Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

4 MEVSİM 12 AY

Yaşadığımız dünya yuvarlak ve bir gerçek ki bizler fark edemesek de dönüyor. Ve güneşin etrafında dönüyor. O döndükçe gece-gündüz, güneşin çevresinde döndükçe mevsimler oluşuyor. Ve biz hep biliyoruz ki bu dönüşler sayesinde dört mevsim oluşuyor. İşte tam burada güzel ülkemizin en büyük şansı; bizler bu dört mevsimi dolu dolu yaşayabilen en ender ülkelerden biriyiz. Ne ekvatordayız bütün yıl sıcak, ne kutuptayız bütün yıl soğuk. Bizler için ne mutlu ki bu dört mevsimi yaşayıp her mevsimin getirilerinden yararlana-biliyoruz. Diyorum ama son yıllarda mevsimlere bir hal oldu, ne dersiniz?.. Öğrencilik yıllarımızda ilk okuldan beri dört mevsim üzerinde hep durduk. Eylül ekim kasım.. sonbahar. Aralık ocak şubat kış. Mart nisan mayıs ilkbahar ve haziran temmuz ağustos yaz mevsiminin aylarıydı. Biz de sınıfımızın duvarlarını mevsim şeridi ile süsler, her mevsime göre resimler yapıştırıp ve özelliklerini çocuklarımıza öğretirdik. Hatta uzunlamasına olan şeritleri yuvarlatarak aylar arasında boşluk olmadığını da işlemiştik. Hani derler ya, “at izi it izine karıştı” diye, son yıllarda da mevsimler birbirine karıştı gibime geliyor. Kışın ortasında bol güneşli günler, yazın ortasında yağmur ve kar geçişlerini yaşar hale geldik. Tabiidir ki buna itirazımız ya da müdahalemiz olamaz. Ama alıştığımız bir düzen varken onu yaşayamamış olmak zamanla bize ızdırap veriyor. Ne yapalım “başa gelen çekilir” dedikleri gibi... çekeceğiz. Ama yine de felaketler yaşamamak adına duacıyız. Mevsimlerde bu dalgalanma yaşanırken ekonomide de farklılıklar yaşanıyor. Zamlar aldı başını gidiyor. Ne kadar dur desekte, dizginlesekte iş olacağına varıyor. İç güçler mi, dış güçler mi bilemedim, bize öyle sarıldı ki bir türlü yakamızı kurtaramadık. Ne yapılacaksa yapılmalı artık bu aşırı artışlara DUR denmeli. Yoksa bizi boğsalayıp ıskartaya çıkaracak vallahi. Bu kadar artışa rağmen insanlarımız kan ağlasa da sabrediyor. Umutlanmak istiyor. Çıkış yolu bulunur diye beklentilerimiz sürüyor. Doğrusu ülkemiz bu durumları yaşaması gereken en sondaki ülkelerden biri olmalıydı. Bir yerlerde yanlış var ama halkımız buna bir çare bulur diye düşünüyorum. Eski bir hikaye ama yine de anlatayım. Padişah giderleri karşılamak için başlamış zam yapmaya. Her zam yaptığında halkın arasına jurnaller salarak durumu anlamaya çalışırmış. Gelen cevaplardan mutlanırmış. “Efendimiz halkımız kan ağlıyor” cevabı onu mutlu edermiş.. “Devam” dermiş. Birkaç ay sonra yine zam yaparak durumu anlamaya çalışırmış. Halk yine feryat figan ağlaşıyor; “öldük, bittik”. Bu böyle sürüp giderken son zamlardan sonra jurnaller; “Efendimiz halk sokaklara döküldü, davul-zurna çalıp söyleyip eğleniyorlar” deyince, padişah; “hemen zamları kesin” demiş. O misal bizim insanlarımız hala feryat figan kan ağlıyor. Oyun havasına, daha oyun havasına gelemedi. Tabii ki bu hikaye!. Fiyatlar böyle arttıkça elbette yetkililerde çalışanlarını korumak için bir takım önlemler almaya çalışıyor. Memur ve emeklilerin maaşlarına yapılacak artış konuşulurken piyasa; “Hadi yine maaşınız artıyor” diyerek