Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

DERTLER BİTMİYOR

Şu güzelim ülkemin, şu güzelim dünyanın derdi bir türlü bitmiyor. Erkin KORAY ne güzel söylemişti; “Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah. Biri biterken ötekisi başlar vermesin Allah” inanın gün 24 saat ama dertler 25 saat. Ne bitiyor ne de biteceği var. Çünkü insanlara rahat batıyor. İnsanlara huzur fazla geliyor. Şöyle bir caddenin köşesine oturun geleni geçeni seyreyleyin. Her geçene pür dikkat bakın. Sanırsınız ki kimsenin derdi yok. Oysa içini açın bakın kanım kanım kaynıyordur türlü dertlerle. Bir çok insan içini bile belli edemiyor artık. Hadi bizim dertler öyle veya böyle çözülebilir. Ya savaşanların, ya ülkeleri işgal altında olanların, ya çocukların derdi nasıl çözülecek. Herkesin gözü kulağı televizyonlarda. Üçüncü Dünya Savaşı ha çıktı ha çıkacak. Kim kiminle savaşacak, kim kime hangi nedenle vuracak. Şu İsrail denen gaddar devlet bize de mi sataşacak. “Hadi canım. o kadar da değil. Aklını peynir ekmekle yemiş bunlar” derim. Bu kadar aymazlık olmaz. Hani derler ya deniz ateş alır mı.. Bir ihtimal derler. Acaba… Birilerinin bildiği bizim aklımızın ucundan geçmeyen bir şeyler mi var acaba…. Bu enflasyon düşüyor mu çıkıyor mu anlayamadım gitti. Görünmezlik kisvesine bürünmüş gibi biz düştüğünü göremiyoruz her ne kadar yetkililer düşüyor dese de. Ben düştüğünü şöyle anlarım. Geçen hafta 5 liraya aldığım bir ürün bu hafta dörde inmiş mi. Yoksa mağazaların 4 al 3 öde kandırmacası beni kesmez. Ya da aynı ürünün ikincisi yüzde elli indirimli teraneleri beni tatmin etmez. Çünkü çoğu kez şahit oldum bunların hepsi satış entrikaları, yalan. Aslında o ürün normal şartlarda 10 liraya satılıyor. Ama bu akıllılar ne yapıyor büyük rakamlarla 20 TL. yazıp 12 TL’ye düştüğünü gösteriyorlar bize. Oysa gizlice yüzde yirmi zam yapıverdiler bile. Tabi biz de yuttuk!. Kredi kartlarından komisyon alanlar cezalandırılacak deyince de hemen rakamları bir tık üste çekip güya komisyon almıyormuş gibi yapanlarımız var son günlerde. Bir de işin en kötüsü ne biliyor musunuz. İçinde bulunduğumuz ay Ekim. Daha maaş artışlarına neredeyse üç ay gibi süre varken gazete manşetleri son aylık enflasyonu belirlenir belirlenmez kocaman puntolarla “Emeklinin alacağı zam oranı belli oldu. Şu memur şu kadar, şu emekli bu kadar diyerek piyasaları alevlendiriyorlar. Azizim daha fol yok yumurta yok. Maaş artışları Allahın izniyle ocak ayı içinde netleşir ve bizim elimize ancak şubatta geçer. Ve o zaman kadar da alacağımız artışlar değerini kaybeder ve bize elde SIFIR kalır. Durum böyle. Gelelim “EĞİTİM”e. Son günlerde EĞİTİM benim içimin kanayan yarası. Açlık kadar, susuzluk kadar savaşlar, seller, depremler kadar içimi acıtıyor. Son yüzyılın milli eğitim bakanı işin altından girdi üstünden çıktı. Önce okullara imamları soktular. Ne yapacakları belli. Sonra müfredatla oynuyorlar ve de öğretmenleri kuşa çevirmek için bütün gayretlerini gösteriyorlar. Artan kiralar nedeniyle bir çok üniversite öğrencisi kayıt dondurdu efendiler. Okullar eski kapasitelerinde değil. Dünya üniversiteler sıralamasında hiçbir TÜRK üniversitesi bulunmuyor. İlk ve orta dereceli okullarda temizlik sorunu çığ gibi büyümüş. Bazı belediyelerin katkı talepleri anında geri çevriliyor. Çocuklarımıza kantinlerde fahiş