Nasıl bir yaşam istersiniz bilemem ama ben sessiz, sakin ve tertemiz bir ortamda yaşamak isterim. Ama bu ortamı yaratacak olan da yine bizleriz. İnsanlar var oldukları günden bu yana toplu yaşamaya alışmış ve de önemli ölçüde birlikte yaşamanın tadına varabilmişlerdir. Nüfusları 10-15 milyonu bulan metropol şehirler insanların yaşam alanları olmuştur. Küçük kasaba ve şehirlerde yaşayan bizler buralara ayak uydurmakta zorlanabiliriz belki. Zira atalardan kalan bir söz var.. “köyden indim şehre, şaşırdım birden bire”...
Gürültü.. İnsan ömrüne tesir eden vahim bir vaka. İnsanoğlu havasını bulduğunda davul çalsan oralı olmaz da, keyfi yerinde değilse ufacık çıtırtıdan bile rahatsız olur. Yani ben zaman zaman öğretmenlik yaptığım yılları anımsıyorum da, sınıfta 40 öğrenci arı vızıltısı gibi sabahtan akşama kafamızın etini yerler hiç rahatsız olmayız ama eve gelirsin basit bir ses beynimizi oyarcasına gelir ve tepki gösteririz. Belki sizde aynı şeyleri yaşaya gelmişsinizdir.
Fabrikada desibelleri aşan gürültüden şikayetçi olmazken evdeki bir patırtı kafanızı allak bullak edebilir.
Şehirde yaşamanın en büyük gürültüsü de araçların klakson sesleri ve de son dönemin modası olan egzoz patırtıları. Vallahi o sesler insanın beynini tırmalıyor.
Ve o insanlar böyle ses çıkartmaktan o kadar mutlu oluyorlar ki bir an bile çevresini düşünmüyorlar. Acaba hasta mı var, çocuk mu uyuyor yani çevreye bir nebze olsun SAYGI yok.. Üstüne üstlük damardan çalan bir de ses düzeni kurmuşsa değmeyin keyfine. Karanlık akşamların far ışığıyla aydınlatılmış semaları beyni tırmalayan müzik sesiyle inliyor adeta. Müdahale eden yok. Şahıs olarak biz etmeye kalkışsak al başına belayı. Konuyu güvenlik güçlerinin çözmesi gerekiyor. Ama çözecek olan da aslında insanın kendisi. Empati yaparak bu durumu değerlendirmiş olmasıdır. Ama insan önce kendini sorgulamalı ve bu konuda eğitilmiş olmalı. Yoksa bağlasan durmaz hesabı kendi yapınca uygun başkası yaparsa kabullenemez bir ortam yaratılmış olur.
Korna, egzoz deyince aklıma araçların fenni muayeneleri geldi. Birkaç cümle de onlardan söz edelim. TÜV denilen bu kurum ilk kurulduğu günlerde işini ciddi yapan ve asla iltimas etmeyen gerçek bir KONTROL sitemi ile görev yapmaktaydılar. Kuralları o kadar kesin ki hatalar, yanlışlar mutlaka giderilir ve en ufak bir detay göz ardı edilmezdi.. Ama son günlerde gözüme ilişen raporlara göre üç-beş hatta daha fazla eksik “hafif kusur” diye nitelendirilip araçlara vize veriliyor. Tabii dir ki klaksonlar ve egzoz da arada kaynıyor. Kiminde havalı korna, kiminde kestane egzoz, kiminde gaza basınca patlayan bujiler ve de aşırı şekilde dizayn edilmiş ses sistemleri gözden kaçıyor. Onlarda kendilerini uyanık addederek caddelerde HAVA atmayı sürdürüyorlar. Tabi bunlara bir de düzenli kontrol yapılmadığını da eklersek ortaya çıkan durumu fazla izah etmeye gerek kalmıyor.
Gürültü diye söz etmeye devam etmişken. Gerek gündüz ve gerekse gecenin her saatinde ambulansın siren sesleri ortalığı kasıp kavuruyor. Can kurtarmaya giderken can sıkılıyor. Oysa ambulans o an bir hayat kurtarma peşinde ve hızla, süratle adrese ulaşmaya çalışıyor. Ama gelin görün ki, o teybini sonuna kadar açmış ya da telefonu kulağına dayamış güzel insanlarımız bu sese duyarlı değiller. Kılını bile kıpırdatmıyorlar. Allahtan ambulansın içinde değiller. Yoksa yol vermeyenlere küfürün bini bir para söverler… Yani bizler ambulansın sesini duyduğumuzda eğer yolda isek mutlaka kenara gelip geçişe mani olmayacak tavır içinde olmalıyız. İçinde her kim varsa bir candır. Sosyal medyada izlemiştim ülkelerin birinde ambulansın geçişi gösteriliyor.. İmrendim doğrusu. Araçlar sesi duyar duymaz öyle bir reaksiyon gösteriyorlar ki akıllara zarar.. Aynen bir fermuarın açılışı gibi yol açılıyor ve ambulans zaman kaybı yaşamadan yoluna devam ediyor.. Ne güzel. Hadi insanlar, yolda seyahat eden insanlar. Bu konuya duyarlı olalım. YAŞAMA YOL VERELİM. HAYAT’a yol açalım.. Ama istismar etmeden.
Gürültü bildiğiniz gibi her yerde her ortamda var. Yaz sezonu nedeniyle düğün salonları ve bahçeleri, evlerin arası, sokaklar, yollarda da törenler yapılmakta ve de müzik sesleri gece yarılarına kadar devam etmektedir. Kimsenin eğlencesine DUR diyecek halimiz yok. Ve de en müstesna günlerden birinde durumdan şikayetçi olmayı amaçlamasakta bu işi yapanlardan küçük bir saygı beklemekte hakkımız olsa sanırım. O nedenle müzisyenlerin de bu durumda daha dikkatli olması ve çevreyi fazla rahatsız etmeyecek ve de eğlenceyi aksatmayacak davranışlarda bulunmalarını beklerim.
Eh, biz de fazla gürültü etmeden satırları bitirip insanlara sakin sessiz ve hayal ettikleri bir ortamda yaşama şansı bulmalarını dileyerek son verelim. Sağlık, huzur, sizlerle olsun...