Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

TASARRUF

Çocukluğumuz döneminde ilkokullarımızda “Yerli Malı, Artırma ve Tutum Haftası”nı kutlardık. Anamız babamız bizi yaptığımız yanlışlar sonrası şiddetle uyarır ve zamanla cezalar bile verirdi. Derslerimizin bir çoğunda ATASÖZLERİmiz biz anımsatılır ve uyulmasını isterlerdi. Ben de aklıma geliveren konumuzla ilgili atasözlerini sizlere anımsatmak istedim.        * Güvenme varlığa, düşersin darlığa,      * Sakla samanı gelir zamanı      * Ak akçe kara gün içindir      * Bol bol yiyen bel bel bakar      * Ayağını yorganına göre uzat      * Damlaya damlaya göl olur      * Har vurup harman savurma      * Yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmalar      * Azı karar çoğu zarar      * Birin kıymetini bilmeyen bini toplayamaz.      * İşten artmaz dişten artar... Ve bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bu sözler uzun deneyimler ve yaşanmışlıklar sonrasında söylenegelmiş özlü sözlerdir. İçlerinde doğru olmayan ya da uygulanamayanlar olsa bile yine de bizim yaşamımıza yön verirler. Darda kaldığımızda, sıkıştığımızda bize rehber olurlar. Tam da bu günlerde ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar varken ve bizi yönetenlerin gün be gün TASARRUF genelgeleri açıklamışken, vatandaş olarak bizlerinde katkı sunabilmesi adına bunları sizler anımsattım. Geeçek şudur ki; tasarruf tüm toplumun uyması halinde gerçekleşebilir. Benim öğünlerimden kısmam belki bana yarar sağlar ama ülkemizin sıkıntılarına çare olabilir mi. Öyleyse baştan ayağa hepimiz konulan kurallara uyacak ve uygulayacağız ki istediğimiz amaca ulaşabilelim. Gençliğimizde duyardık Almanlar lokantada yemek yedikten sonra artan ekmeklerini sarar ceplerine koyar derlerdi. O günlerde bu davranışlar bize oldukça absürt gelir ve kınardık, ayıp derdik. Ancak günümüze gelindiğinde bunun doğru bir davranış olduğunun farkına varabildik. Ama tabii şimdiye kadar neden yapamadığımızı da sorgulamak durumunda kaldık. İngiltere başbakanının sırtındaki elbiseyi 8 yıl giydiğini duyduğumuzda hayrete düşmüştük. Ama tasarrufun en baştan başlayacağını bugün kavrayabiliyor olmamız düşündürücü değil mi?.. Açıklanan tasarruf tedbirlerine şöyle bir baktığımızda az gibi görünse de başlangıç olarak doğru olduğu düşüncesindeyim. Ve daha teferruatlı bir çalışma ile genişletilip uygulanmalı, uygulamalar mutlaka denetlenmelidir. Halkımızın da inanması için baştakilerin yani bizi yönetenlerin de bunlara uyması başarıyı artıracaktır. Adı çokça telaffuz edilen bazı kurum ve kuruluşlardaki MAKAM araçlarının en aza indirilmesi ve Diyanet İşleri gibi hepimizin gözü üstünde olan bir kurumun da bunlara uyması en doğru davranış olacaktır. Tasarruf önlemlerinin yapılacak çalışmaların ertelenmesine değil, israfın ve lüzumsuzlukların azaltılmasına yönelik olmalıdır. İsraftan kaçınmak için yapılması gerekenleri yapamamak değil yaparken aşırılıktan kaçınmak önemlidir. Bazı kurum ve kuruluşların tasarruf tedbirleri var diyerek rutin işlerini yapamamak yerine ya da yapmamak için bu duruma sığınmak yerine doğruya yönelmek ve en uygun olanı yapmayı değerlendirmelidirler. Bizler bile haftada üç kez gitmemiz gereken yere işleri biriktirip bir kerede çözmeyi hedefliyoruz. Bunları anlatırken yaşamamıza engel olacak etkinlikleri değil, yaşamımıza ket vuracak etkinlikleri bir kenara bırakmalıyız. Bana göre en önemli yapacaklarımızdan biri de nefsimizi kontrol edebilmektir. Her gün her şeyin fiyatı arttıkça ona hücum etmek yerine ona karşı dirayetli olup bir süre almamaya, tüketmemeye yönelmemiz gerekmektedir. Bir hafta on gün tavuk yemesek herhalde açlıktan ölmeyiz, et yemesek bir süre zafiyet yaşamayız, ya da ithal meyvelerden uzak dursak herhalde bir şey olmaz. Ama onlar satamadıkça fiyatları düşürmek zorunda kalacaklardır. Gelin yapabildiğimiz kadar yerli ürün tüketmeye, israftan kaçınmaya, lüks yaşamdan kendimizi ayrı tutmaya, dolabımız doluyken daha fazla giysi almamaya, atalarımızın yaptığı gibi yamalı giymeyi ayıp saymamaya, sakızı çiğneyip alnımıza yapıştırmaya, eskiyen araç ve gereçleri tamir ederek kullanmaya, kağıt peçete yerine anne bezleri kullanmaya, yani sözün özü yediden yetmişe her birimiz yapabileceğimiz tasarruf çalışmalarına omuz vermeye çağırıyorum. Siz kazandıkça ülkemiz de kazanacak. Kıtlık gelecekmiş gibi marketlere saldırmayalım, insanları kandırmaya yönelik reklam ve indirim safsatalarına meyil bağlamayalım. Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diyerek işi önemsememiz gerektiğine inanmalıyız. Geleceğe güvenle bakabilmek adına çocuklarımıza güzel ve gelişmiş bir ülke bırakabilmek adına haydi ele ele, hep birlikte. Yiğitleri kuru soğana muhtaç etmeyelim…
Ekleme Tarihi: 21 Mayıs 2024 - Salı