fiyatlarla besin maddeleri pazarlanıyor servis ücretleri ayyuka çıkmış durumda. Bir bunların hepsine bedel milli eğitim bakanlığı hiçbir veliden para alınmayacak diye yukarıdan bağırıyor, aşağıdan “al al” diyor. Her veli en az 3-5 bin ve daha fazlası yardım için zorlanıyor. Aklımın ucundan bile geçmez yahu bir öğretmen öğrencisine demirle nasıl vurabilir. Demiri bırak, nasıl şiddet uygular. Böyle sadist öğretmenlerin bu camia da ne işi olabilir. Akıl alacak iş değil bunlar.. Bir de sonsuza dek karşı çıkmış olduğum taşımalı eğitim artık kaldırılacakmış. İvedilikle kaldırılmalı. Ama yerine yıkılan viraneye dönen o güzelim KÖY okullarımız yeniden açılmalı. Köylerimize ışık saçan bu eğitim yuvaları yeniden canlanmalıdır. Maliye bakanı habire denetleme yapıyoruz diyor. Gerçekten ne yapıyorlar. Biz bu kadar hissiz miyiz. Hiç farkına varamıyoruz. Eskiden derlerdi böyle fahiş satanlar için, “Sallandıracaksın bunları bak bir daha yapabiliyor mu?”. Öyle mi yapsak acaba!.. Meclisimiz açıldı ama hala bir eksik var. Bir de o vekile ceza vermişler. Üzüldüm gerçekten. Artık sadece sözde kalmayacak. Başımıza taş yağacak. Haberler bir futbol sahası büyüklüğünde kütle dünyaya doğru geliyor diye haber ediyorlar. Gelsin bakalım. Biz ne yapabiliriz ki! Amerika düşünsün. Ve bu arada meteor yağmurları da başladı, Ege yağmur beklerken. Sorunlar çok. Dertler bitmiyor.. Ama biz bitiyoruz. Bunun farkına varmalıyız..
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2024 - Salı

DERTLER BİTMİYOR

Şu güzelim ülkemin, şu güzelim dünyanın derdi bir türlü bitmiyor. Erkin KORAY ne güzel söylemişti; “Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah. Biri biterken ötekisi başlar vermesin Allah” inanın gün 24 saat ama dertler 25 saat. Ne bitiyor ne de biteceği var. Çünkü insanlara rahat batıyor. İnsanlara huzur fazla geliyor. Şöyle bir caddenin köşesine oturun geleni geçeni seyreyleyin. Her geçene pür dikkat bakın. Sanırsınız ki kimsenin derdi yok. Oysa içini açın bakın kanım kanım kaynıyordur türlü dertlerle. Bir çok insan içini bile belli edemiyor artık.
Hadi bizim dertler öyle veya böyle çözülebilir. Ya savaşanların, ya ülkeleri işgal altında olanların, ya çocukların derdi nasıl çözülecek. Herkesin gözü kulağı televizyonlarda. Üçüncü Dünya Savaşı ha çıktı ha çıkacak. Kim kiminle savaşacak, kim kime hangi nedenle vuracak. Şu İsrail denen gaddar devlet bize de mi sataşacak. “Hadi canım. o kadar da değil. Aklını peynir ekmekle yemiş bunlar” derim.
Bu kadar aymazlık olmaz. Hani derler ya deniz ateş alır mı.. Bir ihtimal derler. Acaba… Birilerinin bildiği bizim aklımızın ucundan geçmeyen bir şeyler mi var acaba….
Bu enflasyon düşüyor mu çıkıyor mu anlayamadım gitti. Görünmezlik kisvesine bürünmüş gibi biz düştüğünü göremiyoruz her ne kadar yetkililer düşüyor dese de. Ben düştüğünü şöyle anlarım. Geçen hafta 5 liraya aldığım bir ürün bu hafta dörde inmiş mi. Yoksa mağazaların 4 al 3 öde kandırmacası beni kesmez. Ya da aynı ürünün ikincisi yüzde elli indirimli teraneleri beni tatmin etmez. Çünkü çoğu kez şahit oldum bunların hepsi satış entrikaları, yalan. Aslında o ürün normal şartlarda 10 liraya satılıyor. Ama bu akıllılar ne yapıyor büyük rakamlarla 20 TL. yazıp 12 TL’ye düştüğünü gösteriyorlar bize. Oysa gizlice yüzde yirmi zam yapıverdiler bile. Tabi biz de yuttuk!.
