Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

UŞAK TANITIMI VE ENGELSİZ YAŞAM

Uşaklılar olarak bizim en büyük sorunumuzun ilimizi tanıtamamak olduğunu düşünüyorum. Plakamızın 64 oluşu ve ülkedeki siyasal haritada 1953 yılında kentimizi “İL” olarak görmemizden midir nedir, sonraki yıllarda hep tanınma sorunları yaşayıp geldik. Nüfusumuz ancak 3 vekil çıkarmaya yetiyordu, İç Ege’de yer alıyorduk, gel gelelim tanınmakta güçlük çekiyorduk. Biz ülkemizin değil dünyanın bir çok ülkesini başkentini, en büyük dağlarını, en uzun nehirlerini aklımızın bir köşesine nakış nakış işlerken UŞAK adı her nedense istediğimiz oranda yer bulmuyordu belleklerde. Kimi Doğu’da kimi de Karadeniz de küçük bir şehir olduğumuzu sanıyorlardı. Evet, tanıtımda istediğimiz ivmeyi bir türlü kazanamıyorduk. Hatırlayacağınız üzere UFO’lara taş attığımızda iyi reklam olmuştuk. Bir de ciddi anlamda dünyanın en büyük hazinesi diye adlandırılan KARUN hazinelerindeki Kanatlı Deniz Atı’nın çalındığı haberleriyle yer alıyorduk medyada. Oysa biz onlar değildik, herkes tam manasıyla bilmese de biz İLKLER ŞEHRİYDİK. Bunları şimdi sıralamak yerine bir başka varlığımızdan söz etmek istiyorum. ULUBEY KANYONLARI. Şimdiye kadar kaç kişi tarafından tam anlamıyla gezildi görüldü. Bilemiyorum ama rakamların istenilen düzeyde olduğu kanısında değilim. KANYON’ların başlangıç bölümüne yapılan “SEYİR TERASI” örneğine pek rastlanmayan bir görünüme sahip olsa da ULUSAL alanda yeterli tanıtım ile sergilenmiş değil . Kendi adıma zaman zaman okul arkadaşlarımı davet ederek ve bölgeye ziyaretler yaptırarak en az 70-80 kişinin görmesini sağladığımı sanıyorum. Bu yeter mi?.. Değil. Herkes yapabiliyor mu? Bilmiyorum. Ama bir çok insanın, kurum ve kuruluşun bunu yaptığını ya da yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Yine de yeterli olmadığı kanısındayım. İşte tam bu durumda UŞAK Valiliği ve UŞAK Üniversitesi KANYONLARIMIZI tanıtmak için bir dizi faaliyetlere başladılar. Bir çok kurum ve kuruluşun katkılarıyla tanıtım toplantıları yapmaktalar. Hazırladıkları film, afiş grafik ve tanıtım CD ve broşürleriyle UŞAK Üniversitesi bir çalışmaya imza attı. Müziklerini hemşehrimiz Onur ALTINTUĞ’un yaptığı 40 dakikalık CD’ler yakında Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak. Zeki ÇAKIR’ın öncülüğünde UŞAK Valiliği, Uşak Üniversitesi, İl Genel Meclisi ve ZEKA ile bir çok kuruluşun destek verdiği bu çalışmalar UŞAK için, ULUBEY için çok önem arzetmektedir. Bunun yanında projeleri hazırlanmakta olan TAŞYARAN VADİSİ ve Uşak’ımızın bir çok tarihi, turistik ve kültürel değerlerinin tanıtımı için hazırlıklar sürdürülmektedir. 30 bine yaklaşan öğrenci sayısı ile üniversitemizde UŞAK adının belleklerde yer etmesi için var gücüyle çalışmaktadırlar. Aynı yıl kurulan bir çok üniversiteden daha fazla etkinliğe yer veren ve kaliteyi yükselterek adını ön sıralara yazdırmaya çalışan bu eğitim kurumlarımızı destekliyor ve başarılı olmalarını diliyoruz. Önce bizler bu değerlerin değerini bilelim ve sonrasında bu değerleri yükselterek tüm yurda tüm dünyaya tanıtalım. 3 ARALIK ENGELSİZ yaşam gününde tanıdık bir çoğunu. Oysa onlar şimdiye kadar ki yaşamımızda ve her alanda var idiler. Uzun uzun cümleler ile onları anımsadık. Kimi Katibim oldu, kimi Aşık VEYSEL.. O güleç yüzleri birçoğumuzun yüzünü kızarttı. Onlar ENGELİYDİLER. Ama çoğunu azimli gördüm engel tanımadıklarını ve yaşam için mücadeleye ara vermediklerini gördüm. Hepimize çok önemli bir şey daha hatırlattılar. “HERKES POTANSİYEL BİR ENGELLİ ADAYIDIR”. Vallahi doğru. Şu kısacık ömrümüzde ne zaman ne olacağımızı şimdiden kestirmiyoruz. Yaşam her şeye gebe. Başımıza gelmeden anlayamayacağımız bu durumlara karşı şimdiden tedbirli olmalı ve bu durumda olanlara yürekten saygı duymalıyız. Onları bir kenara iterek varılacak bir hedef olmadığını bilmeliyiz. Bu konularda özverili çalışmalar yapan bakanlıklarımıza, belediyelere ve diğer yönetim kurumlarına destek olunmalı ve katkı sağlanmalıdır. 