TASARRUF

Çocukluğumuz döneminde ilkokullarımızda “Yerli Malı, Artırma ve Tutum Haftası”nı kutlardık. Anamız babamız bizi yaptığımız yanlışlar sonrası şiddetle uyarır ve zamanla cezalar bile verirdi. Derslerimizin bir çoğunda ATASÖZLERİmiz biz anımsatılır ve uyulmasını isterlerdi. Ben de aklıma geliveren konumuzla ilgili atasözlerini sizlere anımsatmak istedim.
 
     * Güvenme varlığa, düşersin darlığa,
     * Sakla samanı gelir zamanı
     * Ak akçe kara gün içindir
     * Bol bol yiyen bel bel bakar
     * Ayağını yorganına göre uzat
     * Damlaya damlaya göl olur
     * Har vurup harman savurma
     * Yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmalar
     * Azı karar çoğu zarar
     * Birin kıymetini bilmeyen bini toplayamaz.
     * İşten artmaz dişten artar...
Ve bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bu sözler uzun deneyimler ve yaşanmışlıklar sonrasında söylenegelmiş özlü sözlerdir. İçlerinde doğru olmayan ya da uygulanamayanlar olsa bile yine de bizim yaşamımıza yön verirler. Darda kaldığımızda, sıkıştığımızda bize rehber olurlar. Tam da bu günlerde ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar varken ve bizi yönetenlerin gün be gün TASARRUF genelgeleri açıklamışken, vatandaş olarak bizlerinde katkı sunabilmesi adına bunları sizler anımsattım.
Geeçek şudur ki; tasarruf tüm toplumun uyması halinde gerçekleşebilir. Benim öğünlerimden kısmam belki bana yarar sağlar ama ülkemizin sıkıntılarına çare olabilir mi. Öyleyse baştan ayağa hepimiz konulan kurallara uyacak ve uygulayacağız ki istediğimiz amaca ulaşabilelim.
Gençliğimizde duyardık Almanlar lokantada yemek yedikten sonra artan ekmeklerini sarar ceplerine koyar derlerdi. O günlerde bu davranışlar bize oldukça absürt gelir ve kınardık, ayıp derdik. Ancak günümüze gelindiğinde bunun doğru bir davranış olduğunun farkına varabildik. Ama tabii şimdiye kadar neden yapamadığımızı da sorgulamak durumunda kaldık. İngiltere başbakanının sırtındaki elbiseyi 8 yıl giydiğini duyduğumuzda hayrete düşmüştük. Ama tasarrufun en baştan başlayacağını bugün kavrayabiliyor olmamız düşündürücü değil mi?..
Açıklanan tasarruf tedbirlerine şöyle bir baktığımızda az gibi görünse de başlangıç olarak doğru olduğu düşüncesindeyim. Ve daha teferruatlı bir çalışma ile genişletilip uygulanmalı, uygulamalar mutlaka denetlenmelidir. Halkımızın da inanması için baştakilerin yani bizi yönetenlerin de bunlara uyması başarıyı artıracaktır. Adı çokça telaffuz edilen bazı kurum ve kuruluşlardaki MAKAM araçlarının en aza indirilmesi ve Diyanet İşleri gibi hepimizin gözü üstünde olan bir kurumun da bunlara uyması en doğru davranış olacaktır.
