Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

TOZ DUMAN

Kim ne düşünürse düşünsün benim aklım oldukça karışık. Anlatmaya gücüm yok, nereye bakarsanız bakın her gördüğümde bir acayiplik hissediyorum. İnsanlar canileşmiş, canavarlaşmış, ülkeler tam anlamıyla despot ve aşırı gaddar. Kimsenin kimseye güveni kalmamış, dostluk, arkadaşlık, akrabalık denilen kutsal kavramlar bir kenara itilmiş. Ve bu kadar hengame içinde biz de yaşamaya çalışıyoruz. Şöyle düşünüyorum da ülkemize gelen yabancılar neredeyse on milyonu aşmış ve en azından 10 yıldır o insanlar bizde barınıyor. Yaşamları normal mi derseniz asla değil. Yokluk içinde, yoksulluk içinde asla hijyenik olmayan koşullarda ve ne doğru dürüst bir düzen var ne doğru dürüst bir yaşam. Pejmürdelik içinde kıvrana kıvrana yaşıyorlar.  Genelini çöp toplarken 24 saat mesaide görüyoruz, iyi bir iş buldum diyenler yarı parasına çalışıyorlar ve içlerinden bazıları da önceki varlıkları nedeniyle iyi ortamlarda yaşamlarını sürdürmektedirler. Bazen oturup düşünüyorum biz aynı durumlara mecbur olsaydık nasıl olurduk, neler yapardık. Nasıl bir strateji izleyebilirdik diye.. Doğrusu bunu düşünmek bile insana azap veriyor. Yahu belki şahit olmuşsunuzdur. Sokak ortasında mışıl mışıl uyuyan köpekler çöp toplayan Suriyelileri görünce büyük bir gürültü ile havlayıp çöp arabasının arkasına takılıyorlar. Kovaladıkça kovalıyorlar. Nasıl fark ettiklerini öyle merak ediyorum ki. Bir türlü çözemedim vallahi. Savaşlar tüm hızıyla sürüyor. Bazı televizyon kanalları varını yoğunu çıkacak 3. Dünya Savaşı’na kilitlemiş. Ellerinde bir çubuk, ekrandaki Ortadoğu haritasında savaş senaryoları üretiyorlar. Atılan roket ve patlayıcıların görüntülerini sabahtan akşama döndürüp güya iyi bir iş yaptıklarını, cepheden yayın yapan tek kanal olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. İsrail işin dozunu iyice kaçırmış görünüyor ki, istihbarat bilgilerinden rakip liderlerin yaşam merkezlerini ateşe verip nokta atışı yaparak onları etkisiz hale getirmeye çalışıyor.. Bir nebze başarı görünse de arada masum insanların yaşamlarını kaybetmelerini hiç dikkate almıyorlar. Savaş bilindiği kadarıyla askerler arasında yapılması gerekir. Oysa bir şehrin göbeğine yapılan roket atışlarıyla masum insanların katledilmesi VAHŞETTİR.. Ortalık toz duman. Ve bütün dünya bu olaylara seyirci. Gelişmiş ülkeler bu olaylara hiç pozitif katkı sağlamıyorlar. ABD direkt olarak İsrail’e katkı sağladığını gösterse de diğer ülkeler bu olaylarda ne kadar artı değer kazanırız sorusunun cevabını bulmaya çalışıyorlar. Aslında ortalık toz duman. Depremler yaşam kalitemizi oldukça düşürdü. Gece gündüz aklımız depremde. Hele bir de deprem uzmanlarının ön bilgilerden elde ettikleri doneler ile falan yerde şu ölçüde deprem olacak, şu yerleşim yerleri etkilenecek, ölçüsü şu diye bilgileri basın ve tv’ler yoluyla aktardıkça aklımız daha bir karışıyor. Düşünmeden edemiyorum. Aklımız erdiğinden beri bu deprem olaylarıyla zaman zaman karşılaştığımız oluyordu. Sabırlı olmaya özen gösteriyorduk. Ne yalan söyleyeyim 19 Ağustos Gölcük Depremi sonrası bizler ne kadar dikkat etsek de, ne kadar depreme karşı önlem almaya zorlansak da son yıllarda depremler o kadar sık ve şiddetli olmaya başladı ki akıl erdiremiyorum. Deprem uzmanları bu sorularımıza cevap verebilirler mi acaba diyorum. Dünyanın çivisi mi çıktı. Ortalık toz duman. Ülkemizde de vahşet öylesine arttı ki. Bir yandan çocuklara cinsel tecavüz bir yandan ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleri daha fazlası hayvanlara karşı yapılan itlaf.. Ne oluyoruz. Bütün bunlar niye son zamanlarda artışa yöneldi. Anlamakta zorlanıyoruz. İnsanlara rahat mı batıyor yoksa batıyorkenki son çırpınışlar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Elbette ekonomik sıkıntılar hepimizi etkiliyor. Ama her etkilenen suça mı yönelmeli. Etrafına korku mu saçmalı. Her şeye zam geliyor, bıktık usandıkta ondan mı çıldırıyoruz. Yapmayın. Eskiden zam geldikçe ne derdik… “Olsunnn. Ben zaten 50 liralık benzin alıyorum”… demez miydik. Gelin zam gelen ürünleri bir müddet kullanmayıverelim. Ölmeyiz ya!.. Et yemesek ne kadar zorlanırız. Dondurma, kola ya da abur cuburları tüketmesek ölür müyüz? Temel gıdalardan vazgeçemeyiz. Ama onları da bir süreliğine gıdım gıdım kullanıverelim… Elbette yaşamımızı etkileyecektir. Ama inanıyorum ki sabrın sonu selamet olur.. Bütün bunlar için hükümetimizin de yanımızda olmasını bekliyoruz. Tasarruf tedbirlerine öncelikle kendileri uysunlar ve bizi inandırsınlar. ZAM’ları öyle zırt pırt yapmasınlar. “Üç ay şunlara zam yok” deyip arkasından fahiş zamlar yapmasınlar. Büyük AVM’lerin de yaptığı gibi fiyatları şişirip sonra “İNDİRİM yaptık” demesinler. Adamın bir ihtiyacı varsa, ona dört al üç öde demesinler. Biraz da bizleri düşünsünler. Zaten ortalık toz duman. Asgari ücret ve maaş artışları için her gün yayın yapan basın artık bundan vazgeçsin. Ele geçmemiş para için fiyatlar şimdiden artmaya başladı. Gıdada yaşanan fiyaskolar zamanında halka açıklansın. İşte görüldüğü gibi ortalık TOZ DUMAN. Ve biz sağlam bir irade ile birlik, beraberlik ile bunları aşmaya çalışacağız. Hep birlikte el ele...
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2024 - Salı

TOZ DUMAN

Kim ne düşünürse düşünsün benim aklım oldukça karışık. Anlatmaya gücüm yok, nereye bakarsanız bakın her gördüğümde bir acayiplik hissediyorum. İnsanlar canileşmiş, canavarlaşmış, ülkeler tam anlamıyla despot ve aşırı gaddar. Kimsenin kimseye güveni kalmamış, dostluk, arkadaşlık, akrabalık denilen kutsal kavramlar bir kenara itilmiş. Ve bu kadar hengame içinde biz de yaşamaya çalışıyoruz.
Şöyle düşünüyorum da ülkemize gelen yabancılar neredeyse on milyonu aşmış ve en azından 10 yıldır o insanlar bizde barınıyor. Yaşamları normal mi derseniz asla değil. Yokluk içinde, yoksulluk içinde asla hijyenik olmayan koşullarda ve ne doğru dürüst bir düzen var ne doğru dürüst bir yaşam. Pejmürdelik içinde kıvrana kıvrana yaşıyorlar. 
Genelini çöp toplarken 24 saat mesaide görüyoruz, iyi bir iş buldum diyenler yarı parasına çalışıyorlar ve içlerinden bazıları da önceki varlıkları nedeniyle iyi ortamlarda yaşamlarını sürdürmektedirler.
Bazen oturup düşünüyorum biz aynı durumlara mecbur olsaydık nasıl olurduk, neler yapardık. Nasıl bir strateji izleyebilirdik diye.. Doğrusu bunu düşünmek bile insana azap veriyor.
Yahu belki şahit olmuşsunuzdur. Sokak ortasında mışıl mışıl uyuyan köpekler çöp toplayan Suriyelileri görünce büyük bir gürültü ile havlayıp çöp arabasının arkasına takılıyorlar. Kovaladıkça kovalıyorlar. Nasıl fark ettiklerini öyle merak ediyorum ki. Bir türlü çözemedim vallahi.
Savaşlar tüm hızıyla sürüyor. Bazı televizyon kanalları varını yoğunu çıkacak 3. Dünya Savaşı’na kilitlemiş. Ellerinde bir çubuk, ekrandaki Ortadoğu haritasında savaş senaryoları üretiyorlar. Atılan roket ve patlayıcıların görüntülerini sabahtan akşama döndürüp güya iyi bir iş yaptıklarını, cepheden yayın yapan tek kanal olduklarını anlatmaya çalışıyorlar.