8 milyonu aşan engellimiz ile içiçe yaşamaktayız. Her birine gereken değeri verip onlarında bu toplumda insanca yaşamaya hakları olduğunun farkında olmalıyız. Saygı duymak ve sevgimizi büyütmek zorundayız. Önemli bir konuya değinmeden de geçemeyeceğim. Ülkemizde yıl 12 ay, 52 hafta ve 365 gün iyi kötü bir gün kutlaması yapılmaktadır. Bu günlerin anlam ve önemine değinilen konuşmalar yapılmaktadır. Bu bizim geleneklerimiz içinde de vardır. İlkokullarda belirli gün ve haftalar kutlanırdı. Şimdi tek tek sıralamakta zorlanacağım bu günler sadece o gün içinde kutlanıp bir kenara bırakılacak GÜNLER değildir. Yaşamımızın her anında nefes aldığımız her saniye bu günler asla aklımızdan çıkmamalıdır. Hani Anneler Günü, hani Babalar Günü, hani, Yeşilay Haftası ya da Kızılay Haftası, Öğretmenler Günü, Polis Haftası Tıp Bayramı, Orman Haftası demeden TÜM gün ve HAFTALARI yaşamımızın her anında aklımızdan çıkarmamalıyız değil mi?.. Bir de yitirdiğimiz CAN’ları. Yanan çocuklarımızı. TERÖR belasının kaybettirdiklerini asla unutmamalıyız. Ama bunları önceden düşünüp tasarlayıp gereken önlemleri zamanında almaya da önem vermeliyiz. Her kaybedilen CAN sonrasında ah-vah çekmek yerine öncesinden alınacak tedbirlerle kötü sonuçlara imkan tanımamalıyız. Biz önce, doğruları yapmaya çalışmalıyız.. Bu kayıplarımızın son olması ve tekrarlanmaması dileklerimle…
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2024 - Cuma

UŞAK TANITIMI VE ENGELSİZ YAŞAM

Uşaklılar olarak bizim en büyük sorunumuzun ilimizi tanıtamamak olduğunu düşünüyorum. Plakamızın 64 oluşu ve ülkedeki siyasal haritada 1953 yılında kentimizi “İL” olarak görmemizden midir nedir, sonraki yıllarda hep tanınma sorunları yaşayıp geldik. Nüfusumuz ancak 3 vekil çıkarmaya yetiyordu, İç Ege’de yer alıyorduk, gel gelelim tanınmakta güçlük çekiyorduk. Biz ülkemizin değil dünyanın bir çok ülkesini başkentini, en büyük dağlarını, en uzun nehirlerini aklımızın bir köşesine nakış nakış işlerken UŞAK adı her nedense istediğimiz oranda yer bulmuyordu belleklerde. Kimi Doğu’da kimi de Karadeniz de küçük bir şehir olduğumuzu sanıyorlardı.
Evet, tanıtımda istediğimiz ivmeyi bir türlü kazanamıyorduk. Hatırlayacağınız üzere UFO’lara taş attığımızda iyi reklam olmuştuk.
Bir de ciddi anlamda dünyanın en büyük hazinesi diye adlandırılan KARUN hazinelerindeki Kanatlı Deniz Atı’nın çalındığı haberleriyle yer alıyorduk medyada. Oysa biz onlar değildik, herkes tam manasıyla bilmese de biz İLKLER ŞEHRİYDİK.
Bunları şimdi sıralamak yerine bir başka varlığımızdan söz etmek istiyorum. ULUBEY KANYONLARI. Şimdiye kadar kaç kişi tarafından tam anlamıyla gezildi görüldü.
Bilemiyorum ama rakamların istenilen düzeyde olduğu kanısında değilim. KANYON’ların başlangıç bölümüne yapılan “SEYİR TERASI” örneğine pek rastlanmayan bir görünüme sahip olsa da ULUSAL alanda yeterli tanıtım ile sergilenmiş değil .
Kendi adıma zaman zaman okul arkadaşlarımı davet ederek ve bölgeye ziyaretler yaptırarak en az 70-80 kişinin görmesini sağladığımı sanıyorum. Bu yeter mi?.. Değil. Herkes yapabiliyor mu? Bilmiyorum. Ama bir çok insanın, kurum ve kuruluşun bunu yaptığını ya da yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Yine de yeterli olmadığı kanısındayım.
