı harika OCAK gelecek arkasından. Derken şubatta sevgililer günü ardından kadınlar günü, bereketli nisan Anneler günü ve babalar günü diye devam eden TÜKETİM çılgınlığı sürüp gidecek.
Gelin aralık ayının ilk haftasında kutlanan “YERLİ MALI ARTIRMA ve TUTUM HAFTASI’na elbirliği ile hazırlanalım. Yerli ürün tüketelim, yerli malı kullanalım. Aşırı tüketim çılgınlığından vazgeçelim. Ve piyasada dört dönen gıda yolsuzluklarının parçası olmayalım. Listelerde adı geçen ürünleri kullanmayalım. Bir plajda görmüştüm, kumlara atılan izmaritleri gördükçe yönetenler levha hazırlamışlar “muhterem sakinler izmaritlerinizi kumlara atmayın, biz diktik olmuyor”. O hesap biz de bu ürünleri bir süre tüketmezsek herhalde zarar görmeyiz.
Efsane Kasım herkese yarasın diyerek sağlıklı bir yaşam dilerim…