İsrail işin dozunu iyice kaçırmış görünüyor ki, istihbarat bilgilerinden rakip liderlerin yaşam merkezlerini ateşe verip nokta atışı yaparak onları etkisiz hale getirmeye çalışıyor.. Bir nebze başarı görünse de arada masum insanların yaşamlarını kaybetmelerini hiç dikkate almıyorlar. Savaş bilindiği kadarıyla askerler arasında yapılması gerekir. Oysa bir şehrin göbeğine yapılan roket atışlarıyla masum insanların katledilmesi VAHŞETTİR.. Ortalık toz duman.
Ve bütün dünya bu olaylara seyirci. Gelişmiş ülkeler bu olaylara hiç pozitif katkı sağlamıyorlar. ABD direkt olarak İsrail’e katkı sağladığını gösterse de diğer ülkeler bu olaylarda ne kadar artı değer kazanırız sorusunun cevabını bulmaya çalışıyorlar. Aslında ortalık toz duman.
Depremler yaşam kalitemizi oldukça düşürdü. Gece gündüz aklımız depremde. Hele bir de deprem uzmanlarının ön bilgilerden elde ettikleri doneler ile falan yerde şu ölçüde deprem olacak, şu yerleşim yerleri etkilenecek, ölçüsü şu diye bilgileri basın ve tv’ler yoluyla aktardıkça aklımız daha bir karışıyor. Düşünmeden edemiyorum. Aklımız erdiğinden beri bu deprem olaylarıyla zaman zaman karşılaştığımız oluyordu. Sabırlı olmaya özen gösteriyorduk. Ne yalan söyleyeyim 19 Ağustos Gölcük Depremi sonrası bizler ne kadar dikkat etsek de, ne kadar depreme karşı önlem almaya zorlansak da son yıllarda depremler o kadar sık ve şiddetli olmaya başladı ki akıl erdiremiyorum. Deprem uzmanları bu sorularımıza cevap verebilirler mi acaba diyorum. Dünyanın çivisi mi çıktı. Ortalık toz duman.
Ülkemizde de vahşet öylesine arttı ki. Bir yandan çocuklara cinsel tecavüz bir yandan ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleri daha fazlası hayvanlara karşı yapılan itlaf.. Ne oluyoruz. Bütün bunlar niye son zamanlarda artışa yöneldi. Anlamakta zorlanıyoruz. İnsanlara rahat mı batıyor yoksa batıyorkenki son çırpınışlar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Elbette ekonomik sıkıntılar hepimizi etkiliyor. Ama her etkilenen suça mı yönelmeli. Etrafına korku mu saçmalı. Her şeye zam geliyor, bıktık usandıkta ondan mı çıldırıyoruz. Yapmayın. Eskiden zam geldikçe ne derdik… “Olsunnn. Ben zaten 50 liralık benzin alıyorum”… demez miydik. Gelin zam gelen ürünleri bir müddet kullanmayıverelim. Ölmeyiz ya!.. Et yemesek ne kadar zorlanırız. Dondurma, kola ya da abur cuburları tüketmesek ölür müyüz? Temel gıdalardan vazgeçemeyiz. Ama onları da bir süreliğine gıdım gıdım kullanıverelim… Elbette yaşamımızı etkileyecektir. Ama inanıyorum ki sabrın sonu selamet olur..
Bütün bunlar için hükümetimizin de yanımızda olmasını bekliyoruz. Tasarruf tedbirlerine öncelikle kendileri uysunlar ve bizi inandırsınlar. ZAM’ları öyle zırt pırt yapmasınlar. “Üç ay şunlara zam yok” deyip arkasından fahiş zamlar yapmasınlar. Büyük AVM’lerin de yaptığı gibi fiyatları şişirip sonra “İNDİRİM yaptık” demesinler. Adamın bir ihtiyacı varsa, ona dört al üç öde demesinler. Biraz da bizleri düşünsünler. Zaten ortalık toz duman. Asgari ücret ve maaş artışları için her gün yayın yapan basın artık bundan vazgeçsin. Ele geçmemiş para için fiyatlar şimdiden artmaya başladı. Gıdada yaşanan fiyaskolar zamanında halka açıklansın.
İşte görüldüğü gibi ortalık TOZ DUMAN. Ve biz sağlam bir irade ile birlik, beraberlik ile bunları aşmaya çalışacağız. Hep birlikte el ele...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şaban KURULTAY.
(15.10.2024 12:30 - #587)
Kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.