Futbolda neredeyse bir aya yakın Avrupa Kupası maçlarını izliyoruz. Ülkemizdeki hava şartları ne kadar sıcak ise Almanya’da da ortama yağışlı bir hava hakim. Bazı maçlar yoğun yağış yüzünden duraklatıldı. Cumartesi akşamı oynadığımız maç sonunda Hollanda’ya yenilerek turnuvadan elendik. Ve buraya kadar gelişimiz tesadüfi değildi. Takımımızın oyunu ve harika seyircimizin desteği ve 85 milyonu arkasına almış “BİZİM ÇOCUKLAR” bizi gururlandırdı, mutlandırdı. Bir tur daha gidebilir miydik. Evet, şansımız buna engel oldu. Olsun bizler için bu çıta başarıdır. Ama bundan daha önemlisi de gelecek turnuvalarda çıtayı aşağı düşürmemek kaydıyla.
Bizim için bu maçın en olumsuz noktası Merih in hareketidir. Dünyadaki tüm sporcuların elde ettikleri başarıdan sonra bir sevinme hareketleri vardır. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ama o hareket yaşanılan yüksek adrenalin sonrası mutlaka yapılır.
Tasvip edilmeyen hareketler bile olsa gülüp geçersiniz ya da sporcunun o anki psikolojisine yükler gidersiniz. Ama Merih’in hareketi bilinçli ya da bilinçsiz de olsa ASLA maç oynama hakkının elinden alınmasını gerektirmezdi. UEFA işgüzarlık yaptı ve de sporcumuzu cezalandırdı. Bu ceza sadece ona değil tüm TÜRK halkına verilmiş oldu. Doğru değildir. Senin kurallarına göre bu hareket doğru değilse ve illaki ceza gerektiriyorsa verirsin para cezasını bir daha yapmamaya kendini adapte eder. Bu çağda böyle bir sıra dışı bir ceza!. Hiç yakışmadı UEFA’ya. Elbette bizim oyuncumuz da bu hareketi yapmamalıydı. Ama yapılmışsa da ceza böyle olmamalıydı. Spor tarihine kara bir leke olarak yazılacak. YUH olsun UEFA!..
Tabi bu hareket bize yapıldı. Aynı ya da benzeri bir ceza başka bir Avrupa ülkesine yapılsaydı aynı tepki olur muydu. Hiç sanmam. Bu durumda bizim federasyon yetkililerimizin de beceriksizliği var. Gereken tepkiyi gösteremedikleri için bu duruma maruz kaldık.
İşin doğrusu adam seçim derdinde. Götürdüğü 650 kişinin 120'si delege. Şimdi onların 18 Temmuz’da borçlarını ödemelerini bekleyecek. İçimden geçeni söylemeliyim; bu kişi spor tarihimizin en beceriksiz zatlarından biridir. Seçimle gelmiş olduğu yazılıp çizilse de durum öyle değildir. Ama artık seçimle gitmeli. İnsanın sicilinde onlarca olay varken hala daha niye aday olacağım diye çırpınır. Demek ki umutlu olduğu yerler var. Parsa öyle ufak tefek değil. Koltuk öylesine yumuşak ki vallahi ben de otursam kalkasım gelmez.
Bu güne kadar oynanan maçların tamamına yakınını izledim. İlk olarak TRT’ye büyük bir kırmızı kart göstermeliyim. Maçlar şifresiz olmasına rağmen her nasılsa ŞİFRE’ye girip normal yayınlarını şifreye dönüştürmektedir. Maçı izlemek için TV karşısına geçen seyirci maç başlarken bir uyarı alıyor. “Maçlarımız falan frekanstan yayınlanacaktır”. Televizyonları teknik eleman tarafından ayarlanmış kanallarda ara ki TRT’yi bulasın. Bunu becerebilenler maçları izledi. Bir kişiden küfürlü sözler duydum, üzüldüm. Sonra sık sık tekrar ediyorlar. “Bizden kaynaklanmadı da, falan da filan da”. Olmaz böyle şey. Sadece bu turnuvada mı yaptınız. Hayır, daha önceleri de aynı statüyü uygulayıp bizleri mağdur ettiniz. En iyisi siz böyle işler yapıp fuzuli masraflara girmeyin. Bırakın bu işi bilenler yapsın. Maç spikerleriniz bile maçı anlatmak yerine yorum yapmayı ön planda tutuyorlar. Hele biri var ki 1.lig maçlarından beri alan daraltıyor.
Maçları izlediğimi belirttim ya!.. Bu turnuvada göze batan, hayranlıkla izlediğimiz, hafızalarımız yer edecek bir sporcuya şimdiye kadar rastlamadım. Beğenme duygularım zayıf değildir. Hafife de almam. Ama bana bir Pele lezzeti, bir Maradona hayranlığı, Müller, Cruff, Platini lezzeti sunamadılar. Avrupa’da sivrilmiş görünen üç beş klas sporcu da üst seviyeye çıkamadılar. Gençlerden kıpırdanan birkaç yüz gördüm. Ama bunların içinde de en göze batanı bizim ARDA’mız oldu. Attığı harika gol ve maç içindeki davranışları göğsümüzü kabarttı. Bu yıl yeterli hazırlığını yapamadığını bildiğimiz ARDA’mız gelecek yıllarda başına bir iş gelmezse yeşil sahaların tozunu attırır. Takımımız baştan sona iyiydi. Montella’nın bazı kusurları olsa da sporcularımız baştan sona ellerinden geleni yaptılar. Her ne kadar bizim başarılar saman alevi gibi olsa da bu gün için kazanılan bu başarı tüm ulusumuzu gururlandırdı. Emeği geçenlere TEŞEKKÜR borcumuzu ödeyelim hemen.
Artık içimize dönelim ve bu kadar ekonomik sıkıntı içindeyken milyon dolarlara ulaşan sporcu transferlerinin sonu nereye varacak diye karar kara düşünelim. Bugün yapamazlar ama sanırım önümüzdeki yıllarda bunun yapılması ve DUR denilmesi gerekecektir. Bazı ülkeler durumun farkına vararak frene bastılar. Bizim de fazla gecikmeden müdahalede bulunmamız kaçınılmaz olacaktır.
Bunun için önce federasyonu ÖZERK duruma getirmek ve çoktan seçmeli bir FEDERASYON’u işin başına getirmek gerek. Ortam ekşidi. Sporumuz için de güzel günler gelsin..