zamlarına devam ediyor. Açıkcası elimize artış geçinceye kadar gereken yapılıyor. Yahu hiç aklım ermedi, akaryakıta neden her gün zam yapılıyor. Usandırıyorlar. Alışı belli ise belirle bir fiyatı hiç olmaya kendimizi toparlama fırsatımız olsun. Alınan bir depo akaryakıt bitmeden ikincisi geliyor. Konsantre olmakta zorlanıyor insanlar (gerçi son günlerde depo dolduran var mı bilmiyorum ama). Ben aracım olduğu zamanlarda hep 50 liralık alırdım böylece zamlardan etkilenmezdim.. Günleri bile geride kaldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın “komşularımızla SIFIR sorun sorun” söylemi gerçekten hoşuma gitmişti. Nitekim aramızın limoni olduğu İsrail’le, Mısır’la, Birleşik Arap Emirlikleri ile ve hatta Ermenistan ile ikili müzakereler yapıp sorunları çözmek için adımlar atılmıştı. Mutlu olmuştum kendi adıma. Ama bakıyorum ki o sorunları çözmeye uğraşırken Yunanistan ile ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başladığını görmek beni ziyadesiyle üzdü. Elbette ulus olarak hakkımızın yenmesine asla göz yumamayız. Ve ülkemize dikilen kem gözleri kabullenemeyiz. Ama sorunları bir şekilde masada çözmenin yollarını bulmalıyız.. Bakın Rusya ve Ukrayna masada çözemediler hem kendilerini yaktılar hem de bizlere zarar vermekteler. Yunanlı yöneticilerin de itidallı olması ve tarih sayfalarına şöyle bir bakmaları akılcı olur bence. Köprüleri yıkalım diyeceklerine köprüleri kuralım demeleri daha doğru olur. Okullarımızı kapatırken öğrencilerimize ve öğretmenlerimize güzel tatiller diliyor, sınavlara gireceklere de başarı dileklerimizi iletiyorum.
Ekleme Tarihi: 16 Temmuz 2024 - Salı

4 MEVSİM 12 AY

Yaşadığımız dünya yuvarlak ve bir gerçek ki bizler fark edemesek de dönüyor. Ve güneşin etrafında dönüyor. O döndükçe gece-gündüz, güneşin çevresinde döndükçe mevsimler oluşuyor. Ve biz hep biliyoruz ki bu dönüşler sayesinde dört mevsim oluşuyor. İşte tam burada güzel ülkemizin en büyük şansı; bizler bu dört mevsimi dolu dolu yaşayabilen en ender ülkelerden biriyiz. Ne ekvatordayız bütün yıl sıcak, ne kutuptayız bütün yıl soğuk.
Bizler için ne mutlu ki bu dört mevsimi yaşayıp her mevsimin getirilerinden yararlana-biliyoruz. Diyorum ama son yıllarda mevsimlere bir hal oldu, ne dersiniz?..
Öğrencilik yıllarımızda ilk okuldan beri dört mevsim üzerinde hep durduk.
Eylül ekim kasım.. sonbahar. Aralık ocak şubat kış. Mart nisan mayıs ilkbahar ve haziran temmuz ağustos yaz mevsiminin aylarıydı. Biz de sınıfımızın duvarlarını mevsim şeridi ile süsler, her mevsime göre resimler yapıştırıp ve özelliklerini çocuklarımıza öğretirdik.
Hatta uzunlamasına olan şeritleri yuvarlatarak aylar arasında boşluk olmadığını da işlemiştik. Hani derler ya, “at izi it izine karıştı” diye, son yıllarda da mevsimler birbirine karıştı gibime geliyor. Kışın ortasında bol güneşli günler, yazın ortasında yağmur ve kar geçişlerini yaşar hale geldik.
Tabiidir ki buna itirazımız ya da müdahalemiz olamaz. Ama alıştığımız bir düzen varken onu yaşayamamış olmak zamanla bize ızdırap veriyor. Ne yapalım “başa gelen çekilir” dedikleri gibi... çekeceğiz. Ama yine de felaketler yaşamamak adına duacıyız.