Kredi kartlarından komisyon alanlar cezalandırılacak deyince de hemen rakamları bir tık üste çekip güya komisyon almıyormuş gibi yapanlarımız var son günlerde. Bir de işin en kötüsü ne biliyor musunuz. İçinde bulunduğumuz ay Ekim. Daha maaş artışlarına neredeyse üç ay gibi süre varken gazete manşetleri son aylık enflasyonu belirlenir belirlenmez kocaman puntolarla “Emeklinin alacağı zam oranı belli oldu. Şu memur şu kadar, şu emekli bu kadar diyerek piyasaları alevlendiriyorlar. Azizim daha fol yok yumurta yok. Maaş artışları Allahın izniyle ocak ayı içinde netleşir ve bizim elimize ancak şubatta geçer. Ve o zaman kadar da alacağımız artışlar değerini kaybeder ve bize elde SIFIR kalır. Durum böyle.
Gelelim “EĞİTİM”e. Son günlerde EĞİTİM benim içimin kanayan yarası. Açlık kadar, susuzluk kadar savaşlar, seller, depremler kadar içimi acıtıyor. Son yüzyılın milli eğitim bakanı işin altından girdi üstünden çıktı. Önce okullara imamları soktular. Ne yapacakları belli. Sonra müfredatla oynuyorlar ve de öğretmenleri kuşa çevirmek için bütün gayretlerini gösteriyorlar. Artan kiralar nedeniyle bir çok üniversite öğrencisi kayıt dondurdu efendiler. Okullar eski kapasitelerinde değil. Dünya üniversiteler sıralamasında hiçbir TÜRK üniversitesi bulunmuyor. İlk ve orta dereceli okullarda temizlik sorunu çığ gibi büyümüş. Bazı belediyelerin katkı talepleri anında geri çevriliyor. Çocuklarımıza kantinlerde fahiş fiyatlarla besin maddeleri pazarlanıyor servis ücretleri ayyuka çıkmış durumda. Bir bunların hepsine bedel milli eğitim bakanlığı hiçbir veliden para alınmayacak diye yukarıdan bağırıyor, aşağıdan “al al” diyor. Her veli en az 3-5 bin ve daha fazlası yardım için zorlanıyor. Aklımın ucundan bile geçmez yahu bir öğretmen öğrencisine demirle nasıl vurabilir. Demiri bırak, nasıl şiddet uygular. Böyle sadist öğretmenlerin bu camia da ne işi olabilir. Akıl alacak iş değil bunlar.. Bir de sonsuza dek karşı çıkmış olduğum taşımalı eğitim artık kaldırılacakmış. İvedilikle kaldırılmalı. Ama yerine yıkılan viraneye dönen o güzelim KÖY okullarımız yeniden açılmalı. Köylerimize ışık saçan bu eğitim yuvaları yeniden canlanmalıdır.
Maliye bakanı habire denetleme yapıyoruz diyor. Gerçekten ne yapıyorlar. Biz bu kadar hissiz miyiz. Hiç farkına varamıyoruz. Eskiden derlerdi böyle fahiş satanlar için, “Sallandıracaksın bunları bak bir daha yapabiliyor mu?”. Öyle mi yapsak acaba!..
Meclisimiz açıldı ama hala bir eksik var. Bir de o vekile ceza vermişler. Üzüldüm gerçekten.
Artık sadece sözde kalmayacak. Başımıza taş yağacak. Haberler bir futbol sahası büyüklüğünde kütle dünyaya doğru geliyor diye haber ediyorlar. Gelsin bakalım. Biz ne yapabiliriz ki! Amerika düşünsün. Ve bu arada meteor yağmurları da başladı, Ege yağmur beklerken.
Sorunlar çok. Dertler bitmiyor.. Ama biz bitiyoruz. Bunun farkına varmalıyız..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.