İşte tam bu durumda UŞAK Valiliği ve UŞAK Üniversitesi KANYONLARIMIZI tanıtmak için bir dizi faaliyetlere başladılar. Bir çok kurum ve kuruluşun katkılarıyla tanıtım toplantıları yapmaktalar. Hazırladıkları film, afiş grafik ve tanıtım CD ve broşürleriyle UŞAK Üniversitesi bir çalışmaya imza attı. Müziklerini hemşehrimiz Onur ALTINTUĞ’un yaptığı 40 dakikalık CD’ler yakında Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak. Zeki ÇAKIR’ın öncülüğünde UŞAK Valiliği, Uşak Üniversitesi, İl Genel Meclisi ve ZEKA ile bir çok kuruluşun destek verdiği bu çalışmalar UŞAK için, ULUBEY için çok önem arzetmektedir. Bunun yanında projeleri hazırlanmakta olan TAŞYARAN VADİSİ ve Uşak’ımızın bir çok tarihi, turistik ve kültürel değerlerinin tanıtımı için hazırlıklar sürdürülmektedir.
30 bine yaklaşan öğrenci sayısı ile üniversitemizde UŞAK adının belleklerde yer etmesi için var gücüyle çalışmaktadırlar. Aynı yıl kurulan bir çok üniversiteden daha fazla etkinliğe yer veren ve kaliteyi yükselterek adını ön sıralara yazdırmaya çalışan bu eğitim kurumlarımızı destekliyor ve başarılı olmalarını diliyoruz.
Önce bizler bu değerlerin değerini bilelim ve sonrasında bu değerleri yükselterek tüm yurda tüm dünyaya tanıtalım.
3 ARALIK ENGELSİZ yaşam gününde tanıdık bir çoğunu. Oysa onlar şimdiye kadar ki yaşamımızda ve her alanda var idiler. Uzun uzun cümleler ile onları anımsadık. Kimi Katibim oldu, kimi Aşık VEYSEL.. O güleç yüzleri birçoğumuzun yüzünü kızarttı. Onlar ENGELİYDİLER. Ama çoğunu azimli gördüm engel tanımadıklarını ve yaşam için mücadeleye ara vermediklerini gördüm. Hepimize çok önemli bir şey daha hatırlattılar. “HERKES POTANSİYEL BİR ENGELLİ ADAYIDIR”. Vallahi doğru. Şu kısacık ömrümüzde ne zaman ne olacağımızı şimdiden kestirmiyoruz. Yaşam her şeye gebe. Başımıza gelmeden anlayamayacağımız bu durumlara karşı şimdiden tedbirli olmalı ve bu durumda olanlara yürekten saygı duymalıyız. Onları bir kenara iterek varılacak bir hedef olmadığını bilmeliyiz. Bu konularda özverili çalışmalar yapan bakanlıklarımıza, belediyelere ve diğer yönetim kurumlarına destek olunmalı ve katkı sağlanmalıdır.
8 milyonu aşan engellimiz ile içiçe yaşamaktayız. Her birine gereken değeri verip onlarında bu toplumda insanca yaşamaya hakları olduğunun farkında olmalıyız. Saygı duymak ve sevgimizi büyütmek zorundayız.
Önemli bir konuya değinmeden de geçemeyeceğim. Ülkemizde yıl 12 ay, 52 hafta ve 365 gün iyi kötü bir gün kutlaması yapılmaktadır. Bu günlerin anlam ve önemine değinilen konuşmalar yapılmaktadır. Bu bizim geleneklerimiz içinde de vardır. İlkokullarda belirli gün ve haftalar kutlanırdı. Şimdi tek tek sıralamakta zorlanacağım bu günler sadece o gün içinde kutlanıp bir kenara bırakılacak GÜNLER değildir. Yaşamımızın her anında nefes aldığımız her saniye bu günler asla aklımızdan çıkmamalıdır. Hani Anneler Günü, hani Babalar Günü, hani, Yeşilay Haftası ya da Kızılay Haftası, Öğretmenler Günü, Polis Haftası Tıp Bayramı, Orman Haftası demeden TÜM gün ve HAFTALARI yaşamımızın her anında aklımızdan çıkarmamalıyız değil mi?..
Bir de yitirdiğimiz CAN’ları. Yanan çocuklarımızı. TERÖR belasının kaybettirdiklerini asla unutmamalıyız. Ama bunları önceden düşünüp tasarlayıp gereken önlemleri zamanında almaya da önem vermeliyiz. Her kaybedilen CAN sonrasında ah-vah çekmek yerine öncesinden alınacak tedbirlerle kötü sonuçlara imkan tanımamalıyız. Biz önce, doğruları yapmaya çalışmalıyız..
Bu kayıplarımızın son olması ve tekrarlanmaması dileklerimle…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.