Mevsimlerde bu dalgalanma yaşanırken ekonomide de farklılıklar yaşanıyor. Zamlar aldı başını gidiyor. Ne kadar dur desekte, dizginlesekte iş olacağına varıyor. İç güçler mi, dış güçler mi bilemedim, bize öyle sarıldı ki bir türlü yakamızı kurtaramadık. Ne yapılacaksa yapılmalı artık bu aşırı artışlara DUR denmeli. Yoksa bizi boğsalayıp ıskartaya çıkaracak vallahi.
Bu kadar artışa rağmen insanlarımız kan ağlasa da sabrediyor. Umutlanmak istiyor. Çıkış yolu bulunur diye beklentilerimiz sürüyor. Doğrusu ülkemiz bu durumları yaşaması gereken en sondaki ülkelerden biri olmalıydı. Bir yerlerde yanlış var ama halkımız buna bir çare bulur diye düşünüyorum.
Eski bir hikaye ama yine de anlatayım. Padişah giderleri karşılamak için başlamış zam yapmaya. Her zam yaptığında halkın arasına jurnaller salarak durumu anlamaya çalışırmış. Gelen cevaplardan mutlanırmış. “Efendimiz halkımız kan ağlıyor” cevabı onu mutlu edermiş.. “Devam” dermiş. Birkaç ay sonra yine zam yaparak durumu anlamaya çalışırmış. Halk yine feryat figan ağlaşıyor; “öldük, bittik”. Bu böyle sürüp giderken son zamlardan sonra jurnaller; “Efendimiz halk sokaklara döküldü, davul-zurna çalıp söyleyip eğleniyorlar” deyince, padişah; “hemen zamları kesin” demiş. O misal bizim insanlarımız hala feryat figan kan ağlıyor. Oyun havasına, daha oyun havasına gelemedi. Tabii ki bu hikaye!.
Fiyatlar böyle arttıkça elbette yetkililerde çalışanlarını korumak için bir takım önlemler almaya çalışıyor. Memur ve emeklilerin maaşlarına yapılacak artış konuşulurken piyasa; “Hadi yine maaşınız artıyor” diyerek zamlarına devam ediyor. Açıkcası elimize artış geçinceye kadar gereken yapılıyor. Yahu hiç aklım ermedi, akaryakıta neden her gün zam yapılıyor. Usandırıyorlar. Alışı belli ise belirle bir fiyatı hiç olmaya kendimizi toparlama fırsatımız olsun. Alınan bir depo akaryakıt bitmeden ikincisi geliyor. Konsantre olmakta zorlanıyor insanlar (gerçi son günlerde depo dolduran var mı bilmiyorum ama). Ben aracım olduğu zamanlarda hep 50 liralık alırdım böylece zamlardan etkilenmezdim.. Günleri bile geride kaldı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın “komşularımızla SIFIR sorun sorun” söylemi gerçekten hoşuma gitmişti. Nitekim aramızın limoni olduğu İsrail’le, Mısır’la, Birleşik Arap Emirlikleri ile ve hatta Ermenistan ile ikili müzakereler yapıp sorunları çözmek için adımlar atılmıştı. Mutlu olmuştum kendi adıma. Ama bakıyorum ki o sorunları çözmeye uğraşırken Yunanistan ile ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başladığını görmek beni ziyadesiyle üzdü. Elbette ulus olarak hakkımızın yenmesine asla göz yumamayız. Ve ülkemize dikilen kem gözleri kabullenemeyiz. Ama sorunları bir şekilde masada çözmenin yollarını bulmalıyız.. Bakın Rusya ve Ukrayna masada çözemediler hem kendilerini yaktılar hem de bizlere zarar vermekteler. Yunanlı yöneticilerin de itidallı olması ve tarih sayfalarına şöyle bir bakmaları akılcı olur bence. Köprüleri yıkalım diyeceklerine köprüleri kuralım demeleri daha doğru olur.
Okullarımızı kapatırken öğrencilerimize ve öğretmenlerimize güzel tatiller diliyor, sınavlara gireceklere de başarı dileklerimizi iletiyorum.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şaban KURULTAY.
(16.07.2024 14:01 - #546)
Bende başarılar dilerim. Yaşarsak daha neler göreceğiz. Bilmiyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.