Tasarruf önlemlerinin yapılacak çalışmaların ertelenmesine değil, israfın ve lüzumsuzlukların azaltılmasına yönelik olmalıdır. İsraftan kaçınmak için yapılması gerekenleri yapamamak değil yaparken aşırılıktan kaçınmak önemlidir. Bazı kurum ve kuruluşların tasarruf tedbirleri var diyerek rutin işlerini yapamamak yerine ya da yapmamak için bu duruma sığınmak yerine doğruya yönelmek ve en uygun olanı yapmayı değerlendirmelidirler.
Bizler bile haftada üç kez gitmemiz gereken yere işleri biriktirip bir kerede çözmeyi hedefliyoruz. Bunları anlatırken yaşamamıza engel olacak etkinlikleri değil, yaşamımıza ket vuracak etkinlikleri bir kenara bırakmalıyız. Bana göre en önemli yapacaklarımızdan biri de nefsimizi kontrol edebilmektir. Her gün her şeyin fiyatı arttıkça ona hücum etmek yerine ona karşı dirayetli olup bir süre almamaya, tüketmemeye yönelmemiz gerekmektedir. Bir hafta on gün tavuk yemesek herhalde açlıktan ölmeyiz, et yemesek bir süre zafiyet yaşamayız, ya da ithal meyvelerden uzak dursak herhalde bir şey olmaz. Ama onlar satamadıkça fiyatları düşürmek zorunda kalacaklardır.
Gelin yapabildiğimiz kadar yerli ürün tüketmeye, israftan kaçınmaya, lüks yaşamdan kendimizi ayrı tutmaya, dolabımız doluyken daha fazla giysi almamaya, atalarımızın yaptığı gibi yamalı giymeyi ayıp saymamaya, sakızı çiğneyip alnımıza yapıştırmaya, eskiyen araç ve gereçleri tamir ederek kullanmaya, kağıt peçete yerine anne bezleri kullanmaya, yani sözün özü yediden yetmişe her birimiz yapabileceğimiz tasarruf çalışmalarına omuz vermeye çağırıyorum. Siz kazandıkça ülkemiz de kazanacak. Kıtlık gelecekmiş gibi marketlere saldırmayalım, insanları kandırmaya yönelik reklam ve indirim safsatalarına meyil bağlamayalım. Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diyerek işi önemsememiz gerektiğine inanmalıyız. Geleceğe güvenle bakabilmek adına çocuklarımıza güzel ve gelişmiş bir ülke bırakabilmek adına haydi ele ele, hep birlikte. Yiğitleri kuru soğana muhtaç etmeyelim…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şaban KURULTAY.
(21.05.2024 20:36 - #506)
Keşke gerçekten baştakiler tasarruf yapsalardı bizlere örnek olsalar daha mutlu olacağız.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.