Ülkemizden aya yolculuk bildiğiniz gibi gerçekleşti. Albay Alper Gezeravcı 17 Ocak’ta aya ayak basan ilk Türk oldu. Bu olay şöyle ilk etapta baktığımızda; ilginç, güzel ve hatta gurur verici bir olay olmuştur. Gezeravcı’nın ayda ne yaptığı, neleri inceleyip ne gibi bilgiler edindiğini bilmiyoruz. Ama mutlaka işimize yarayacak bilgi ve birikimler edinmiştir diye düşünüyoruz.
İnsanoğlu uzun tarihlerdir aya gitme amacını ulaşmaya çalışmıştır. Yine yıllarca çalışıp çabalayarak aya ilk insan yolculuğu ilk defa 1969-1974 arasında Apollo Projesi kapsamında ABD tarafından gerçekleştirilmiştir. Ay'a ayak basan ikinci insan olan Buzz Aldrin uydunun yüzeyinde 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri bayrağını selamladı. Görev komutanı Neil Armstrong'un ardından Ay'a ayak basan Aldrin, dört gün süren görev boyunca üç kez ay yürüyüşü yapmıştır.
1960'ların başlarında, özellikle Vostok programı ile, uzay yarışında ilklere imza atan SSCB, o dönemde Uzay Yarışının lideri olarak görülmekteydi. Bu durum karşısında ABD, yarışta geri kalmamak için birçok adım atmaya karar verdi.
Bunlardan en önemlisi, özellikle John F. Kennedy'nin seçim vaatlerinden de biri olan, Ay'a yapılacak insanlı seferlerdi. ABD'nin bu girişimi karşısında kendi projeleri de bulunan Sovyetler Birliği'nin ise ekonomik olarak zayıflamaya başlaması ve uzay yarışındaki en önemli isimlerden Sergey Korolyov'un erken ölümü SSCB'yi bu yarıştan yavaş yavaş çekilmeye zorladı. 9 yıl gibi kısa bir sürede hedefine ulaşan ABD, Ay'a Apollo Projesi adı altında birçok iniş gerçekleş-tirmiştir.
Dünyada uzay yolculuğu yarışı bilindiği gibi ABD ile Rusya arasında sürmektedir. Son yıllarda diğer ülkeler de bir şekilde bu yarışa katılsa da en büyük tecrübe ABD’ye ait olmuştur. Bu sebeple biz de uzaya ilk yolculuk için bu ülkeyi seçmişiz.
Aya gitmek güzel bir olay. Hatta aydan sonraki yerleri görüp keşfetmek daha da güzel. İnsanoğlunun geleceği için bunun mutlaka yapılması ve evrenin sırlarının çözülmesi önemli bir olaydır. Yalnız bu konularda kafama takılan sorulara bir türlü cevap bulamadım.
Birinci olay, biz aya gitmek için her şeyiyle; yani uzay aracı, teknoloji yatırımlar, yakıtı, falan filanı olarak değil bir kişi için sadece 55 milyon dolar para ödemişiz. Bir kişiyi aya yollamak için biz sadece bilet parası olarak 1 milyar 773 milyon 810 bin 500 lira ödemişiz. Çoğu yerde açıklanan rakamlar böyle, bizler onların yalancısıyız. Bu rakamları hafızalarımıza sığdırmakta zorlanıyoruz. Aklımızın erdiğince hesap yapıyoruz, bir daireyi 2 milyon lira olarak değerlendirirsek 886 adet daire yapıyor. Bunu 1 milyon liradan otomobil alacak olsak yaklaşık 1772 adet araba alabiliyoruz. Sizce bir tek ay yolculuğu için nasıl rakam!...
Şimdi konuşulanlara göre yine aya birilerini göndermek için çalışmalar yapıldığı lafları dolaşıyor ortalıkta. Benim şahsi görüşüm yukarıda da vurguladığım gibi gideceksek her şeyiyle kendi çalışma ve çabalarımızla, kendi imkanlarımızla gitmeliyiz. Sadece 1 kişiyi 55 milyon dolara aya göndermek sadece heves gidermek gibi bir şey diye düşünüyorum.
Aya, uzaya yolculuk güzel, otomobil yapmak süper, telefon üretmek, bilgisayar üretmek, gazete kağıdı, elektronik parça, atm makinası gibi şeyler üretebilmek harika. Bunları üretip dışarıya satmak ise olağanüstü bir ekonomi. Ancak bunları üretmeden sahip olmak farklı bir olay.
Hadi bunlardan geçtim, bu tür teknolojik malzemeleri üretemiyoruz bari dünya çapında önemli ve para yapacak eşsiz bir şeyler üretelim de dünyaya satıp karşılığında mutlak ihtiyacımız olan üretemediğimiz ürünleri alalım.
Geçtiğimiz günlerde karşıma çıktı. Ülke olarak üretimin fazlalığında uzun yıllar dünya birincisi olan bir ürünle karşılaştım: KAYISI... Ayrıca FINDIK ve BAL üretiminde de çok iyi durumlarda olduğumuz, dünyada en çok söyleniyor. Sevindim, kendi adıma gururlandım.